Translate.vc / французский → турецкий / Ayin
Ayin перевод на турецкий
922 параллельный перевод
Les femmes qui voulaient participer à un Sabbat rejoignaient le sorcier à l'extérieur du village... où elles pouvaient se faire enduire le dos d'onguent enchanté.
"Ayin" de yer almak isteyen kadınlar sırtlarına "Cadı merhemi" sürebilecek olan büyücüye giderlerdi.
Au Sabbat, sorcières et sorciers commencent par profaner la Sainte Croix.
Ayin sırasında büyücüler ve cadılar öncelikle kutsal kilise haçının kutsallığını bozarlardı.
Elle mourut sans repentir et l'Eglise lui interdit les sacrements.
Tövbe etmemiş bir ruhla öldü Kilise de ona Son Ayin yapmayı kabul etmedi.
Une belle messe.
Ayin harikaydı.
Au lieu de présenter le ballet original, une suite de danses tribales, ils l'ont vu comme un cortège, l'histoire du progrès de la vie sur terre.
Baleyi orijinal formunda basit bir kabile dansları serisi olarak sunmak yerine bunu bir pagan ayin olarak görselleştirdiler... Dünyada yaşamın oluşmasının öyküsü olarak.
J'ai vu qu'il y avait une messe des morts.
Duyuruda içeride ağıt olduğu yazıyor. Ölmüş biri için ayin.
En effet, mais ce n'est pas une raison pour tenir une cérémonie païenne.
Elbette öyle. Ama putperest bir ayin yapmanın bir nedeni de yok.
L'office n'est pas terminé!
Ayin henüz bitmedi.
J'ai apporté le Saint Calice.
Ayin için kutsal tası getirdim. Gidiyorum.
Quelqu'un d'autre aussi, tous les matins, regardait le drapeau comme une bénédiction, un sacrement.
Çok geçmeden her sabah bayrağı izleyen başka birinin daha olduğunu keşfettim. Onun için o görüntü bir tür kutsama veya dini ayin gibi bir şeydi herhalde.
J'ai absolument tout vérifié même l'église, pensant qu'il se cacherait dans la foule. Il est parti à Québec.
Kılık değiştirip ayin yapar umuduyla kiliseye bile gittim.
Le tsar va recevoir l'extrême-onction.
Kutsal Ayin'i idare etmeye gidiyorlar.
Dans une demi-heure, un service pour chaque religion.
Gideceğimiz yerde postane olmayacak. Yarım saat sonra her mezhebin papazı bir ayin yapacak.
J'ai quelqu'un là-haut, allons dans la sacristie.
Yukarıda bir ziyaretçim var, ayin odasına geçelim.
Si ça continue, je vous fais chasser!
ayin sırasında konuşmak ayıptır.
Vous êtes venu faire du tapage?
ayin için mi geldin yoksa sorun çıkarmaya mı?
Ecoutez, Mme. Minosa, ils font un rosaire à cette petite église ce soir.
Bak Bayan Minosa, bu akşam kilisede bir ayin düzenleniyor.
J'ai eu ce sorcier guérisseur.....
Şu üfürükçü doktorun bir ayin sahnelemesini sağladım.
La mienne vient de passer la lune.
Benimki az evvel ayin yanindan geçti.
Elle était bien longue cette messe!
Ayin ne kadar sürdü?
Rituellement, je lis deux fois tes lettres à sa lumière.
İki kez, bir ayin gibi, onun ışığıyla okudum mektuplarını.
Demain je me lève pour la messe de 10 heures.
Yarın ayin için 10'da kalkmam lazım.
- La tente rituelle des pa ïens!
- Putpereslerin ayin çadırı!
Reviens dès la fin du culte.
Ayin biter bitmez, geri dön.
M'autorisez-vous à nous rassembler tous, les vivants et les désespérés, et à tenir un service religieux?
