Translate.vc / французский → турецкий / Branca
Branca перевод на турецкий
51 параллельный перевод
Nous sommes à l'entrée du channel qui sépare le continent de l'île de Baranka
Branca Adası'yla ana kara arasındaki kanala doğru yol alıyoruz.
- Je le sais bien, Monsieur, mais cette île de Baranka ne vous dit rien?
Biliyorum efendim, ancak... Branca Adası size bir şey ifade etmiyor mu?
Et voici Zaroff, le roi du clavier! En direct de son île de Baranka
Karşınızda Zaroff, piyano kralı Branca adasından sesleniyor.
M. Branca, on ne vous voit plus.
Bay Branca, yıllardır görüşmedik.
Branca a pris Bill Fallon.
Branca, Bill Fallon'u tutmuş.
Je voudrai une Fernet Branca sur glace.
Buzlu bir Fernet Branca alacağım.
Diego Emanuel, 13 ans, père inconnu, parc Agua Branca, exact?
Diego Emanuel, yaş : 13, anne adı : Marcelino dos Anjos, baba adı : bilinmiyor.
- Dans le petit placard de la cuisine à côté de l'évier il y a une bouteille de Fernet-Branca.
Lavabonun yanındaki mutfak dolabında bir şişe Fernet-Branca ( bir italyan içkisi ) olacaktı. Bir yudum alsam.
Vous me payez un Fernet-Branca?
Bana bir içki ısmarlar mısınız?
Va chez moi, appelle Oncle Branca.
Eve gidip Branca Amcayı aramanı istiyorum.
Branca s'occupera de nous.
Sara, Branca bizi koruyacak.
On ignore ce qui lui est arrivé.
Ona ne olduğunu bilmiyoruz Branca.
Et une lancée Branca.
Branca tepede.
Tommy Holmes, Ralph Branca et Carl Erskine, assistent, stoiques, à la démolition de leur cour de récré.
Kayıtsız bir şekilde eski oyun alanlarının yıkılışını seyrediyorlar.
Je bois un peu de Fernet-Branca, ça requinque.
Ben "Fernet" içiyordum.
- Salut, Branca.
- Branca.
Où est Branca?
Bronco nerede?
Content de te voir. Voici Branca.
- Seni gördüğüme sevindim.
C'est une infirmière agréée.
- Bu Branca. Lisanslı hemşiredir.
T'as du fernet-Branca?
Fernet Branca'n var mı?
- Du Fernet-Branca, il m'en faudrait une bouteille.
- Fernet Branca. Yeni bir şişe almam lazım.
- C'est le fernet-Branca de la vieille.
- Bu yaşlı kız bir Fernet Branca.
Oh merde, la bouteille de Fernet-Branca.
Kahretsin, Fernet Branca!
Alors voilà Lucienne, on va se revoir demain parce que demain on va vous apporter la bouteille de fernet-Branca.
Fernet Branca'nızla beraber yarın yine geleceğim.
Ben tenez, la bouteille de fernet-Branca ben, je vous l'offre.
Fernet Branca benim sana ikramım olsun.
Chaque soir, je m'asseyais là et je commandais un Fernet Branca.
Her akşam oraya gittim ve Fernet Branca sipariş ettim.
Ah! Voici Tony Branca.
Burada da Tony Branca var.
M. Branca est là?
Bay Branca geldi mi?
- Carl Erskine était un dur à cuire. - Et Ralph Branca?
Ralf Brenka'yı hatırlıyor musun?
On va arriver en retard pour le brunch.
Brança geç kalacağız.
Fernet Branca.
Fernet Branca.
Sortir avec tes amis artistes? Bruncher?
Sanatçı dostlarınla çıkacak, brança mı gideceğim?
Michael prenait un brunch avec Sally Sitwell.
Michael, Sally Sitwell'le brança çıkmıştı.
J'allais à un brunch et j'en profite pour déposer ceci
Ben de tam brança gidiyordum ve bu kağıt işlerini sana bırakırım diye düşündüm.
- Tu vas me goûter ça fernet Branca C'est quoi?
Bak!
Mike et moi, on n'est pas trop barbecue, on préfère les brunchs.
Mike'la biz tam barbekücüyüz. Brança bayılırız.
- On brunche à l'Entrepôt.
- Hadi branç için bir yerlere gidelim. - Bayılırım brança.
J'ai eu l'audace de l'inviter à déjeuner.
Onu bizimle brança çağırarak cesur bir adım attım.
Merci de m'avoir emmenée à un brunch.
Beni brança çağırdığınız için gerçekten teşekkür etmek istiyorum.
On peut pas faire un truc normal comme les gens normaux genre allez prendre un brunch?
Normal insanlar gibi normal şeyler yapamaz mıyız? Mesela brança gitsek?
Branca lance.
Branca atış yapıyor.
Branca lance.
Branca eğiliyor.
Et ça me fait sentir très stupide de te dire ça, parce qu'on dirait une fille qui veut, genre, allez bruncher.
Bunu söyleyince çok zoruma gidiyor çünkü böyle deyince birlikte brança gitmek isteyen kızlara benziyorum.
Et je ne veux vraiment pas aller bruncher, et je ne veux pas que, genre, tu restes assis sur le canapé quand je fais du shopping ou, genre, même rencontrer mes amis.
Brança gitmeyi gerçekten istemiyorum. Alışveriş yaparken yanımda beklemeni ya da arkadaşlarımla tanışmanı istemiyorum.
Et célébrons ça en allant bruncher et parler de ma nouvelle vie sexuelle positive.
Ve biz bunu, bir brança gidip benim yeni sex yanlısı hayat tarzımı konuşarak kutlayacağız.
C'est une existence normale, où les gens brunchent et ils ne tuent personne pour garder leurs secrets!
İnsanların brança gittiği ve sırlarını saklamak için öldürmediği normal bir hayatım var.
On devait aller à ce brunch dimanche...
Pazar günü brança gidelim diyorduk ya...
On va donc aller bruncher, puis j'irai directement au spa.
O yüzden brança gideceğiz sonraysa ben doğruca spaya gideceğim.
Une fois elle m'a envoyer un sms, "Yo meuf, tu veux aller manger?"
Bir seferinde, mesaj attı bana "N'aber kızım, brança gidelim mi" diye.