Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Aks

Aks перевод на турецкий

431 параллельный перевод
Massacrez-les à Berlin!
Berlin'de kan aksın!
Saignez-les!
Kan aksın!
Pourquoi gâcher cette ressource? Tu ne t'en sers plus.
Su ne diye boşa aksın ki?
Si je vous payais une demie couronne de moins, vous vous croiriez lésé, je dois donc accepter.
Bu yüzden iki buçuk şilinini kessem, suistimal edildiğini düşünürsün iki gözüm önüme aksın ki.
Un de nos plus gros magnats a investi une fortune pour ces rues, et voilà qu'un vieil imbécile s'amuse à gripper la mécanique...
12 parsele dünyanın parası yatırıldı. Bunun arkasında ülkenin en nüfuzlu adamı var. Aptal bir ihtiyar... küçücük aptal bir evi satmıyor diye bütün iş aksıyor.
Bien sûr, ça pourrait être l'empattement.
Belki de aks mesafesindendir.
- Et que ça coule!
- Bırakın aksın.
- A ruisseaux!
- Oluk gibi kan aksın!
Comment pourraient-elles sortir?
Akmaz. Nasıl aksınlar ki?
Pleures, mon enfant, fais tout sortir.
Ağla çocuğum, bırak aksın.
Elle boite.
Bana aksıyor gibi geldi.
J'éternue comme un tacot d'avant le déluge.
Külüstür arabalar gibiyim. Aksırıp tıksırıyorum.
Mais la peste pneumonique se transmet comme un rhume.
Buna karşın, zatürre, kurbanların nefes, aksırma veya tükürüğündeki sıradan bir nezle virüsü ile yayılabilir.
Puisses-tu de tes larmes arroser ma sépulture.
Gözyaşların benim garip mezarıma aksın.
Pour tout vous dire, quand l'armée vient devant le Congrès, tout le monde se met vite d'accord.
Pekala, şu şekilde açıklayayım. Ordu Kongre önünde ifade verirken, kendini yağlayabilen bir aks gibi hızlıdır.
Simplet, Atchoum, Grincheux, Joyeux... Dormeur, Timide et Prof'.
Durun bakayım Şapşal, Aksırıklı Huysuz, Neşeli, Uykucu Rudolph ve Blitzen.
- Il voudra un massacre.
- Kan aksın isteyecektir.
Ce visiteur est un psychiatre!
Bu aksıran bunak bir psikiyatrmış. Dedikodu yaparlarken duydum.
Dès qu'on en offre le commandement aux généraux... ils se mettent à respirer fort comme des mulets à bout de souffle.
Generallere komutanlık teklif ettiğin anda... katır gibi aksırıp tıksırmaya başlıyorlar.
- Tu vois, je traîne un peu la patte.
Gördüğün gibi, biraz aksıyorum.
Fais couler de l'eau sur ton dos.
Bırak su, sırtından aşağı aksın.
Vous eternuerez.
- Aksıracaksınız! - Ne?
Eternuez 3 fois et j'arrive.
Üç kere aksırın. Ben, anlar ve hemen gelirim.
Il faut eternuer.
- Aksıralım, aksıralım.
Ca y est, j'ai eternue.
Tamamdır, aksırdım.
La police arrive, ils sont faits.
Polisler geliyor. Dedikleri gibi aksırdım.
J'ai explique, j'ai eternue... Vous n'avez rien compris!
15 kere anlattım, 5 kere aksırdım, hiç bir şey anlamadınız!
Laisse tout couler.
Bırak her şey aksın.
Flotte jusqu'au centre.
Bırak herşeyin merkezine doğru aksın.
Ce soir, "Le Spectre" s'intéresse au problème de la mousse et de la chute, de la toux et de l'appel, des cris et des hurlements, des murs et des calages, de l'irritation et de l'éreintement, de la palissade et de la traction, du chalutage et de la criaillerie, et du zallage.
Bu akşam, Spektrum'da köpürme düşme öksürme aksırma, bağırma çağırma azdırma kızdırma ve "zallama" var.
Pour qu'aille mon sang couler d'un siècle l'autre,
Yeter ki kanım aksın asırlarca Damarlarımdan.
Moteur.
Kamera aksın.
L'Allemand boitait.
Alman aksıyordu.
- Tu boites, Ben.
- Aksıyorsun Ben.
Ben, tu boites.
Sen aksıyorsun Ben.
Pas le moment d'éternuer!
Şimdi sallanma, titreme veya aksırma Bay Books, bu yaptığınızın cennetteki adı nedir?
- On n'y peut rien!
- Bırak şelale kendi kendine aksın!
Il faudra eternuer?
- Aksırmama gerek var mı?
- Un café? - Oui, s'il vous plaît.
Bu akşam, Spektrum'da köpürme düşme öksürme aksırma, bağırma çağırma azdırma kızdırma ve "zallama" var.
Laisse-la couler.
- Dur biraz aksın.
Peter Pan lui-même! Le chevalier blanc!
O akşın bir deniz kırlangıcıdır, o kadar.
- Ce doit être l'albinos.
Akşın yapmış olmalı.
- Qui est cet albinos?
- Akşın da kim?
- L'albinos?
- Akşın olan adam mı?
- Voyez-vous, l'albinos a déjà essayé de me tuer auparavant, mais je lui ai donné un coup de parapluie. - Votre parapluie?
Akşın beni daha önce öldürmeye çalışmıştı ama şemsiyemle onu etkisiz hâle getirdim.
- L'albinos devait aussi vouloir les cigarettes.
- Akşın da sigaraları istemiş olmalı.
- Nos suspects sont un albinos et deux fumeurs invétérés.
Şüphelilerimiz ise bir akşın ve bir tiryaki.
- L'albinos travaille pour le nain, voilà.
Akşın olan adam cüce için çalışıyor.
- Il y a d'abord des albinos qui te traquent et qui te poursuivent dans la rue, - Après, ce sont des types qui s'introduisent dans ton appartement.
Sokak ortasında akşınlar seni izliyor, serseriler evine giriyor.
- Celui-là c'est l'albinos.
- Bu da akşın.
- Bien, maintenant, lorsque nous rentrerons dans l'opéra, je veux que tu me montres l'albinos.
İçeri girdikten sonra senin akşını teşhis etmeni istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]