Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Aïda

Aïda перевод на турецкий

309 параллельный перевод
Aïda, en allemand.
Aida, Almanca.
Et le pot-pourri de Aïda! Vous l'avez dirigé magistralement.
Hatta Aida söylenirken, çok ustaca yönlendiriyordunuz.
Verdi était dans cet état après la première de Aïda.
Verdi de ilk Aida gösterisinden sonra böyle hissetmiş.
"2 000." "Non, 3 000." "Allez, Aïda, sois gentille!"
- "2000" - "Olmaz, 3000" - "Hadi ama Aida, ben yabancı mıyım!"
Aïda, une de ces femmes, brune à peau laiteuse, je t'expliquerai.
Adı Aida. Michele dayı. Kadın esmer, kaymak gibi...
- Vous avez l'Aïda de Callas?
Callas'ın söylediği Aida var mı? Tabii.
M. Perkins, notre pensionnaire depuis 15 ans nous aida de son mieux.
Bay Perkins, 15 yıllık ev sahibimiz yardımcı olmak için elinden gelenin en iyisini yaptı.
Elle aida bientôt ses parents.
Kısa bir süre sonra O da ailesine yardım etmeye başladı.
Serais-tu intéressé par A'ïda, qui cuisine si bien, que tu en oublieras qu'elle ressemble à un corbeau?
Aida'yı düşünür müsünüz, çok iyi aşçıdır.. bir karga gibi mi göründü?
Je connais, il y a une brune à peau laiteuse qui me rend fou Aida, 3000 lire.
Orada beni vahşileştiren bir esmer var Aida, 3000 lira.
O Dieu, qui nous aida au long des siécles.
"Ey Rabbimiz! Geçmişteki yardımcımız."
" O Dieu, qui nous aida au long des siécles
Ey Rabbimiz! Geçmişteki yardımcımız.
Puis elle lui prit la main et l'aida à se déshabiller.
Sonra elini tuttu ve soyunmasına yardım etti.
Elle l'aida à la pénétrer en lui tenant les fesses.
Katarina onun kalçasını tutarak içeri girmesine yardım etti.
SERGIO CITTI, le philosophe, aida
Sergio Citti fikir babalığı yapmış gıyabında
Je voudrais vous présenter Aida, la secrétaire de votre mari.
Sizi Aida ile tanıştırmak isterim, kocanızın sekreteridir.
- Aida va vous y conduire, Mme.
- Aida size yardımcı olur, madam.
Il l'aida à monter en selle et il fouetta le cheval, mais le cheval, au lieu d'aller au village, tourna pour prendre la route qui descendait vers le cimetière... et s'arrêta juste à l'extérieur des grilles.
Ona eğere oturması için yardım etti ve atını kamçıladı ; fakat at, adamın köyüne gideceği yerde mezarlığa giden yola döndü ve parmaklıkların dışında durdu.
Je jouerais au handball. J'irais voir Aida à l'opéra.
Sendikada biraz hentbol oynardım.
Je mangerais chinois.
Aida operetini izlemeye giderdim.
A Berlin, elle rencontra Eva qui l'aida.
Berlin'de kalarak Eva ile tanıştı. Vesaire.
Voici le nouveau propriétaire du Molly-Aïda.
Kendisi, Molly Aida'nın yeni sahibi.
Je vais mettre Aï'da, si ça ne vous gene pas.
Aslında Aida'ı dinleyeceğim, size engel olmayacaksa.
Mais celà ne l'aida pas.
Ama bunun faydası olmadı.
Judy aida Michael à se remettre d'avoir perdu Sally. ça, c'est pour moi.
Sonra Judy, Michael'a Sally'i unutmasına yardım etti. İşte başlıyoruz. - Tanrım, Judy.
Oncle Herb, Tante A : ï : da Pearl.
Herb amca. Aida Pearl hala.
Marmie m'aida à trouver une place à New York.
Marmee New York'ta bir yer bulmama yardım etti.
Nog était devenu capitaine et il m'aida à réunir l'ancien équipage et à sortir le vaisseau du hangar où il croupissait.
