Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Bb

Bb перевод на турецкий

775 параллельный перевод
Il me faut des soins, vite.
Tıbbı yardıma ihtiyacım var ve bunu çabuk yapman lazım.
Dr MacFarlane, je crains devoir abandonner la médecine.
Dr. MacFarlane, korkarım tıbbı bırakmalıyım.
Abandonner la médecine?
Tıbbı bırakmak mı?
Il m'a appris à disséquer afin de comprendre, mais il ne m'a pas enseigné la beauté de ce métier.
Bana anatominin matematiğini öğretti ancak tıbbın şiirselliğini öğretemedi.
Il y a une heure, le légiste a déclaré à la presse que si la jeune fille s'est bien noyée, son corps porte des traces de lutte.
Bir saat önce adli tıbbın basına söylediğine göre kız, her ne kadar boğulma sonucu öldüyse de bereler, bir boğuşmanın yer aldığını gösteriyor.
Depuis quand Mark s'intéresse à la médecine?
Mark Elliott tıbbı ne zaman keşfetti?
Pourquoi avoir arrêté la médecine, tu pourrais sauver des vies?
Bugün hayat kurtarabilecekken bu işe girmek için tıbbı bıraktın. Neden yaptın?
Et j'ai envie de faire comme eux.
Tıbbın bu biçimini tercih ediyorum.
L'histoire de la médecine est souvent celle de l'inexplicable.
Tıbbın tarihinde alışılmadık şeylerin tarihi yatar.
On pourrait dire, une sorte de traitement irradiant. Que notre médecine n'a jamais utilisée.
Bugüne kadar tıbbın görmediği bir tür radyasyonla karşı karşıya olduğumuzu söylemeye cüret edebilirim.
Mlle Resnick, la médecine offre encore beaucoup de terrains inexplorés.
Bayan Resnick, tıbbın araştırması gereken çok şey var daha.
Nous avons constitué un comité médical.
Bu da tıbbı komite kurumu.
Bien que nous ayons suivi tous les conseils de la science moderne, il reste un remède traditionnel aux morsures de serpent, que nous n'avons pas employé.
Tatlım, modern tıbbın tüm gereklerini yerine getirmiş olmamıza rağmen yılan sokmasına karşı henüz denemediğimiz geleneksel bir yöntem daha kaldı.
On fera publier un éditorial à ton père dans son journal... les merveilles de la médecine moderne.
Babana söyler, bunu gazetede de yayınlatırız. "Modern tıbbın mucizeleri."
Un extrait d'une ballade du pauvre BB.
Zavallı B.B'nin bir baladından.
J'ai étudié la célèbre médecine hollandaise. J'ai peiné pour élaborer mes méthodes d'examen et de soins.
Flemenk Tıbbı okudum, kendi teşhis ve tedavilerimi geliştirdim.
C'est le seul moyen de pallier les insuffisances de l'art médical.
Tıbbın acizliklerini azaltacak tek yol bu.
Vous avez vu le rapport médical sur Radcliffe?
Radcliffe'ın tıbbı raporunu okudun mu?
J'imagine que vous vous y connaissez un peu en médecine.
- Tıbbı bilirsin. Ayrıntıları ister misin?
Oubliez le concept de médecine socialisée.
Tedavidir. Tıbbın sosyalizasyonu gibi kavramları atın.
Je me suis mis à la psychosomatique.
Şu sıra, psikosomatik tıbbı araştırıyorum.
Voici le Dr Korby, surnommé "le Pasteur de la médecine archéologique".
Dr. Korby, "Arkeolojik tıbbın Pasteur'ü" diye biliniyor.
Il faut que nous allions dans un centre d'accueil, c'est la meilleure solution pour Karen et pour nous tous.
Yardım istasyonunda, doktor ve tıbbı malzeme varmış. Karen'ı oraya götürürsek onu iyileştirebilirler.
La bibliothèque est ici et voici l'infirmerie, recherche pour la médecine spatiale.
