Translate.vc / французский → турецкий / Brutus
Brutus перевод на турецкий
657 параллельный перевод
C'est sans doute la réponse de Brutus à César quand il lui a avoué qu'il aimait Cléopâtre.
Sezar, "Brütüs, Kleopatra isminde genç bir mısırlı bayan ile tanıştım." "Beni deliye çeviriyor" dediğinde Brütüs da ona aynı bu cevabı vermiş.
César, tué par Brutus au Capitole.
- Jül Sezar'ı oynamıştım. Sarayda öldürüldüm. Brutus öldürdü beni.
Ne craignez point ce "Marcus Brutus", qui que ce soit.
kim olursa olsun, Marcus Brutus hakkında endişelenme.
"Liberté, Égalité, Fraternité", par Marcus Brutus.
"özgürlük, eşitlik, kardeşlik, yazan : Marcus Brutus."
Je suis Marcus Brutus.
ben, Marcus Brutus'um.
- Marcus Brutus doit se cacher.
- Marcus Brutus saklanmalı.
Chabrillaine, ce Marcus Brutus a du style.
Marcus Brutus'un bu işte iyi olduğunu biliyorsun. Bunu dinle :
"Marcus Brutus", mais en réalité, "de Valmorin".
bu adam kendini Marcus Brutus olarak tanıtıyor. oysa gerçek adı, de Valmorin.
Ainsi, il vous a confondu avec Marcus Brutus.
sizi, Marcus Brutus ile karıştırmışlar.
J'en eusse fait de même pour Marcus Brutus.
Marcus Brutus'un kendisi için daha azını yapamazdım.
Quant au titre de Marcus Brutus :
ve Marcus Brutus tarafından kullanılan başlık :
J'ai une grande hâte de donner ma réponse à ce Marcus Brutus. S'il a le courage de se battre.
Marcus Brutus'la buluştuğumda bunu ona söylemeyi dört gözle bekliyorum... fakat bu konuyla yüzleşmek için cesaretinin olup olmadığı hakkında şüphelerim var.
Mais auparavant, irons-nous au jardin, Marcus Brutus?
bahçeye geçelim mi, Marcus Brutus?
Que Doutreval ne refuserait rien à un ami de Brutus.
Doutreval'ın, Marcus Brutus'un arkadaşını asla reddetmeyeceğini.
Brutus n'aurait rien à vous envier s'il était des nôtres.
hala burada olabilseydi, arkadaşımız Marcus ile en azından bir maç yapabilirdin.
Vous étiez un ami de Marcus Brutus.
ama yine de Marcus Brutus ile arkadaştınız.
Brutus, depuis peu je t'observe. Je ne vois plus dans tes yeux douceur ni affection.
Brutus, bu son günlerde bakıyorum da sana gözlerinde o eski tatlılığı, dostluğu göremiyorum bana karşı.
Ne voyez en ma négligence que le déchirement du pauvre Brutus qui en oublie de montrer son amour.
İlgisizliğime başka anlam verme. Zavallı Brutus kendi kendiyle savaşıyor,.. ... başkalarına sevgisini gösteremiyor, de.
Dis-moi, peux-tu voir ton visage?
Sevgili Brutus, sen kendi yüzünü görebiliyor musun?
Et l'on déplore, Brutus, qu'aucun miroir ne reflète à tes yeux ta valeur cachée et te dévoile ton ombre.
Çok doğru, işte onun için de Brutus, sana gizli değerlerini gösterecek kendi görüntünü yansıtacak aynalar olmayışından yakınıyor herkes.
J'ai entendu des Romains respectés, pas l'immortel César, parler de Brutus et gémissant sous le joug de l'époque, souhaitant à Brutus des yeux pour voir.
Ben Roma'da, ölümsüz Sezar'dan başka en ileri gelenlerden çoğunun Brutus lafını ettiğini duydum. Boyunduruk altında geçirdikleri bu kötü günlerden yakınarak soylu Brutus gözlerini açsa, dediler bana.
Tu vas entendre mes raisons, Brutus.
Canım Brutus, beni dinleyeceksin öyleyse.
Et ne sois pas jaloux, Brutus.
Benden kuşkulanma sakın Brutus.
Tu as en toi cette force, je le sais et sais à quoi tu tends.
İçindeki bu yiğitliği görüyorum Brutus, yüzünün çizgilerini gördüğüm kadar.
Ne reprochons pas aux astres, cher Brutus, mais à nous-mêmes, notre servitude.
Uşak gibi yaşıyorsak sevgili, Brutus, suç yıldızlarımızda değil, kendimizde.
Brutus et César.
