Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Assis

Assis перевод на турецкий

13,146 параллельный перевод
Assis-toi, s'il te plait.
Otur. Lütfen.
Au début, je croyais qu'Otis parlait méchamment, mais voir Rice assis là après cet appel, lire le journal au lieu de chercher le problème de son masque, ça m'a dérangé.
İlk başta Otis boş konuşuyor sandım. Ama o görevden gelip de Rice'ı maskesini tamir etmek yerine oturmuş gazete okuyor hâlde görünce bir kıllandım.
En l'honneur de Sammy, dans le bus pour venir ici, on s'est tous assis au fond.
Günün adamı Burada ön koltukta oturan Sammy'nin onuruna hepimiz arkasına oturduk / dayadık.
Assis.
Otur.
Assis!
Otur!
Ça commence à 14 heures, mais tant qu'on est assis à 13 heures 55, ce sera bon.
14 : 00'de başlıyormuş ama 13 : 55'de yerimizde olursak iyi olurmuş.
On est juste trop gros à force de rester assis.
Otura otura duba gibi olduk.
De plus, ma copine veut aussi que je maigrisse pour qu'on puisse être assis à cotés quand on prend l'avion.
Ayrıca kız arkadaşım da zayıflamamı istiyor, böylece seyahatlerimizde ikimiz de uçağın aynı kısmına oturabileceğiz.
Le Dr Henson a été tué alors qu'il était assis au volant.
Dr. Henson direksiyon başında otururken vurulmuş.
On s'est assis à 10h15 un mercredi matin.
Çarşamda sabahı saat 10 : 15'te oturduk.
Rester assis est le nouveau cancer.
Oturmak yeni kansermiş.
Vous comprenez? Le ghat où nous sommes assis en ce moment... est au centre d'un litige.
Anladınız mı 118 00 : 13 : 26,505 - - 00 : 13 : 28,667 Şuan üzerinde oturduğumuz ghat ise... ihtilaflı durumda.
Reste assis et silencieux.
Otur ve sessizce izle.
Je suis juste assis avec mes frères, Lieutenant.
Kardeşlerimle beraber oturuyorum, Teğmenim.
Combien de temps avez-vous l'intention de rester assis là et de me regarder?
Ne zamandan beri orada oturup bana yan yan bakıyorsun?
Une fois, il s'est assis il m'a dit quelque chose que je n'ai jamais oublié.
Bir keresinde beni oturttu ve asla unutmadığım bir şey söyledi.
Toute la famille, nous, nous étions assis sur le balcon et nous cherchions des aurores boréales dans le ciel.
Tüm aile balkonda oturuyoruz kutup ışıklarına bakıyoruz.
Vous vous êtes assis dans une villa avec le Bullingdon Club à se comparer la bite des uns et des autres.
Bullingdon Kulübü'ndeki bir villada oturup birbirinize otuz bir çekmişsinizdir.
Tu as raison. Et si c'était notre dernier week-end ensemble, Tu veux le passer assis ici à bouder dans cette immonde pièce?
Bu birlikte geçireceğimiz son hafta sonuysa neden onu bu rezil odada oturarak geçiriyoruz?
Oh mon Dieu, je me suis assis à côté d'elle en classe.
Tanrım, sınıfta onun yanında oturuyordum.
Après avoir dit tout ça, je me demande encore pourquoi nous sommes encore assis là.
Bunları önceden de söylediğimiz hâlde neden hâlâ burada oturuyoruz?
Assis toi.
Otur.
Rester assis et te ramener ton café?
Ofisin dışında oturup sana kahve mi getireceğim?
Contrairement aux imbéciles qui sont en général assis sur cette chaise, je connais mes droits, donc je voudrais partir maintenant.
Bu sandalyede oturan embesillerden farklı olarak, haklarımı biliyorum, bu yüzden gitmek istiyorum.
Booth a été assis dans ce bureau pendant 10 ans.
Booth bu ofiste 10 yıl geçirdi.
Tu es assis?
Oturuyor musun?
On doit, donc, rester assis ici à regarder ce répétitif rebut toute la saison?
Bu tekrarlayan saçmalığı tüm sezon izlemek zorunda mı kalacağız yani?