Burası kütüphane burası da uzay tıbbı araştımalarının yapıldığı klinik.
Grâce à lui, nous pourrions faire des progrès considérables en médecine.
- McCoy. Eminim ki bizim tıbbımızı çok yüksek derecede geliştirebilir.
- Laissez la médecine aux médecins!
- Tıbbı hekimlere bırak!
Tous deux furent radiés de l'Ordre des médecins.
İkisi de profesyonel tıbbın dışına çıktılar, haksız mıyım?
Il a profité de tous les bienfaits de la médecine moderne et est mort à 19 h 30 le même soir.
Nedense ısrarla modern tıbbın akıl almaz yöntemlerine maruz kalıyordu. Ve aynı akşam saat 7 : 30'da öldü.
Jette ta science aux chiens!
Al tıbbını, köpeklere at.
QUI NE DEMANDENT QU'À SERVIR LE PROGRÈS MÉDICAL.
Bunların Alman tıbbının mükemmelleşmesi için kullanılmaması çok büyük bir kayıp.
La famille Munch, au gré des postes de médecin obtenus par le père, déménage d'une maison exiguë à l'autre, à travers les quartiers défavorisés de Kristiania.
Munch ailesi, babalarının tıbbı uygulamalarını takip ediyorlardı bir kalabalık evden, Kristiania'nın daha yoksul bir ilçesindeki diğer bir kalabalık eve taşınmışlardı.
Elle est certainement très douée en médecine spatiale, mais elle a totalement tort dans ce cas.
Hayır... O, uzay tıbbının belirli alanlarında çok yetenekli bir doktordur. Ama bu konuda yanılıyor.
C'était un navire militaire bourré de munitions et de médicaments.
O, askeri bir gemiydi. Patlayıcı ve tıbbı gereçlerle battı.
Un BB, et un BBB.
Bir BB, ve bir BBB.
On nous a remis son corps.
# Cesedi tıbbın hizmetine verildi.
Je vais aller chercher mes instruments.
Tıbbı malzemelerimi alacağım.
Il a dû ressentir une grande joie... en communiquant, même à sens unique, avec cette civilisation... en permettant à une culture restée muette pendant des siècles... de raconter son histoire, sa magie, sa médecine... sa religion, sa politique, et sa philosophie.
Kimbilir duyduğu zevk ne büyüktü. Binlerce yıldır tarihini, tıbbını,... sihirbazlarının büyücülüğünü, dinini, siyasetini,... felsefesini dünyaya anlatamayan bir kültüre böylesine büyük bir olanak açılmıştı...
Un Winchester 66 et un brandy BB.
- Bir tane Winchester 66. B ve B.
- c'est la méthode moderne.
Onlar modern tıbbın icadı.
elle étudie le grand et le petit monde et laisse Dieu en disposer.
Tıbbın ruhunu anlamak kolaydır. İrdelersiniz büyük ve küçük evreni
Mon travail consiste à étudier des cas que la médecine ne peut soigner. Comment? Mon nom?
İşim, tıbbın deva bulamadığı ateistik rahatsızlıkları incelemek.
Ça va, Bibi? T'es content?
Napıyorsun orada, BB?
On est arrivé, Bibi.
- Hey, BB buradayız.
Allez, Bibi. Tout le monde descend.
Buraya gel, BB.
Bon, tu viens, Bibi?
Tamam, BB.
C'est Bibi.
- Oh, onun adı BB.
Bibi, je te présente Tom.
- BB, bu Tom.
Ben, sur ce, salut, Bibi!
Well. Ne olursa olsun. Çok uzun, BB.
Il faut construire un plan incliné pour que Bibi puisse monter.
BB'nin merdivenlerden kendi başına çıkabilmesi için rampa yapmalıyız.
Bibi, viens dire bonjour.
- Sen de. BB, gel ve merhaba de.
- Comment tu t'appelles?
- Adın nedir? - BB.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]