Translate.vc / французский → турецкий / Ange
Ange перевод на турецкий
8,060 параллельный перевод
Je protégeais Vega d'une autre attaque d'ange noir.
Vega'yı başka bir 8-top saldırısından koruyordum.
L'ange possédé là-bas n'est pas comme les autres.
İçerideki 8-top diğerleri gibi değil.
J'ai expulsé l'ange en la mère de Claire.
Claire'in annesinin içindeki meleği dışarı çıkardım.
Peut-être a-t-il recruté un autre ange supérieur pour faire son sale travail?
Belki pis işlerini yapması için başka bir büyük melek bulmuştur?
Mais un ange supérieur?
Ama daha büyük melekleri?
Devant aucun ange!
Hiçbir meleğin önünde!
Tu as juste oublié de me dire que l'une de mes amis les plus proches, l'une des dernière personne dont je me souciais vraiment ici, la seule personne à qui je faisais vraiment confiance... la seule personne... est un ange supérieur.
Sadece en yakın arkadaşlarımdan birinin bu lanet yerde değer verdiğim son insanlardan birinin, gerçekten güvendiğim tek kişinin büyük melek olduğunu söyleme zahmetine girmedin.
Ce garçon va laisser derrière lui une trainée de corps avec un ange gardien comme celui-ci.
Böyle bir koruyucu meleği olduktan sonra çocuk gittiği yerde ceset bırakacak.
Ta maman était un ange.
Çünkü senin annen bir melekti.
Mon ange!
Küçük meleğim!
Ce drôle de petit ange aime vivre dangereusement.
O sapık, dindar adam cehennem ateşine yakın yaşamayı sever.
Quand j'ai été touchée par les dieux de l'amour et de la beauté. Après qu'ils m'ont transformée en ange.
Aşk ve güzellik Tanrıları tarafından yoğrulmuşum ve bir meleğe dönüştüm.
Tu pars pour de nouvelles aventures, mon ange?
Yeni maceralara mı atılıyorsun meleğim?
Je me tenais devant le glorieux soleil du Paradis, et à la lueur de l'Enfer, mon esprit s'est abreuvé des sons mélangés de la chanson de l'ange et du soupir du démon.
"Cennetin muhteşem ve cehennemin gözleri kör eden güneşi altında meleğin şarkısıyla şeytanın iniltisinin birbirine karıştığı name ruhuma işledi."
- Mon ange.
- Meleğimsin benim.
Je te verrais peut être bientôt, mon ange.
Yakında seni görebilirim hayatım.
Tu as oublié de me dire qu'un de mes plus proches amis est un ange supérieur.
En yakın arkadaşlarımdan birinin büyük bir melek olduğunu söyleme zahmetine girmedin.
- L'ange qui a tué une fillette de 10 ans.
- O melek 10 yaşında bir kızı öldürdü.
Ces sept dernières années, Michael a caché un ange supérieur au sein du Corps des Archanges, censé nous protéger tous.
Geçen yedi yıl boyunca hepimizi koruması gereken Başmelekler Birliğinin içinde Michael, büyük bir meleği de gizledi.
Je ne pourrais pas d'avantage vénérer un ange que vous ou votre père.
Sen veya babandan daha fazla meleğe tapan biri değilim artık.
Un ange.
Melek.
Zac l'Ange de Zouaret.
Zac Zouaret'in meleği.
Je ne suis l'ange de personne.
Ben kimsenin meleği değilim.
Je pense que nous avons découvert l'Ange de Zouarète.
Bence Zouaret'in meleğini bulduk.
Le monde vient de perdre un ange.
Dünya bir meleği daha kaybetti.
Le monde, votre ange est de retour.
Dünya, meleğin geri döndü.
Cole s'est fait dans le dos un tatouage de l'ange Gabriel.
Cole'un sırtında Cebrail meleğinin dövmesi var.
Salut, mon ange.
Selam güzellik.
En outre, si je devais faire un film pour adultes, ce serait en Italie pendant la Renaissance et je serais assistante de Michel-Ange, qui vient d'avoir un beau combat avec le Pape...
Ayrıca eğer böyle bir film çekecek olsaydım İtalyan rönesans döneminde papa ile daha yeni tartışmış olan Michelangelo'nun * asistanı olurdum.
Un ange du paradis.
Vay anam vay.
- Non, mon ange!
Hayatım.
Je n'ai jamais frappé un ange, mais tu le cherches, camarade.
Daha önce hiçbir meleği yumruklamamıştım ama zorluyorsun dostum.
Tu as parlé d'un ange.
Dediğine göre bir melek.
C'est un ange.
- Kendisi melek olur.
Tu vas attirer un ange avec de la drogue?
Uyuşturucuyla bir meleği mi cezbedeceksin?
- Ce n'est pas vraiment un ange gardien s'il ne vient pas quand tu en as besoin, non?
- Onu çağırınca gelmiyorsa pek de koruyucu bir melek sayılmaz.
C'est un vrai ange.
Gerçekten bir melek.
C'est le seul moyen pour qu'un ange entre dans notre monde sous sa forme physique.
Bir meleğin fiziksel formda bizim seviyemize inebilmesinin tek yolu.
La plume d'un ange.
Melek tüyü.
Un mortel n'a jamais été capable d'enlever une plume d'ange auparavant.
Ölümlü biri önceden hiç bir meleğin tüyünü koparamamıştı.
Demande-lui si un ange peut mourir.
Melekler ölebiliyor mu diye sor ona.
Mais un ange ici? Enfin...
Ama melekler burada mı?
Je sais pour la plume d'ange.
Melek tüyünden haberim var.
Vous avez quelque chose qui ne vous appartient pas, et si vous continuez à l'utiliser, il y aura un prix, sans compter un ange mort.
Sende sana ait olmayan bir şey var ve onu kullanmayı sürdürürsen bir bedeli olacaktır. Örneğin ölü bir melek gibi.
Il faut juste les garder tranquilles jusqu'à ce que Zed trouve l'ange, alors faites-nous une faveur.
Zed tüyü meleğe ulaştırana dek tek yapmamız gereken onları çıkmazda tutmak.
L'ange récupère sa plume, et ces bâtards retrouvent leur forme mortelle. Ça arrivera... Dans un instant!
Meleğin tüyünü geri alıp bu orospu çocuklarının tekrar ölümlü olması her an gerçekleşebilir!
Votre âme était souillée par un péché mortel quand vous avez failli mourir, ce qui signifie que vous alliez pas au paradis quand vous avez vu cet ange.
Ölüme yaklaştığında ruhunda affedilmez bir günah vardı. Yani meleği gördüğünde cennete gitmiyordun.
Un ange déchu trouve un homme désespéré, l'intercepte aux portes de l'enfer et lui fait croire que ce sont les portes du paradis.
Düşmüş bir melek çaresiz bir adam bulur onu cehennemin kapısına dek götürüp cennetin kapısı olduğunu düşündürür.
J'ai simulé la partie ange du paradis.
Cennetten gelmiş bir melek gibi numara yaptım.
C'était un ange, et l'ange m'a dit :
Onlar meleklerdi.
- Comment savoir que vous allez rendre la plume à cet... Ange dont vous parlez au lieu de garder ce pouvoir pour vous?
- Tüyü bahsettiğin meleğe vermek yerine gücü kendine saklamayacağını nereden bileceğim?