Translate.vc / французский → турецкий / Booth
Booth перевод на турецкий
3,582 параллельный перевод
Booth, allez.
- Booth, haydi.
Je n'ai pas été heureuse quand Booth m'a dit que tu allais rester avec nous, et je ne suis pas heureuse que tu nous quittes.
Booth, senin bize gelip kalacağını söylediğinde pek mutlu olmamıştım ama şimdi de gittiğin için mutlu değilim.
Ce n'est plus notre problème, Booth.
Artık bizim derdimiz değil, Booth.
- Elle t'a abandonné, Booth.
- Seni terketti, Booth.
Booth est de bonne humeur parce que sa mère est enfin revenue après l'avoir abandonné il y a 25 ans.
Booth'un keyfi yerinde çünkü sonunda annesi onu terketmesinden 25 yıl sonra geri döndü.
Booth.
Booth.
Hm, je pensais que Booth était votre petite nouille.
Senin küçük budalan Booth idi.
Je suis désolée Booth.
- Üzgünüm, Booth.
Ouais, parce que c'est quoi des distales cassées entre ami? Ca n'a pas de sens, Booth.
Evet, çünkü dördüncü bilmem neyde birkaç kırık arkadaşlar arasında sorun olmaz?
En parlant de stress, comment va Booth?
Stresden konuşmuşken, Booth nasıl?
Booth, je sais que tu ne veux pas parler de ta mère.
Booth, annen hakkında konuşmak istemiyorsun, biliyorum.
S'il-te-plait Booth.
Lütfen, Booth.
Oh, il y a du sang, Booth.
Kan var, Booth.
Salut, Booth.
Selam, Booth.
Je vais le dire à Booth.
Booth'a haber vereceğim.
Non, Booth.
- Olmaz, Booth.
Je dois y aller Booth.
Gitmeliyim, Booth.
Je t'aime aussi, Booth.
Ben de seni seviyorum, Booth.
En fait, je ne pense pas, Booth.
Aslında, öyle değil, Booth.
Non, Booth!
Yapma, Booth!
Booth, cela n'aide pas.
Booth, bu işe yaramaz.
Vous êtes un homme chanceux, Agent Booth.
Şanslı bir adamsınız, Ajan Booth.
Booth, Oswald...
Booth, Oswald... Nikita.
BOOTH : Sa première victime était Carol Morissey.
İlk kurban Carol Morissey.
Je t'aime Booth.
Seni seviyorum, Booth.
Booth.
- Booth.
( téléphone sonne ) Booth.
Booth.
Agent Booth.
Ajan Booth.
WALTERS :
- Booth.
Booth. Oui?
- Evet?
PELANT : Vous n'allez pas le retrouver, agent Booth.
Beni bulamayacaksın, Ajan Booth.
Vous, euh, vous avez dépassé les limites quand vous m'avez tiré dessus.
Seni, beni vurduğunda çizgiyi aştın, Ajan Booth.
Booth devrait savoir ça.
Booth bunu bilmeli.
j'ai dit à Booth que nous devrions rester sur le réseau - - ordinateurs, téléphones, tout.
Booth'a şebekeleri durdurmamız gerektiğini söyledim- -... bilgisayarlar, telefonlar, her şeyi.
Peut-être qu'on devrait demander à Booth de se retirer de l'affaire.
Belki Booth'a kendisini davadan almasını söylemelisin.
Nous avons besoin de Booth pour attraper Pelant.
Pelant'ı yakalamak için Booth'a ihtiyacımız var.
Dis à Booth à propos des balles.
Lütfen Booth'a kurşunlardan bahsedin.
Et il est armé Booth.
O silahlı, Booth.
BOOTH : Je l'ai.
Yakalayın onu.
BOOTH : Détendez-vous.
Sakin ol.
BOOTH : Reynolds a un alibi. qui colle, d'accord?
Reynolds'un bir mazareti var ve kontrol edildi, tamam mı?
Um... Je ne veux pas vous inquiéter, Agent Booth
Senin kaygılanmanı istemiyorum, Ajan Booth.
Veux-tu m'épouser, Booth?
Benimle evlenir misin, Booth?
Oh, j'étais avec Booth.
Booth ile birlikteydim.
J'ai demandé à Booth de m'épouser.
Booth'dan benimle evlenmesini istedim.
Quand je pense à vivre avec Booth pour le reste de mes jours, ma phénylethylamine et ma ghréline ont clairement augmenté, mais...
Hayatımın geri kalanını Booth ile geçireceğimi düşündüğüm zaman, feniletilamin ve ghrelin seviyelerim açıkça yükseliyor fakat...
Tu pourrais d'abord voir s'il y a un lien entre Booth et le numéro 11.
- Booth'un 11 sayısı ile bir bağlantısı varsa, ilk siz görebilirsiniz.
Booth?
- Booth?
Je peux parler à Booth?
Booth ile konuşabilir miyim?
Booth n'est pas là chérie ;
Booth burada değil, tatlım ;
Il est parti à la rencontre de Booth, aider avec l'interrogatoire.
Sorgulaması için, Booth ile birlikte gitti.