Translate.vc / французский → турецкий / Baghdad
Baghdad перевод на турецкий
31 параллельный перевод
Les savants chrétiens et juifs étaient des invités d'honneur aux centres de recherches de Baghdad, le Caire, et d'autres capitales islamiques.
Hıristiyan ve Musevi alimler Bağdat, Kahire ve diğer İslam başkentlerindeki araştırma merkezlerinin onur konuklarıydılar.
Je suis juste en train de m'imaginer Baghdad, mec.
Sadece Bağdad'ı düşünüyordum.
A Baghdad, un flic...
Bağdat'ta bir polis...
Baghdad est dans l'autre sens, pédales!
Bağdat diğer tarafta, sürtükler!
{ \ pos ( 190,225 } Les attaques terroristes de ce jour à Baghdad { \ pos ( 190,225 } semblent être le fruit du parti islamiste Dawa.
Bağdat'ı yerle bir eden terörist saldırıların, İslami Dava Partisi'nce gerçekleştirildiğine inanılıyor.
Il a témoigné contre deux sergents à Baghdad - qui avaient rompu les règles d'engagement. - Un boy scout.
Bağdat'ta sorumluluklarını yerine getirmeyen iki Kıdemli Başçavuş'a karşı tanıklık etmiş.
- Souvenir de Baghdad... éclat d'obus, un IED.
- Ne? - Bağdat'tan hatıra, bubi tuzağından bir şarapnel parçası.
Cliff était l'officier des transmissions qui traquait Saddam Hussein à Baghdad.
Cliff, Saddam Hüseyin'i Bağdat'ta takip eden izleme ekibindendi.
Je-je ne lui ai pas parlé depuis Baghdad.
Rita'yı en son Bağdat'ta görmüştüm.
Le parfum de Baghdad.
Bağdat parfümü.
C'est très similaire avec les systèmes de couverture que nous avions à Baghdad, Monsieur.
Bağdat'daki gizli sistemimize oldukça benziyor efendim.
Ce n'est pas "Bombs Over Baghdad".
"Bombs Over Baghdad" değil bu.
J'ai eu peur que ça pue comme les toilettes d'un bazar à Baghdad, mais j'aime bien.
Bağdat pazarındaki bir tuvalet gibi... iğrenç kokacağından korkuyordum ama bence güzel.
Un building dernier cri avec un dispositif de sécurité plus sophistiqué que celui de l'ambassade à Baghdad
Bağdat büyükelçiliğinden daha karmaşık güvenlik sistemi içeren dahiyane bir binada...
Et un mois plus tard, j'ai allumé la télé, et j'ai vu les bombes s'abattre sur Baghdad.
Aylar sonra ben... Ben televizyonu açtım ve Bağdat'ın üzerine yağan bombaları gördüm.
J'étais grillé à New-York après l'incident de Baghdad.
Bağdat hadisesinden sonra New York'a atandım.
Tu vas à Baghdad.
Bağdat'a gidiyorsun.
Vous savez, j'allais vous virer mais je vous envoye à Baghdad.
Seni kovmalıyım ama bunun yerine seni Bağdat'a süreceğim.
Baghdad mon cul.
Bağdat kıçımı yalasın.
On l'appelle... - Baghdad.
Bizse oraya şöyle diyoruz...
Notre petit bombardement de Baghdad de'97 est revenu nous emmerder.
97'de yaptığımız ufak Bağdat bombalaması var ya... -... işte o bıldır ki hurmalar geldi kıçımızı tırmalıyor.
J'ai toujours su que je devais lui dire la vérité à propos de Baghdad.
Ona Bağdat'la ilgili gerçeği anlatmam gerektiğini her zaman biliyordum.
Les enregistrements du gouvernement disent qu'il a commencé sa carrière en étudiant les effets de la neurotoxine à Baghdad il y a 16 ans.
Devlet kayıtlarına göre kariyerine 16 yıl önce Bağdat'ta nörotoksinin etkilerini araştırarak başlamış.
J'étais responsable de ce qui est arrivé à Baghdad.
Bağdat'ta olanlardan ben sorumluyum.
BAGHDAD, IRAK
Bağdat, Irak
C'est ce qu'elle a fait à Baghdad.
Bağdat'ta da bunu yapıyordu.
Baghdad.
Bağdat.
J'allais dans des endroits exotiques. Baghdad, Mogadishu, Jacksonville, je rencontrais plein de gens.
Bağdat, Mogadişu, Jacksonville gibi... egzotik yerlere gidip yeni ve ilginç insanlarla tanışırdım.
"Il y avait une fois un marchand dans un célèbre marché de Baghdad."
"Bir zamanlar, Bağdat'taki ünlü bir pazarda bir tüccar varmış."
- Baghdad.
- Bağdat.
Nous sommes sur le point de communiquer toutes les données relatives au bombardement de Baghdad dans une grosse décharge de documents, tout depuis les rapports météos des combats en allant jusqu'aux demandes d'approvisionnement.
-... malzeme taleplerine kadar.