Translate.vc / французский → турецкий / Béaux
Béaux перевод на турецкий
6,929 параллельный перевод
J'ai passé de très beaux moments avec toi - ces dernières semaines. - Moi aussi.
- Son birkaç haftada seninle çok güzel vakit geçirdim gerçekten.
Vous étiez de beaux enfants.
Çok güzel çocuklardınız.
J'ai tellement... De beaux souvenirs de Pete.
Pete ile ilgili birçok güzel anım var.
Fais de beaux rêves.
Hadi iyi uykular.
Beaux cheveux.
- Harika saçı var.
- Ils sont vraiment beaux.
- Gerçekten çok güzeller.
Aux hommes beaux parleurs avec des doux, dangereux sourires.
Tatlı ve tehlikeli bir gülüşü olan gümüş dilli adamlara.
Les mi-mandats ne seront pas beaux à voir.
Ara seçimler çok kötü olacak.
Je suis revenu pour le Nouvel An après une semaine avec mon frère et Noël avec Tammy et mes beaux-parents.
Yeni yıl arifesinde, abim, Tammy ve kayınlarımla birlikte bir haftayı ve Noel'i geçirdikten sonra geri dönmüştüm.
♪ Faites de beaux rêves
♪ Güzel rüyalar. ♪
J'imagine... la vie qu'on aurait pu avoir s'il n'y avait pas eu la guerre. les gens d'ici disent que c'est en fin d'année que les roseaux de chine sont les plus beaux.
... hep hayal ettim bu savaşlar olmasaydı nasıl bir hayatımız olurdu diye. Yifang, Buradaki insanlar, başakların en güzel zamanı, sonbahar ve kıştır diyorlar.
Les beaux souvenirs reviennent toujours. j'ai commencé ce journal. rien.
Güzel hatıralar hep geri gelirler. Onu gördükten sonra bir günlük tutmaya başladım. Ondan öncesi boşluktu.
Comment sont les beaux-parents?
- Aileler işte. - Kayınpederinle kayınvaliden nasıl?
Tu m'emmènes dans les plus beaux endroits.
Beni hep en iyi yerlere getiriyorsun.
Vous avez de beaux cheveux, n'est-ce pas?
Çok güzel saçların var, değil mi?
Ont-ils élevé de beaux enfants, pour la gloire d'lsraël?
İsrail'in Yüce Tanrısı için çocuk yetiştirdiler mi?
Avant de venir ici, je lui ai dit, maquille-toi, fais une mise en pli, mets de beaux habits.
Buraya gelmeden önce dedim ki makyajını, saçını başını yap, güzelce giyin kuşan.
Ce sont de très beaux poèmes que vous pourrez lire, de William Wordsworth.
Bu güzel şiirler senin okuman için. William Wordsworth.
Tu as dit qu'il les a enterrés entre deux beaux jeunes chênes. Flash info...
İki meşe ağacı fidanının arasına gömdüğünü söylemiştin.
Hé Johnson, on a deux gamins qui font les beaux parleurs juste là.
Johnson, çenesi iş yapan iki tane karateci çocuk var burada.
Tu es dans de beaux draps!
Başın belada!
Les hommes nombreux, si beaux!
"Hepsi çok güzel adamlardı!"
Vous mettez ça sur vos cils et ça les rend beaux.
Kirpiklerinize sürüyorsunuz ve şahane görünüyor.
Tous mes beaux bijoux ont été vendus.
Bütün güzel mücevherlerim satıldı.
Et maintenant je vais être dans de beaux draps.
Şu anda da oldukça zor bir durumdayım.
Un des plus beaux dossiers de presse que j'ai jamais vu.
Şimdiye kadar gördüğüm en iyi sicillerden birisi.
Les gars vous êtes très beaux tous les deux.
İkiniz de çok yakışıklısınız.
Le plus de joie des beaux quartiers?
Pimlico sevinç artısı mı?
Vous portez tous vos plus beaux bijoux comme si vous saviez qu'on allait venir vous les voler!
Hepiniz en değerli mücevherlerinizi takmışsınız! Sanki soyulmaya geldiğinizi biliyorsunuz gibi!
De beaux enfants. Ils peuvent faire briller leurs yeux.
Sarışın güzel gözleri parlayan çocuklar hakkında.
Comment était le diner avec les beaux-parents?
Nişanlının ailesiyle yemek nasıldı?
Ses beaux cheveux.
O güzel saçı.
Elle a de beaux yeux.
Güzel gözleri varmış.
Quand j'ai vendu Aviato, cela m'a donné une maison, de l'argent, des beaux vêtements, le respect universel de toute les femmes.
Aviato'yu satmak bana ev, para, güzel kıyafetler tüm hanımların saygısını kazandırdı.
Mais en regardant vos visages... tous beaux, tous parfaits...
Ama şimdi her birinizin yüzüne baktığımda... Hepsi güzel hepsi mükemmel.
Les bleus sont tellement beaux par ici.
Şu maviler çok güzelmiş.
Et aime des hommes vraiment grand, brun, beaux avec un esprit tranchant comme un rasoir.
Ve bir tane de uzun boylu, esmer, yakışıklı zeki biri için.
Les Abbots, une autre famille des beaux quartiers, ont deux personnes admises au German Hôpital pour la même chose.
Şehirdeki bir diğer ailede, yani Abbott'larda da aynı durumdaki iki kişi Alman hastanesine yatırılmış.
Mais dans les beaux quartiers, c'est traître.
Ama şehirde sinsi ilerler.
Elle a de beaux cheveux.
Çok güzel saçları varmış.
Et dans le troisième, Smith a riposté avec de beaux coups, mais Mumford s'est repris et a vite laissé Smith dans un fâcheux état. "
Üçüncü raunttaysa... "... Smith sağlam vuruşlar yapmaya başladı fakat Mumford silkelenip kendine gelerek Smith'i çaresiz bir duruma soktu. "
Froide, manipulatrice, beaux cheveux.
Soğuk, insanı kullanan biri, iyi de saçı var.
Pourquoi tu n'as jamais fait les beaux-arts?
Nasıl olur da bir sanat okuluna gitmezsin?
J'ai grandi dans un parc à roulottes dans l'est du Texas... et pas un des plus beaux.
Texas'ın doğusunda bir karavanda büyüdüm ben. Tanıdığım erkekler de iyi adamlar değillerdi.
Qu'elle a de beaux seins.
- Memeleri güzel.
Elle avait de beaux seins.
Memeleri güzelmiş.
Fais de beaux rêves.
Tatlı rüyalar.
Bien sûr, tu t'habilles avec tes beaux costumes et tes mouchoirs.
Tabii bunları da o jilet gibi takım elbiseni giyerek kapatıyorsun. Mendilini de unutmayalım.
Bien sûr, tu le camoufles avec tes beaux costumes et tes pochettes.
Tabii bunları da o jilet gibi takım elbiseni giyerek kapatıyorsun. Mendilini de unutmayalım.
Tu fais toujours les beaux yeux à quelqu'un.
Sürekli gözlerini deli gibi kırpan birini arıyorsun.
Écoute, on est très heureuses que Daya et toi passiez de si beaux moments en secret.
Daya ve senin eğlenceli özel ve gizli zaman geçirmenizden çok mutluyuz.