Translate.vc / французский → турецкий / 100000
100000 перевод на турецкий
450 параллельный перевод
Le prince des Indes, dont le palais est recouvert de 100000 rubis.
Sarayı yüzbinlerce yakutla kaplı Hindistan Prensi.
Elle vaut 100 000 $.
Tablonun değeri 100000 Dolar.
Je dois la trouver, sinon mère perdra 100 000 $.
- Onu bulamazsam annem 100000 Dolar ödeyecek!
Je l'ai payé 100 000 $. Je sais ce que j'ai acheté.
Ben buna tam 100000 Dolar saydım!
100000 hommes font des recherches.
100,000 adam, onu arayıp duruyor.
Il obtient 100000 $ pour son invention, et qu'est-ce qu'il fait de tout cet argent?
İcadını şehirde 100.000 $'a satıyor ve sonra o parayla ne yapıyor?
Les agissements des racketteurs implantés dans 88 villes de plus de 100000 habitants et leurs environs ont délesté les Américains de 15 milliards.
Haraççıların suç karteli 88 kentte 100 bin nüfusa yayılıp çevredeki binlerce kasabaya ulaşarak Amerikan halkının 15 milyar dolarını soyuyor.
Avez-vous dit à un journaliste anglais que si Zola était acquitté, 100000 cadavres joncheraient les rues de Paris?
İngiliz muhabirine, Zola'nın suçsuz bulunması halinde Paris sokaklarının binlerce cesetle dolacağını söylemedi mi?
Les 100000 dollars?
Sakladım.
Je te le jure. Je devrais te tuer, mais je veux mes 100000.
100 bin borcun olmasa kafana sıkardım.
Qu'il me donne les 100000 $.
100 binimi hazırlasın, tamam mı?
Donne-lui 100000 dollars sur mon compte.
Hesabımdan 100 bin çek ve ona ver.
100000 dollars. Où est le téléphone?
Bir telefon ve dış hat verin.
Ce sont les 100000 dollars?
Gazetede yazan 100 bin mi o?
Mlle MacFay devait tout avoir sauf 100000 dollars réservés à Mme Bellam.
Bayan MacFay 100.000 dolar dışındaki her şeyin varisi. O para Bayan Bellam'a verilecek.
À combien se monte le total moins 100000 dollars?
O para dışında geri kalanlar ne kadar eder dersin?
Le héros de 50000 garçons et de 100000 parents.
50 bin çocugun ve 100 bin anne babanin kahramani.
Mais t'en rafles pour 100000 $.
Bu gemiden yüz bin dolarlık mal çalacak kadar seviyorsun ama.
- 100000 balles, tu te rends compte?
100,000 frank ödül konmuş... bununla bayağı tencere alınır.
- Quatre-vingt dix-neuf mill... Je veux dire 100000 $... dans les parages.
Doksan dokuz - aman o muhitte 100 bin dolar.
Marriott devait racheter un collier de jade d'une valeur de 100000 $ pour une cliente d'Amthor.
Marriott'un geri alacağı mücevher yeşim bir gerdanlıkmış... ve Amthor'un hastalarından birine aitmiş. Değeri de 100,000 dolar civarında.
Je n'ai jamais vu de collier valant 100000 $!
Daha önce hiç 100,000 dolar eden bir gerdanlık görmemiştim.
M. Roberts, vous avez une minute pour nous dire comment vous allez... ajouter 100000 abonnements au Monde des actualités.
Bay Roberts, "Haberyolu" nun tirajını nasıl 100,000 adet çoğaltacağınızı anlatmanız için bir dakikanız var.
Vous avez une minute pour nous exposer vos idées... sur la façon d'ajouter 100000 lecteurs au Monde du crime.
"Suçyolu" na nasıl 50,000 okuyucu kazandırabileceğini bir dakika içinde bize anlatacak.
Je veux lui demander de vous poursuivre pour 100000 $.
Elbette. Hakkınızda dava açıp 100.000 dolar istemesini söyleyeceğim.
