Translate.vc / французский → турецкий / Cadiz
Cadiz перевод на турецкий
42 параллельный перевод
Je ne voudrais pas abuser, mais je pourrais vous parler de Tolède de Cadix, des corridas à Madrid, des danses de Séville...
Kendimi tavsiye etmek gibi olmasın ama Size Toledo'dan ve Cadiz'den bahsederim. Madrid'deki boğa güreşlerini, Seville'deki dansları anlatırım.
Et aimerions vous entendre parler de Tolède et de Cadix, de Madrid et Séville.
Şehirlerinizle ilgili haberleri de elbette. Toledo ve Cadiz... Madrid ve Seville...
Il y a une grosse base navale américaine dans le sud de l'Espagne, à Cadix.
Güney İspanya'da Cadiz'de büyük bir Amerikan deniz üssü var.
C'est la bonne route pour Cadix?
- Cadiz'e gitmek için doğru yolda mıyız?
- Nous essayons d'aller à Cadix.
- Cadiz'e ulaşmaya çalışıyoruz.
Je suis le fils unique de Gaspar Soarez... le plus riche négociant de Cadix.
Cadiz'in en zengin tüccarı Gaspar Suarez'in oğluyum.
Je pris congé de mon père, remplis mon carrosse de romans et quittai Cadix pour Madrid.
Arabamı Cadiz'den satın aldığım... aşk romanları ile doldurarak veda ettim ve Madrit'e doğru yola çıktım.
C'est le plus riche négociant de Cadix.
Cadiz'in en zengin tüccarının oğluyla tanıştınız.
Je ne puis penser à vous, mon père me maudirait et me ferait aussitôt revenir chez moi, à Cadix.
Sizi babamın lanetinin tehditi altında düşünemem. O Cadiz'de bir tüccar olarak yükselmek için denizleri aştı.
N'en croyez rien et ne perdez pas courage.
Cadiz'de. Ona inanmayın ve cesaretinizi kaybetmeyin.
La colère de votre père?
Babanız Cadiz'de bir tüccar olmak için denizleri aşmış.
Peu de temps après la mort de mon père... ma mère a décidé qu'il serait mieux de m'envoyer à Cadix... comme si un voyage en mer allait me purifier.
Babamın ölümünden kısa süre sonra annem beni Cadiz'e göndermenin en iyisi olacağını düşündü güya deniz yolculuğu beni arındıracakmış.
Au lieu de Cadix... ils ont mis le cap vers un obscur sultanat Arabe... où tous les passagers ont été immédiatement vendus comme esclave.
Cadiz yerine bütün yolcuların birdenbire köle olarak satıldığı belirsiz bir Arap sultanlığına gemiyi yönlendirdiler.
J'ai connu une fille de Cadix, une merveille.
Bugün Cadiz'de bir kızla karşılaştım, mükemmeldi.
J'ai connu une fille de Cadix merveilleuse.
Bugün Cadiz'den bir kızla karşılaştım.
C'est Cayetana qui t'a griffé au cou? Ou cette jeunette de Cadix dont tout le monde parle?
Boynunu tırmalayan Cayetana mı yoksa herkesin bahsettiği Cadiz'li kız mı?
Tu es né à Cadix.
Cadiz'de doğdun.
PORT CALETA, CÁDIZ. Débarquement des vétérans de Flandre
Caleta Cadiz Liman Kenti.
Du prix... du client, de la qualité de notre relation, de l'angle de la lumière, de l'odeur de ses aisselles, de la beauté de sa femme, si j'ai mangé ou bu, si je suis ivre, surtout. Connaît-il le Titien? Est-il allé à Cadix?
Alacağım ücret, arkadaşlığımızın derecesi, ışığın açısı koltuk altlarının kokusu, karısının güzelliği tok yahut sarhoş olup olmamam ya da sarhoş olmam Titian'ı tanıyor mu, Cadiz'de hiç bulundu mu, büyük ayakları var mı?
C'est Pieter qui me l'a cédé.
Bunu bana Peter sattı. Dediğine göre bu halı Cadiz'den gelmiş.
- Il dit qu'il vient de Cadix. - Cadix?
- Cadiz de neresi oluyor?
- Qu'on apporte un globe!
Bakalım Cadiz neredeymiş?
- Oh, mon coccyx! Alors?
- Peki neredeymiş bu Cadiz?
Ou Cadix, ou Alger, ou Manhattan, Calcutta, Macao!
Yahut Cadiz ya da Algiers, veyahut Manhattan, Calcutta, Macao.
Il a vendu le bateau et a acheté une maison.
Teknesini satıp Cadiz'de bir ev aldı.
Il a eu une attaque d'individualité, a vendu la maison et acheté un voilier.
Bir kişilik krizi geçirdi. Cadiz'deki evimizi sattı ve kendine bir tekne aldı.
Boire une bière sur la plage à La Victoria, à Cadiz.
Cadiz'deki La Victoria plajında bira içmeyi.
2 semaines avant, il a acheté un ticket pour Cadiz.
Birkaç hafta önce, Cadiz'e bir bilet almış.
A ce rythme, l'Urca arrivera à Cadix Et encore une fois avant que nous résolvons quoique ce soit.
Biz bir çözüm getirene kadar Urca çoktan Cadiz'e gidip dönmüş olacak gibi görünüyor.
Un repêché aux larges des côtes de Cadix, il y a deux semaines à peine.
Beni iki hafta önce Cadiz'den aldılar.
Une fois à Cadix... cela fait déjà quelques années ils en ont gracié un durant le carnaval.
- Hatırlıyorum da... - "Yol verin lütfen." ... yıllar önce Cádiz'de karnaval sırasında birini affetmişlerdi.
Lopez Soarez me l'a dit, celui qui vient de Cadix.
Lopez Suarez anlattı. Cádiz'li bir tüccar.
J'ai appris que le père de Lopez est à Madrid.
Baba Lopez'in Cadiz'den geldiğini keşfettim.
Admettez que Cadix l'emporte sur Madrid.
İtiraf etmelisiniz ki Cádiz Madrid'ten daha önemli bir şehirdir.
Je suis Gaspar Soarez.
Ben Cádiz'den Gaspar Suarez.
Sur l'ordinateur, il y avait : "le boucher de Cadix".
Bilgisayarda gördüğümde "Cádiz Kasabı" yazıyordu.
C'est juste qu'il m'en rappelle un particulièrement beau que j'ai vu à Cádiz.
Bu gün batımı Cádiz'de gördüğüm bir gün batımını hatırlatıyor.
- Cádiz?
- Cádiz mi?
Tolède, Salamanque, Séville et dans le port de Cadix.
Toledo, Salamanca Sevilla ve Cádiz liman kentinde.
J'ai vu son visage quand j'ai cru mourir à Cadix.
Cádiz'de ölmek üzereyken yüzü gözümün önüne geldi.
CADIX, ESPAGNE
CÁDIZ, İSPANYA
Cádiz, Palos de la Frontera.
Kadiz, Palos de la Frontera.