Translate.vc / французский → турецкий / Both
Both перевод на турецкий
96 параллельный перевод
Both you and I have seen what time can do
Sen de ben de zamanın neler yapabileceğini gördük
Both you and I have seen what time can do
Sen de ben de zamanın neler yapabileceğini görürüz.
Aussi folle que sa mère.
They're both bananas.
Le projectile provenant du pistolet que John Wilkes Booth avait utilisé
John Wilkes Both'un kullandığı cisten küçük bir mermi fırladı.
Leur enleva la vie
" Both knight and pretty lady
Une bonne cavalerie sur les deux flancs.
Good cavalry on both flanks.
Je sais que ça a été dur pour nous deux, mais tout sera bientôt fini.
I know this has been hard for both of us, but it's almost over.
Nous pouvons les sauver tous les deux.
We can save them both.
Nous savons tous les deux que vous risqueriez de tuer le symbiote.
We both know that if you shoot me, you risk killing the symbiont.
BOTH : Raccourci!
Kestirme yol!
Kill the drummer Kill the bass player Kill both bass players
Davulcuyu öldür basçıyı öldür her iki basçıyı da öldür
Ce sont des chiens.
Both are dogs.
Boil is both death and mute but he is an idiot not evil.
Sağır ve dilsizdir. Kimseye zararı dokunmaz.
Et cloue ses deux oreilles au mur
# And nailed both his ears to the wall
Voulez-vous quelque chose à manger?
Size biraz erzak getirebilir miyim? Can I get you both some rations?
[Criant toutes les deux]
[Both Hooting]
[Rires]
[Both Laughing]
- Deux.
İkiside Both Venatic Sınıfı.
Et de deux tops. 172 00 : 13 : 17,705 - - 00 : 13 : 19,104
You're both on.
Though she had young men s praise and old men s blame, Among the poor both old and young gave her praise.
Çünkü geçmişte gençlerin övgülerini ve ihtiyarların ithamlarını çekse de hem ihtiyarlar hem de gençler arasında- -
for in the old days, Though she had young men s praise and old men s blame, Among the poor both old and young gave her praise.
Çünkü geçmişte gençlerin övgülerini ve ihtiyarların ithamlarını çekse de hem ihtiyarlar hem de gençler arasında- -
And be well pleased remembering it, for in the old days, Though she had young men s praise and old men s blame, Among the poor both old and young gave her praise.
Çünkü geçmişte gençlerin övgülerini ve ihtiyarların ithamlarını çekse de hem ihtiyarlar hem de gençler arasında takdir görmüştür. "
Get both feet on the ground
İki ayağınla yere bas
Maintenant, ils sont vraiment deux!
Now, both have had it!
Tu vas mettre "put the lime in the coconut, drink'em both up"?
"hindistancevizinin icine ihlamur koy ve ikisini birden ic" diyorsun yani?
I have known both time ago in Portland at one of our concerts.
Onunla Portland'de, uzun zaman önce bir gösteride, çalarken tanıştık.
Facevamo rows in public, both for the sake of it.
Ve yapacağımızı yapıp, olay çıkartıyorduk.
Both perch? Entire people of a table if it was mogia to eat. It was so I divertivo and it was fantastic interpret this role with a person who suddenly rose up and destroyed a glass on the table and I urlava against and I buttava on earth.
Çünkü herkes masada oturuyor, hiç eğlenmeden yemeğini yiyordu ve bu rolü başka biriyle oynamak harikaydı bir anda kalkıp, bardağı masada kırıp bana çığlık atan ve beni yere atan biriyle.
We have always had enough respect to understand what the ferisca feelings of others and what are the defects personalit? both that give us discomfort in so that we do not quarrel.
Eğer bir başkasına, önceden neyin onu sinir ettiğini anlamak için yeterli saygın varsa ve diğerini rahatsız eden kişilik kusurları ve kavgaya dönüşmeden durmayı denemek gerekir.
well but both see the other as hypocritical with elements that disprezziamo.
İkimiz de diğerinin ikiyüzlü olduğunu düşünürüz, ikimizin de diğeri hakkında küçümsediği şeyler olduğundan eminim.
Opiates me always procured... that security... bramavo that in which no hated cos? both people.
Uyuşturucu, her zaman bana istediğim güvenliği ve insanlardan bu kadar nefret etmediğimi hissettirmiştir.
I needed to do so... because...? both the people and to be always so?
Ve bunu yapmak zorundaydım ; çünkü insanlardan bu kadar nefret etmekten ve herkese karşı bu kadar kibar olmaktan sıkılmıştım.
Then a rich Rock-star milionaria and I both be considered.
Onlar hep milyoner Rock yıldızıymış gibi görünüyorlardı ve benim saklamam gereken çok şeyim var.
Both would bend and put me in culo, from them.
Ve ben, resmen eğilip, beni sikmelerine izin veririm.
E'which are to the point that not I cos? both the group to be affected most these consequences.
Öyle bir noktaya geldi ki, artık grupla yeterince ilgilenmiyordum, onun, yoluma girmesine izin vermiyordum.
Both true risk die for the drugs.
Bütün bunlar uyuşturucudan ölme riskini göze almak içindi.
Gonna leave them both behind
Hepsini arkada bırakacağım
We can do it till we both wake up
* Kalkana kadar devam edebiliriz *
Le tank de Both Bradley a été touché par des Le reste a été pris sous le feu d'armes de poing
Bradley tanklarının ikisi de bombalanmış, gerisi küçük ateşli silahlarla alt edilmiş.
♪ Maybe if we both lived in a different world ♪
Çin kıçımıza kadar geldi millet.
You have to do both.
İkisini de yapmalısın.
BOTH : ♪ That's the day we remember ♪
# Unutmadığımız gün işte #
Both : Non!
Olmaz!
Tu crois vraiment que je mettrais notre enfant en danger, Both?
Gerçekten çocuğumuzu tehlikeye atacağımı mı düşünüyorsun, Booth?
♪ l'll tell them we both just moved on ♪
* Söyleyeceğim kendi yollarımıza gittiğimizi *
♪ Right on the limb ♪ ♪ It s where we know we both belong tonight ♪
* Riskli olsa da biliyoruz çok uygun olduğumuzu birbirimize bu gece *
We both want to say something "
İkimizin de söyleyecekleri var.
( Both Laughing ) c'est amusant.
Gerçekten komikti.
Elle est seule et elle a les jetons!
BOTH :
Hush, hush, we both can t fight it.? ? It s us that made this mess.?
* Bu karışıklığı yaratan biziz *
Both.
İkisi de.