Translate.vc / испанский → турецкий / Éh
Éh перевод на турецкий
91,983 параллельный перевод
Sólo tenía un poco, eh, para reunirse el mes pasado, tan- -
Geçen ay parti vermiştim, bu yüzden...
Sí. Así que, eh, alguna idea de dónde podría encontrar a mi hija?
Peki, kızımın nerede olduğunu biliyor musun?
Mira, Martin, puedo ver que eres, eh, un hombre ocupado aquí.
Bak Martin, çok meşgul biri olduğunu görebiliyorum.
Mierda. Eh, espera!
Lanet olsun.
Roberta : Eh, ¿ podría conseguir algo de beber?
İçecek bir şeyler alır mısınız?
Mm, no, eh, me suena.
Çıkartamadım.
Gary : Eh, no estoy viendo.
Bulamadım.
Es una pocilga. Eh.
Orası bir lağım çukuru.
Me quedo con el, eh, carne-frites, rara.
Az pişmiş biftek ve patates kızartması alayım.
Te diré lo que vamos a ir a ese lugar rococó, conseguir una bebida, calmar el estómago, ¿ eh?
Şu Rococo'ya gidelim bir içki alalım da miden rahatlasın.
Si no es así, tal vez se puede señalar a alguien que la conoce, ¿ eh?
Oradaysa harika. Değilse onu tanıyan birini bulursun.
Mujer : Eh, ¿ qué fue eso?
Bu da neydi?
Sí, bueno, ya sabes, lo que es muy gracioso, eh, ya sabes, te ves como un violador...
Komik olan ne biliyor musun? Tecavüzcüye benzemen.
Estaba hablando a ginnie de, eh, amigo Trevor, simplemente preguntándole si ha visto ginnie.
Ginnie'nin arkadaşı Trevor ile konuşuyordum. Ginnie'yi gördü mü diye soruyordum.
Bueno, eh...
Şey..
Ya que estamos, eh, la exploración de nuestro options- - y sé que esto es un área sensible, pero tal vez usted podría intentar llamar a la madre de ginnie.
Seçeneklerimize bakınca... burası hassas bir alan biliyorum ama belki Ginnie'nin annesini arayabilirsin.
Eh, Lois.
Lois.
¿ Quieren un poco? Eh?
İster misiniz?
Ratón de campo, ¿ eh?
Tarla faresi demek?
Eh? Estoy Gary.
Ben Gary.
Bueno, eh, ya que tenemos coche de alquiler de su padre, desea a- - querer llevarlo
Babanın kiralık arabası bizde nasılsa sen onu otele götür.
Bueno, sí, pero tenga cuidado con el chico, eh?
Evet ama adama fazla yüklenme.
Sí, yo, eh...
Evet, ben..
No, estoy, eh... Whoo!
Hayır ben... arkadaşıyım.
¡ Eh!
Sen!
Horace Delaney, ¿ eh?
Horace Delaney.
Oh, bueno, échele la culpa al brandy y a la edad, ¿ eh?
Öyleyse kanyak ve yaşlılığı suçlayalım mı?
¿ Por qué sabía tanto sobre las negociaciones de la frontera, eh?
Sınır müzakereleri hakkında niye o kadar çok şey biliyordu?
¡ Eres de las guapas, ¿ eh? !
Güzel bir hatunsun demek!
Te gusta, ¿ eh?
Bu hoşuna gidiyor.
Bueno, estamos en París.
Eh, Paris'teyiz.
Tenemos un tiempo precioso, ¿ eh? Sí.
- Hava çok güzel, değil mi?
Eh, cumpleañera.
Selam doğum günü kızı.
- Pues... más o menos.
- Eh işte.
- ¿ Más o menos?
- Eh işte mi?
Eh, ¿ te apetece quedar conmigo en el Side Door?
Side Door'da buluşmak ister misin?
Lo encontraste, ¿ eh?
Getirdiniz ha?
- ¿ Necesitas ayuda? - ¿ Eh?
Yardım ister misin?
- ¿ Qué decían? - ¿ Eh?
Ne diyordunuz?
¿ Te emociona asumir riesgos estúpidos, eh, Doug?
Aptalca risk almaktan heyecan mı duyuyorsun Doug?
Escucha, si tienes que echar un polvo, que tal esa... pájara tetona alemana en el enlace de la Waffen-SS, ¿ eh?
Başın derde girerse, Waffen-SS'deki koca memeli Alman piliç ne olacak?
Para el vencedor, el botín, ¿ eh?
Kazanan ganimeti toplar, değil mi?
¿ Quizá una discusión con su sastre, eh?
Belki de terzisiyle aralarında bir sorun vardı, olamaz mı?
Vale. Consigamos entonces su descripción, ¿ eh?
Güzel, o zaman onun diyecekleri bizim için önemli.
Creo que han hecho la cruz de San Jorge demasiado pequeña. ¿ eh?
Bence St. George haçını biraz küçük yapmışlar, değil mi?
¿ No sé qué pasa en mi cuerpo, eh?
Benim ekibimde neler olduğunu bilmiyor muyum yoksa?
Hablando de una nueva escoba, ¿ eh?
Yeni bir süpürge lazım, ha?
¿ Douglas, eh?
Dougles demek.
Eh... Gracias, chicos.
Teşekkürler, çocuklar.
¿ Quiénes eran todas esas personas que vinieron temprano? Eh...
Buradaki o insanlar kimdi ya?
Oh, Dios, ¿ Unas vacaciones, eh?
Tanrım, bi tatil sana nasıl iyi gelir ya.