Translate.vc / французский → турецкий / Appellé
Appellé перевод на турецкий
85,982 параллельный перевод
Comme Ronald Reagan. Est-ce qu'il a appellé la cavalerie pour le protéger?
Ronald Reagan da aynısını yaşadı ama onu koruması için ordunun süvari birimlerine çağrı yaptı mı?
Si je vous revois ici... j'appelle la police.
Seni bir daha burada görürsem polisi ararım.
Désolé de te décevoir, mon ami, le devoir m'appelle.
Hayâl kırıklığına uğrattığım için üzgünüm dostum ama görev çağırıyor.
Ne... n'appelle personne.
Kimseyi arama.
J'en appelle aux lâches, à ceux qui ont fait ça, de se dévoiler et de montrer leur visage.
Asıl korkakları, bunu yapanları, gölgelerinin arasından çıkıp yüzünü göstermeye çağırıyorum.
Je m'appelle Grace.
Adım Grace.
Personne ne m'appelle Dustin.
Kimse bana Dustin demez.
C'est ce que j'appelle la chirurgie Zen.
Bunu Zen ameliyat olarak adlandırıyorum.
J'appelle de la part d'un tiers qui m'a demandé de vous demander... iAimeriez-vous revoir vos enfants?
Bir başkasının elçisi olarak arıyorum. Onlar bana çocuğunuzu bir daha görmek isteyip istemediğinizi sormamı istediler.
Elle s'appelle plus Lily.
- Instagram ve Facebook'a koyuyor. - Artık ismi Lily değil.
Rentrez chez vous avec vos copines ou j'appelle M. Playford.
Bay Playford'u aramadan önce sen ve kız arkadaşın neden kaçtınız?
Trouve un patient qui s'appelle Christopher Sunday.
Christopher Sunday isminde bir hastaları varmıymış sor.
Je la connais, elle s'appelle Evie Murphy.
Onu tanıyorum. Adı Evie Murphy.
Je m'appelle Daniah Moabizzi.
Adım Daniah Moabizzi.
Ils aimeraient que vous fassiez une déposition, si rien d'urgent ne vous appelle à Melbourne.
Seninde ifade vermenden memnun olurlar. Melbourne'da iyi bir işin olmadığını sanıyorum.
Il s'appelle Dieu.
Adı Tanrı.
Je m'appelle Kevin. Je sais que ça va vous paraître dingue. Mais vous n'êtes pas le Premier ministre australien.
Adım Kevin,... bunun çılgınca geleceğini biliyorum ama Avustralya Başbakanı siz değilsiniz.
M'appelle plus comme ça!
Neyi Sayın Başkan? Bana öyle demekten vazgeç!
On l'appelle encore Miracle?
Hala oraya Miracle diyorlar mı?
Tu penses que je t'appelle pour le plaisir?
Telefon hakkımı sana harcamak istediğimi mi sandın?
On va manger des sushis, boire du vin et quand il appelle...
Suşi sipariş veririz, şarap açarız, sonra o arayınca...
Je te dirais bien bonjour, mais j'économise ma voix pour ce qu'on appelle "la performance d'acteur".
Merhaba derdim Titus ama sesimi Fransızların "oyunun performansı" dedikleri şey için saklıyorum.
C'est pas mon problème. Tu m'amènes l'argent ou j'appelle les hommes de Bin-Khalid.
Parayı getirmezsen Bin Halid'in adamlarını ararım.
Je t'appelle quand je serai à l'intérieur.
İçeri girdiğimde seni ararım.
Je m'appelle Eric Carter.
Adım Eric Carter, eski ordu mensubuyum.
Je t'appelle plus tard. Attends, Eric.
- Seni sonra ararım.
Alors appelle la police.
Polisi ara yeter.
- Appelle Harris.
- Harris'i ara.
- Appelle-le tout de suite!
- Yap dedim sana! Hemen.
Je les appelle tout de suite.
Ben, şimdi onları arıyorum.
Faut qu'on appelle la CAT.
ATB'yi aramamız gerek.
Mais pourquoi il t'appelle Naseri?
Sana neden Naseri diyor bu?
Appelle-là maintenant.
Bak, beni ona tüm olanları açıklamak için kullanamazsın.
Il t'appelle dès qu'il peut.
En kısa sürede seni arayacak.
Je m'appelle Rebecca Ingram.
Ben Rebecca Ingram.
Il s'appelle Hamed.
Adı Hamed'di.
Je m'appelle Eric Carter.
Benim adım Eric Carter.
Je ne connais personne qui s'appelle Naseri.
Naseri adında kimseyi tanımıyorum.
Appelle-les, Naseri.
Ara onları, Naseri.
Je vous appelle pour vous prévenir.
Aslında sizi uyarmak için çağırıyorum.
Mais je vous appelle pour autre chose.
Ama sana başka bir şey hakkında sesleniyorum.
Je m'appelle Eric, et je suis là pour t'aider.
Benim adım Eric, ve sana yardım etmek için buradayım.
Ara, je m'appelle Eric.
Ara, benim adım Eric.
- Ça s'appelle une crémation et non, il sera enterré à côté de ta grand-mère.
Ama yok, büyükannenin yanına gömülecek.
Au fait, je m'appelle Neil Wiston.
Bu arada ben Neil Wiston. Imir.
- Ted m'appelle toutes les 20 minutes.
Beth, 20 dakikada bir Ted arıyor.
Je m'appelle Imir Shah.
Ben İmir Shah.
comment s'appelle-t-elle?
Adı neydi?
Je t'appelle dans la matinée.
Sabah seni ararım.
- J'appelle la police.
Bunu yapamazsın. Öyle mi?
Je m'appelle Jela.
Ben Jela. - Merhaba.