Un type s'est assis juste à côté de moi, un vrai relou.
Herif geldi yanıma oturdu, tuhaf tuhaf hareketler yaptı.
Je reste assis à ne rien faire.
Ben de burada oturup hiçbir şey yapmayacağım.
Je doute que tu puisses tous nous exorciser, mais je ne resterai pas assis à te laisser faire pour voir.
Burada oturup onu öğrenmeyeceğim.
Quand je me suis porté volontaire pour aller sous couverture, je n'attends pas de l'Académie, se rapprocher d'un stagiaire, assis à côté d'elle dans un avion, prendre sa vie pour cette interview?
Gizli görev almaya gönüllü olunca Akademi'yi, bir adaya yakın olmayı, uçakta yanında oturmayı o görüşme için dosyasını götürmeyi mi umuyorum?
Je sais que l'on s'est assis dans les Cloîtres et elle m'a dit quelque chose de très important, mais je ne sais pas ce qu'elle a dit.
Dehlizlerde oturduğumuzu ve bana çok önemli bir şey söylediğini hatırlıyorum. Ama ne söylediği hakkında hiçbir fikrim yok.
Vous m'avez vu assis dans ma voiture?
- Arabamda oturduğumu mu gördünüz?
Assis toi, Amber.
Siktir et. - Otur yerine Amber.
Vous êtes assis à coté du Ministre des Sciences.
Senin koltuğun, Bilim Bakanı'nın hemen yanında.
Là. Juste là. Assis toi.
İşte burası, lütfen oturun.
Tu es assis sur une preuve.
Kanıtın üstüne oturuyorsun.
Eh bien, elle a un rencard ce soir avec quelqu'un qu'elle aime réellement, et je suis coincé ici, assis sur mes mains, en attendant de voir si oui ou non elle va me prendre sur la table de chevet quand elle reviendra.
Bu akşam gerçekten hoşlandığı biriyle randevusu var ve burada tıkılı kaldım, kıpırdayamıyorum geri döndüğünde beni buradan çıkarıp çıkarmayacağını görmeyi bekliyorum.
Je vous ai suivi à la porte, I figured out où vous étiez assis, et je suis l'agent de billetterie pour passer mon siège.
Kapıya dek seni takip ettim, nereye oturacağını tahmin ettim ve bilet satıcısına koltuğumu değiştirttim.
Souviens toi que je me suis assis devant des centaines de personnes. Juste comme toi.
Senin gibi yüzlerce masal anlatıcısının karşısına geçtiğimi lütfen unutma.
De même que tu ne sais pas si tu peux mourir d'un embolisme pulmonaire assis ici même sur cette chaise.
O sandalyede otururken pulmoner emboli geçirip ölebileceğini bilemeyeceğin gibi.
Assis, assis, assis, assis.
- Hayir, hayir.
Il faisait trop froid pour se baigner, alors on s'est assis et on a mangé de la pizza.
Su çok soguktu o yüzden bir battaniye üzerinde oturup pizza yedik.
Ce second formulaire prouve que nous nous sommes assis - dans cette pièce pendant un an.
İkinci form, iki yıldır görüşme halinde olduğumuzun bir göstergesi.
Il y a des fainéants qui restent assis, avec un gobelet dans une main et un McDo dans l'autre.
Bir elinde boş bir kâse, diğer elinde hamburger tutup... koca popolarının üzerinde oturan sürüyle tembel var.
Je suis fatigué d'être assis autour et attendre!
Oturup beklemekten sıkıldım.
Voici Kevin Clark le mardi 4 juin 2013 à 14 h 12 assis à la terrasse du Lunch avec ses deux amis, Jamie Wade et Dan Morris.
Kevin Clark'la tanışın, 4 Haziran 2013 Salı, saat 14 : 12. Lunch'ın önünde iki arkadaşıyla, Jamie Wade ve Dan Morris'le oturuyor.
Odelle, crois-tu honnêtement que nous allons rester assis à ne rien faire?
Odelle, sence gerçekten sadece arkamıza yaslanıp hiçbir şey yapmayacak mıyız?
- Quand on s'est assis.
- Oturduğumuz zaman.
Assis!
Alex. Otur!
Assis.
- Otur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]