La diligence de la Californie s'arrêtera demain midi... et transporte près de 100000 $ en lingots d'or... expédiés par la mine Crocker de Sacramento... à l'hôtel de la Monnaie sur Wall Street, à New York.
California Postası yarın öğlen gelecek. Ayrıca Sacramento'daki Crocker Madencilik Şirketi'nden sevk edilen..... 100.000 dolarlık altını New York'a götürecekler.
Whit? Mon cher, si vous m'offrez 100000 $ pour réaliser ce film, je me dis que c'est parce que vous aimez mon style.
- Sevgili Jonathan bu filmi yönetmeye bana ödediğin yüz bin dolardan beri birkaç pound sterlin zannedersem bir film istiyorsun
100000 livres.
Yüz bin pound.
Au moins 100000 dollars.
100 bin dolar, belki daha fazla.
Ce serait terrible pour moi de déambuler en caleçon long pendant 100000 ans.
100.000 yıl boyunca etrafta uzun donla gezseydim ne kadar korkunç olurdu düşünsene.
Je ne sais même pas qui me paie et je ne veux pas le savoir. Quelle différence? Vous ne vous êtes pas demandé pourquoi ils le voulaient mort?
Evet, orada bütün bir müfrezeyi devirirsin, ya da biri bir bomba icat eder ve şıp diye 100000 kişiyi öldürür ve belki de daha fazla madalya alır.
100000 dollars.
100.000 dolarlık altın.
Pour 100000...
100.000 dolar.
- Mais ma petite dame, des bruns de 30 ans, mesurant 1, 70 m, y en a 100000 à Paris, sans compter les cousins de province en balade.
Sevgili madam, Pariste bu tanıma uyan 100.000 erkek var. Turistler hariç.
100000 hommes priaient Dieu.
O uzun gecede, neredeyse yüz bin adam Tanrıya dua etti.
Coût : 100000
Fiyatı : 1,000 kron.
Non, Monsieur, ce ne sera pas 100000.
Size yüz bine mal olmayacak...
J'ai 100000 âcres de terre et n'en distingue que dix.
40.000 hektar toprağım var ama 4 hektarını ancak görebiliyorum.
100000 yens.
100,000 yen.
Si je te disais que ça peut aussi te rapporter 100000 $.
İşin içinde sana da 100 bin olduğunu söylesem?
Nous savons, d'aprês les preuves et d'aprês vos révélations, qu'on vous a demandé de truquer le match avec Shank pour la somme de 100000 $.
Delillere ve kendi ifadene dayanarak Shank maçında şike yapılmak istendiği, bunun için sana 100 bin dolar önerildiği belirlenmiştir.
Payons-nous votre chaîne 100000 $ de l'heure pour nous promouvoir ou pour nous détruire?
Kanalınıza, saatte yüz bin doları işimizi geliştirin diye mi yoksa batırın diye mi ödüyoruz?
Je peux vous promettre une prime de 100000 $.
Sana 100.000 dolar ekstra para kazandırır.
Elle a souscrit une assurance de 100000 $.
Sigorta şirketimin kendisi için 100 bin dolarlık bir poliçe yapacak.
Cathy, ces 100000 dollars sont d'une importance capitale pour nous.
Caty anlamak zorundasın. Bu 100,000 Dolar şimdiye kadar başımıza gelen en önemli şey.
Vous agitez 100000 dollars... sous le nez de maman et de George, ces grippe-sous... pour forcer maman à signer un papier autorisant le docteur...
Şimdi de annemi, bu doktora yetki verecek belgeyi imzalamaya zorlamak için onunla George'nin zavallı açgözlü burunlarının dibinde 100,000 Dolar tutmuş...
100000 dollars de publicité et il nous apporte des confiseries!
Reklam için 100 bin dolar harcadık, adam bize şeker getiriyor!
J'ai versé 100000 dollars.
Ona 100 bin ödedim.
La rançon était de 100000 $ ".
İstenen fidye : 100 bin dolar. "
Grove dit qu'il en vaut 100000.
Matt Grove 10,000 eder diyor.
- 100000.
- Ne kadar var?