Translate.vc / французский → турецкий / Bâteau
Bâteau перевод на турецкий
108 параллельный перевод
Le Wunder est vraiment le bâteau de l'espoir.
Wunder. Umudun gemisi.
- Pas de mois de mai, sans balancements du bâteau.
- Hayır tekne devrilebilir.
Le bâteau arrive à Lipari.
Neredeyse Lipari'ye geldik.
La vraie bombe est sur le bâteau.
Hayır. Gerçek bomba bu gemide.
Vous essayez d'embarquez tout le monde dans votre bâteau... Je n'ai pas peur de vous!
Kendinizle birlikte bir çok kişiyi batırmak istiyorsunuz ama ben sizden korkmuyorum.
Bien, il y a un bâteau chargé de presse là.
Pekala. Burada bir sürü basından insan var.
Quel est ce bâteau?
Bu ne gemisi?
Pescara... pour monter sur un bâteau imaginaire, naviguer sur les routes des peuples antiques et trinquer... à l'enthousiasme.
Eski zaman insanlarının rotasına yelken açmak ve düşler gemisinde onlar için kadeh kaldırmak...
Va tout de suite à Singapour. Et vois pourquoi notre bâteau est encore là-bas.
Derhal Singapur'a git ve neden gemimiz buradan hareket etmemiş öğren
On est dans le même bâteau, ok?
Bu işte beraberiz, değil mi?
En fait, je pensais aller voir le bâteau brûler.
Aslında yanan tekneye bir göz atmayı plânlıyordum.
Venez tous au festival annuel du Bâteau Brûlant de Tree Hill.
Tree Hill geleneksel Yanan Tekne festivaline gelin.
Tout ce truc sur le Bâteau Brûlant est une totale copie d'un enterrement de viking.
Neyse, bu yanan tekne olayı tamamen bir Viking cenazesi aldatmacasıymış.
"Rame, rame, dans l'bâteau..."
"çek, çek, çek kürekleri, senin botun"
Je ne resterai pas sur le bâteau pour me noyer comme mon frère.
Ağbim gibi boğulana kadar gemilerde yaşamak istemiyorum.
Patron, un bâteau!
Patron, bir gemi yaklaşıyor!
Sauter du bâteau, rejoindre le bord, retourner à l'enfant.
Tekneden atladın, karaya çıktın, çocuğun yanına döndün.
Il ne doit pas être sur ce bâteau de dragage.
Araştırma gemisinde olmayacaktı.
En ce moment, s'il y a un orage, il doit être sur un minuscule petit bâteau qui repart vers le rivage et c'est ce qui m'inquiète.
Şimdi, fırtına eğer onun bulunduğu yere geldiyse, küçük bir tekneyle sahilin yolunu tutmuştur. Beni endişelendiren de bu.
Je viens juste de parler au garde-côte, ils ont été en contact avec son bâteau, il va bien.
Şimdi sahil güvenlik aradı. Teknesiyle irtibat sağlamışlar. Kendisi iyi.
Exactement On est tous dans le même bâteau.
Kesinlikle. Çocuklar bu konuda beraberiz.
Certains sont dans le même bâteau... d'autres réquisitionnent tous les mecs du lycée.
Bazılarımız beraber... ve bazılarımız erkek arkadaş piyasası ile meşgul.
Et j'aimerais en parler plus... mais mon bâteau part dans 1 / 2 heure.
Ve bu konuda daha fazla konuşmak isterdim... fakat gemim yarım saat içinde kalkıyor.
Alors on ferais mieux d'arrêter ce bâteau.
Öyleyse, sanırım gemiyi durdursak iyi olacak.
on pourrait faire du bâteau-mouche!
Oh! Tursit botu kiralayabilir miyiz sence?
Les arguments de Darwin sont particulièrement persuasifs. Et son bâteau était le'Beagle', ce qui me rappelle Snoopy, mon Peanut favori!
Vay canına, Darwin'in tezi inanılmaz derecede ikna edici, gemisi tazı gibi ki bu da bana Snoopy'i hatırlatıyor, en sevdiğim fıstığı!
- C'est vrai? Sur un bâteau pirate?
Bir korsan gemisinde mi?
- Un bâteau de croisière.
Bir yolcu gemisiydi.
Ah, vous avez vendu votre bâteau?
Güzel. " " Botunuzu mu sattınız?
Ce week-end, on rejoint Jack et Sheila à un dîner sur un bâteau.
Bu hafta sonu Jack ve Shelia ile birlikte akşam yemeğini teknede yiyeceğiz.
Et j'espére qu'on est dans le même bâteau.
Ve umarım bu karşılıksız değildir.
Ca sera surement sur un bâteau.
Büyük bir ihtimalle gemide olacak.
le bâteau a coulé à 30m de la côte!
Tekne sahilden 45 metre kadar ileride battı.
- Je peux pas quitter le bâteau, tout est à bord!
Tekneyi bırakamam ki. Her şeyler ortalıkta. Anladım.
Bien sûr, la plupart de tes copains de croisière sont sur le bâteau bleu.
Elbette gezi arkadaşlarının çoğu eğleniyordur şimdi.
Le bâteau a posé l'ancre loin de la côte. Le gulf stream sera la dernière croisière d'Ethan.
"Gemi kıyıdan uzaklaşırken Golfstrim Ethan'ı taşıyan son gezi vapuru olacak."
Je dois descendre de ce bâteau.
Bu tekneden inmeliyim.
Tu ne peux pas mettre le feu au bâteau.
Tekneyi yakamayız.
Je vous mets sur le premier bâteau pour le nouveau monde.
Seni ilk botla yeni bir dünyaya postalıyorum.
- Le bâteau n'est plus là.
Bot yok.
Où est ce putain de bâteau?
Nerede bu lanet gemi?
{ \ pos ( 192,210 ) } sauf que quand les gars du bâteau cherchent le requin, { \ pos ( 192,210 ) } ils trouvent un requin encore plus gros, { \ pos ( 192,210 ) } donc ils doivent faire équipe avec le petit pour combattre le gros.
Temelinde Jaws, adamlar tekneyle Jaws'ın peşine düşüyorlar... bakıyorlar ve daha büyük bir Jaws görüyorlar, böylece adamlar onu yakalamak için Jaws ile işbirliği yapıyor.
Nous allon suivre Gros Tony quand il recevra la livraison d'un bâteau de flingues belges.
Şişko Tony, Belçika'dan gelen silahları aldığında harekete geçeceğiz.
Ils lui ont monté un bâteau d'enfer.
Tam bir cehennem azabi çektirmisler.
"Das Boot" ( Le Bâteau )
"Mukaddes Vazife".
Il reste ce bâteau déjà réservé.
80 kilometre civardaki tek bataklık botu burada ama biri önceden ayırttı.
Salut, les gars, Vous voulez acheter un passage en bâteau pneumatique?
Selam çocuklar, su betiyle gezceeniz mi?
Vous voulez acheter un passage en bâteau pneumatique?
Bete pinmek istiyonuz mu?
Sur leur bâteau-usine, ils fabriquent une crème de beauté.
Ayrıca güzellik kremi yapıyorlarmış.
Arrêtez le bâteau.
Hayır!
Il préférait continuer à me mener en bâteau.
Beni tesvik etmeyi tercih ederdi.