Nog o sıralar artık Kaptan olmuştu mürettebatı toparlamama ve gemiyi tozların içinden çıkarmama yardım etti.
Aida, tu t'entends bien avec Suzuhara, pas vrai?
Aida, Suzuhara ile aran iyi, değil mi?
Exact, tout a été pensé et planifié par Aida Kensuke, Aida Kensuke!
Doğru. Bunu planlayan ben Aida Kensuke!
Merci, Aida!
Aida-kun.
Bryan était personalité importante qui aida Woodrow Wilson a gagné la Présidence.
Bryan yalnızca iki yıl görev yaptı.
La NERV exécuta l'Opération Yashima.
Yashima Operasyonu'nu başlatır 394 ) } Aida Kensuke'nin kişisel notlarından alıntı Ikari bir şey demedi ama... Birim 01'i korumak için canı pahasına araya girdiğini düşünüyorum.
Ayanami et Aida sont encore absents?
Bugün olmayanlar her zamanki gibi Ayanami ve Aida mı?
Il les aida lors de leur guerre contre Frederic Douglas. Puis il libéra les Hébreux du joug de Napoléon et découvrit la France.
O, Frederick Douglass'a karşı olan savaşın kazanılması için onlara yardım etti ve Napolyon'un elinden İbranileri kurtardı ve Fransa'yı keşfetti.
Gorbeck nous aida.
Gorbeck bize yardım etmeye karar verdi.
Lisbon à installer une maquette du système solaire et Mr. Peter aida Mr. Lisbon l'invita à dîner.
Peter Sisten, Bay Lisbon'un sınıfta bir Güneş Sistemi modeli kurmasına yardım etmişti.
j'ai changé de robe, celui de pharaon que je portais lorsque je chantais dans Aida.
Kaftanımı, Aida okurken kullanacağım kaftan ile değiştiriyordum.
L'huître l'aida bien.
Ve midye ona yardım etti.
- "Aida."
- Aida'yi.
Oui, planter Charlotte, c'était légèrement hystérique, mais être assise en face de Big et de Natasha durant tout le second acte d "'Aida ", c'était plus que je ne pouvais en supporter.
Evet, Charlotte'u ekmek hiç de hoş değildi ama Aida'nın ikinci yarısı boyunca Büyük ve Natasha'nın karşısında oturmak katlanamayacağım kadar duygusal bir şeydi.
Lors du krach boursier de 1929... il aida des gens à sauter par la fenêtre pour éviter le déshonneur.
Ama yine de kalabalığı coşturmayı başarabildi, 1929'daki ekonomik krizde utanmamaları için insanlara camdan atlamalarında yardim etti,
Heureusement, Bob aida Frank à retrouver un travail au zoo.
Şansımıza, Bob Frank'e hayvanat bahçesinde bir iş ayarladı.
Ma mère m'aida à me trouver des amis immédiatement.
Annem arkadaşlar edinmeme yardım etti.
Sont tous les amants comme lui, Aida?
Çekilin. Bütün aşıklar onun gibi midir Aida?
Aida vous fait de la concurrence, M. le Peintre.
Aida sizinle yarışıyor. Anlayamadım hanımım.
Jackie l'a emmenée voir Aîda.
Jackie onu Aida'ya götürdü.
Le pauvre Mullah l'aida à se relever et l'Anglais lui dit "Thank you."
Zavallı molla gidip yardım etmek istemiş ve İngiliz O'na : "Thank you" demiş.
Grace ne recevant plus aucun salaire, il l'aida et ils achetèrent triomphalement la dernière figurine du magasin de Ma Ginger.
Grace artık bir kuruş bile maaş alamadığı için. ... Tom olaya müdahale etmiş ve Ginger'ın vitrininde duran... yedinci bibloyu da almayı başarmışlardı.
Ce n'est pas la fierté qui aida Grace à tenir durant ces jours où l'automne apparut, mais cet état de transe qui s'empare des animaux en danger.
Sonbaharda, yapraklar dökülürken dayanmasını sağlayan şey gurur değil hayatı tehlikede olan hayvanlar gibi duygularının uyuşmasıydı.
- Aida.
- Eite.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]