Brutus ve Sezar...
Brutus évoquera un esprit aussi vite que César.
Brutus adı da coşturur ruhları Sezar'ınki kadar.
Nous l'avons ouï dire à nos pères il y eut jadis un Brutus qui dut laisser le diable mener grande vie à Rome tout autant qu'un roi.
Sen de ben de babalarımızdan duymuşuzdur. Bir zamanlar öyle bir Brutus varmış ki Roma'da bir kral olacağına, dermiş, Şeytan devlet kurup otursun başına.
D'ici là, noble ami, dis-toi bien que Brutus se ferait villageois plutôt que de passer pour romain à un tel prix en des temps qui s'annoncent difficiles.
O zamana kadar yiğit dostum, şunu aklına koy. Zamanın sırtımıza yükleyecek gibi göründüğü bu ağır baskılar altında Brutus kendini Roma'nın bir oğlu saymaktansa köylü olmayı yeğ görür.
Je me réjouis que mes faibles paroles aient fait naître quelque flamme en Brutus.
Sevindim, şu cılız sözlerim Brutus'ta bir kıvılcım olsun tutuşturdu demek.
Tu es plein de noblesse mais tes dispositions peuvent s'infléchir.
Evet Brutus, soylu bir insansın sen. Ama görüyorum ki sendeki değerli öz işlenip başka yöne çevrilebilir.
César me déteste mais il aime Brutus.
Sezar sevmiyor beni, ama Brutus'ü seviyor.
Si j'étais Brutus et lui, Cassius, il ne m'influencerait pas.
Ben Brutus olsaydım, o da Cassius olsaydı böylesine hor görebilir miydi Sezar beni?
Cette nuit, en changeant d'écriture, je jetterai par ses fenêtres, multipliés, des messages élogieux pour le prestige de son nom dans Rome.
Bu gece değişik mektuplar atacağım Brutus'un evine başka başka yurttaşlardan geliyormuş gibi. Hepsinde Roma'nın neler beklediği belirtilecek onun ünlü adından.
Oh, si tu pouvais nous amener Brutus.
Ah Cassius, soylu Brutus'u de aramıza bir katabilsen.
Prends ce papier, mets-le pour Brutus sur la chaise curule.
Al şu kağıdı,.. ... adliyede, yalnız Brutus'un bulabileceği bir yere koy.
Ceci va à la stèle du vieux Brutus.
Bir de şunu Brutus'un babasının heykeline balmumuyla yapıştır.
Les autres y sont-ils?
Decius Brutus'la Trebonius oradalar mı?
Viens, Casca, allons trouver avant l'aube Brutus chez lui.
Gel Casca, biz de seninle, gün ağarmadan Brutus'u bir daha görelim evinde.
"Tu dors, Brutus! " Réveille-toi, regarde-toi!
" Brutus, sen uykudasın, uyan, kendine gel.
" Tu dors, Brutus.
"Brutus, sen uykudasın, uyan."
Ô Rome, je te le promets. Si le redressement doit suivre, Brutus t'aura donné tout ce que tu demandes!
Ey Roma, böyle kurtulacaksan, sana söz, Brutus her dileğini getirecek yerine.
Tu n'en manges plus, n'en causes plus, n'en dors plus. Si tu avais autant changé physiquement que moralement, je ne te reconnaîtrais pas!
Ama böyle yemez, konuşmaz, uyumaz olursan iç yüzün böyle değiştirirse dış yüzünü Brutus'u tanıyamaz olurum artık.
Si le sage Brutus n'allait pas bien, il s'emploierait à aller mieux.
Brutus akıllı insandır, rahatsız olsa iyi olmanın çaresini arar.
Brutus, malade? Fuirait-il un bon lit pour affronter la nuit nocive et vile, aggravant son mal?
Nasıl hasta olur da Brutus, sıcacık yatağından gizlice kaçıp gecenin zehirli soluğuna açar ciğerini iyice artırmak için hastalığını?
Non, mon Brutus. C'est ton esprit qui souffre.
Yok Brutus'um, senin kafanda bir şey var.
Dans les liens du mariage, dis, Brutus, dois-je par exception ignorer tes secrets?
Söyler misin Brutus? Bizim evlilik anlaşmamız senin sırlarını bilmek hakkını vermiyor mu bana?
Bonjour, Brutus.
Günaydın Brutus.
- Bienvenue.
- Bu Decius Brutus.
Nous te quittons, Brutus.
Seni artık yalnız bırakalım Brutus.
Brutus, malade?
Demek Brutus hasta ve iyileşmek için kalkmış üstüne bir şey almadan,..