Bizden geriye kalanları biraraya toplayabilmek için izin istiyecektim... - yaşayanlar.. tüm umudunu kaybetmişleri - ve bunlarla dini ayin düzenlemek için. Ölenler için ve buraya gelip, hayatları burada sona erenler için.
Il lui faudra des bandages pour la messe de dimanche.
Pazar günkü ayin için biraz bandaja ihtiyacı olacak.
J'ai trop dormi. Dans ce cas, vous n'êtes pas si pressée.
Eğer ayin bittiyse aceleye gerek yok
Je préférerais dire d'abord la messe, si on a le temps.
Eğer sakıncası yoksa, vakit varsa, önce ayin yapmak isterim.
Vous êtes un prêtre. Vous imaginez ce que c'est que de dire la messe pour soi tout seul? Sans paroissiens.
Sen rahipsin, cemaat olmadan kendi başına ayin yapmak nasıldır bilir misin?
Beau sermon.
Güzel bir ayin, güzel bir ayin.
Pendant la procession d'hier, je t'ai vue, Rosalia.
Seni dün ayin sırasında görüm Rosalia.
Je devenais quelqu'un. Alors, je suis revenu chercher celle que j'aimais pour l'emmener avec moi, comme promis.
Kilisede güzel bir ayin yapıldı ve aile mezarlığına gömüldü.
Pas de service. Il n'y a personne.
Bugün ayin yok.
C'est l'heure des cloches.
Ayin çanını çalma zamanı.
Enfin tu es prête à oser les plus terribles rites et incantations pour assurer ta position ici.
Buradaki yerini sağlamlaştırmak için en korkunç ayin ve büyülere cesaret etmeye nihayet hazırsın.
Et maintenant... il ne reste qu'un seul rituel à accomplir et je serai mariée à Satan.
Artık geriye sadece bir ayin kaldı sonra da Şeytan'la evlenmiş olacağım.
Comptez-vous célébrer un office, ce soir?
Bu gece burada bir ayin yapmayı mı planlıyorsunuz Bay Shannon?
Si vous ne célébrez pas d'office, pourquoi vous habiller ainsi?
Ayin yapmayacaksanız neden bu rahatsız kıyafete bürünüyorsunuz?
Lorsqu'il rencontrait mes filles il leur offrait des bonbons, des gâteaux, des chocolats.
Kilisedeki her ayin çıkışında benim çocuklara tatlı verirdi. Şeker, çikolata, dondurma... Çocuklarımı çok severdi.
Ils ont choisi un sacré moment pour faire des sermons.
Ayin için garip zaman seçmişler.
Lci, casques et épées Sont faits de calices
" Burada ayin taslarından yapılır miğferlerle kılıçlar
Penses-tu qu'il soit approprié de dire la Messe dans une étable tout juste bonne pour le bétail?
Papalığın, amacı hayvan barındırmak olan bir yerde ayin yapması sence uygun mu?
Chaque célibataire devient une servante. C'est comme ça qu'on célébrait le passage de la vie à la mort en Egypte.
Bu Mısırlıların yaşamdan ölüme geçişi kutlamak için yaptıkları çok eski bir ayin.
Dites-lui que j'ai empêché un acte de blasphème ou préférez-vous que je lui dise?
Öyle mi? Ona seni bir çeşit ayin yaparken durdurmuş olduğumu söyleyecek misin? !
Ce n'est pas le vin de Dieu.
Bu ayin şarabı değil.
Elle est sortie avec Mère.
Anneniz, Shonenji tapınağındaki ayin için onu da yanına alıp çıktı.
- Il y a une cérémonie.
- Bir ayin yapılacak.
J'y vais avec toi.
ayin sırasında oturdum ve, çorba içmeye hak kazandım.
Le service à Frostnas est à 3 heures.
Frostnas'taki ayin saat 3'te başlıyor.
Gardez votre grippe.
- Ayin olacak mı?
Le silence... est plein de sortilèges.
Sessizlik. Şu ayin sesleri.