Translate.vc / испанский → турецкий / Éll
Éll перевод на турецкий
133 параллельный перевод
¿ Qué le paso a éll?
Ona ne oldu ki?
¡ Éll esta loco por ella!
Adam kıza tutkun!
Estuvimos en el hospital todo el día y la mayoría de la noche, esperando que salga Ell Dr. se aparece y nos dice : "No va a salir, tenemos que entrar por él"
Aralık ayının 4. günüydü ve biz bütün günü şuradaki çocuğun annesinin karnından çıkmasını bekleyerek geçirmiştik. Sonra doktor geldi ve dedi ki : Kendi başına çıkamayacak.
Ella no me temía, ell me disparó.
Korkmamıştı. Bana ateş etti.
Otto, ell padre Benoit pidió antes que repararas la llanta de su bicicleta.
Otto, Peder Benoit rica ettiydi..... bisiklet lastiğini onarabilir misin?
- Es ell cuarto en tres años...
Üç yılda dördüncü kez mi?
Mil quinien... ¿ Cuanto es 1.500 por 52?
Ell... 52 tane 1500 nedir, kaç yapar, ne yapar?
Y ell nunca estuvo con un hombre
Ve hiç başka bir adamı tanımadı...
Ell amorirá si no nos detenemos.
Eğer durduramazsak ölecek.
- Cuándo bajarán ell interruptor? - Ya.
- Ne zaman kapatacaklar?
TEMBLOR EN LSA MANNOS
ELL... ELLLERİM TİTRİYOR
We-ell
# Bak
Ell siempre se repetía que tenía que deshacerse de él.
O da, sürekli ondan kurtulmak istediğini söylüyor.
Oh, Charles ell no te od....
Charles, senden nefret etm...
No, no - es ell alfabeto.
- Timsah! Hayır, hayır.
Bueno, yo trataría de determinar si ell..
Şey, ben... Onsuz kaldığı zaman tepkisinin olup olmayacağını belirleyeme çalışırdım... Sizin bildiğiniz gibi bu çok tartışmalı bir konu ve tüm bu sorunları çözebileğim konusunda bir iddiam yok.
- Es por ell resultado, ha disminuido la sangre.
Bir göz atmak ve biraz kan almak istedim.
Gracias, Ellery.
Teşekkürler, Ell.
Ell fulgor de su botas negras, los pendiente de su varilla, Sus esposas colgando de su cinturón de cuero.
Parlak siyah botları, sallanan copu, deri kemerinde asılı duran parıltılı kelepçeleri.
Sabes, ell @ s podrian decir, uh, "Arlene... hay demasiada harina."
"Arlene... bunda çok fazla un var" diyebilirler.
Ell-Ella está bien.
O, gayet iyi.
EL VIEJO CUSTER POR ELl CASH... le había hecho repentina e inesperadamente famoso.
YAŞLl CUSTER YAZAR - ELl CASH... ona beklenmedik biçimde ün kazandırdı.
TENENBAUM. POR Sl SE LO HA PERDIDO. ELl.
ELl CASH VAHŞİ ŞEYLER
- Ell-i-ot...
- Ell-i-ot.
Q'ell.
- Q'ell.
¡ Oh! ¡ Fr-ell!
Hay Lanet!
Carol Porter acaba de llamar del hospital.
Ell, St. Vincent'tan Carol Porter aradı.
Soy Helen, pero todos me llaman Ell.
Ben Ellen. Ama herkes bana Ell der.
- Peter Paul Ell está en tratamiento y está muy bien, gracias a Dios.
- Yeter Peter Paul. Ell gerileme döneminde. Tanrı'ya şükür, durumu gayet iyi.
Ell está totalmente pasada.
Küp gibi sarhoş olmuş bu.
A mis 51 años, me proponía averiguarlo
Bunu ell bir yaşıma geldikten sonra keşfetmek istedim.
Se llamaba Leon Caldw ell.
Adı Leon Caldwell.
¿ Leon Caldw ell?
Leon Caldwell?
Son P-90 con las municiones que tenía Leon Caldw ell.
- P90'ları var. Cephanesi Leon Caldwell'in üstünde bulduğumuzla aynı.
Si Caldw ell y Riddick necesitaban este equipo, ¿ por qué no lo usaron en el robo?
Eğer Leon Caldwell ve Steve Riddick bu aletlere ihtiyaç duydularsa banka soygununda neden kullanmadılar?
El laboratorio Sternw ell. Prueba las interferencias del GPS.
Evet, küresel konum belirleme sinyâllerinin kasten karıştırılmasına dair testler yürütüyorlar.
- Eli Rudkus...
- Ell Rudkus.
Dos entradas para el Cuarteto de Cuerdas de Brooklyn, Ell.
Brooklyn Operası'na iki bilet El.
Como quieras, Ell.
Sen bilirsin o halde.
Entonces Bradley sale de mi auto. Y me dice, "Gracias por el apoyo amigo Ell"..
Ve Bradley arabadan inip, "Bıraktığın için sağol El" diyip gitti.
Ell?
El?
Entonces Ell?
Ne diyorsun El?
Qué dices, Ell?
Ne diyorsun El?
- Ell!
El!
Solo dime dónde está ell.. él
Ivan, uh, konuşmak istemiyor. Bana sadece nerde olduğunu söyle.
Ell-Ella es muy rápida!
O - o çok hızlı!
ell me inspira.
Bana ilham veriyor.
Que tipo de zapatos vestía ell...
Ayakkabıları nasıld...
Seguí su consejo. Analicé el la comida... china en ell Laboratorio. No hay nada definitivo...
Tavsiyene kulak verdim ve yemeği laboratuara göndermiştim, kesin bir şey olmasa da...
Éll no sabe donde está el dinero.
Tabiki paranın nerede olduğunu Biliyorum.
No permitas que eso suceda, Ell.
Öyle olmasına izin vermezsin El.