Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Camping

Camping перевод на турецкий

1,489 параллельный перевод
Elle quitta le couvent et retourna au camping, plus énervée que jamais.
Manastır'ı terketti ve karavan parkına geri döndü, üstelik olduğundan çok daha sinirli bi halde.
Les reptiles ne sont pas autorisés dans le camping.
Karavan parkında sürüngenlere izin yoktur.
Malheureusement, une vasque pleine de vin dans un camping dure aussi longtemps que... une vasque pleine de vin dans un camping.
Ne yazık ki, karavan parkındaki şarapla dolu bir kuş yemliği yeterince... şey, karavan parkındaki şarapla dolu bir kuş yemliği idi.
C'est comme le camping.
Bu aynı kamp yapmaya benziyor.
Je hais le camping.
Kamp yapmaktan nefret ederim.
C'était en camping.
Meğer kampmış.
En camping?
Kamp mı?
Oui, je lui raconté l'histoire de... notre sortie camping.
Evet. Şu bizim kamp hikayesini anlattım. Anımsadın mı?
C'est pour ça que les hommes aiment mieux le camping que les femmes.
Bu yüzden erkekler kampa gitmeyi kadınlardan daha çok sever.
J'adore le camping.
Kamp yapmayı severim.
L'histoire de camping de Toby, je trouve ça nul.
Evet bu Toby'nin kampa gitmesi. Bilmiyorum. Biraz özenti gibiydi.
Je vais t'expliquer le camping.
Dinle bak. Kamp yapmaya böyle gidilmez.
{ \ pos ( 192,225 ) } Au fait, que faisiez-vous dans notre camping-car?
Bu arada, o gece bizim karavanımızda ne işin vardı?
Un gars patibulaire a débarqué dans un camping-car, a fermé le compte, sans laisser d'adresse.
Tüyler ürpertici adamın biri karavanıyla gelip hesabı kapatmış, adresini de bırakmamış.
Un accident de camping?
Bir tür kamp kazası mı?
Ia plaque d'immatriculation de Doug au camping de Mangrove.
Doug'un ehliyet kaydına rastladım.
Ta voiture est dans le stationnement du terrain de camping.
Araban orman parkının Park yerinde.
Il avait l'esprit du camping.
Çok kamp ruhuna sahipti.
On ne va pas manger dans le camping-car.
Karavanda yemek yiyemem.
Après ça, j'ai arrêté le camping.
Ondan sonra kampa gitmeyi bırakmak zorunda kaldım.
- Tu détestes le camping.
- Kamptan nefret edersin.
Alors vous allez faire du camping?
Kampa mı gidiyorsun?
- Vous avez des articles de camping?
Kamp malzemeleri de var mı sizde?
Une semaine en camping, quand on veut, où on veut.
Bir hafta kamp yapar, dilediğimizi dilediğimiz an yaparız.
Merci de m'avoir invitée Je n'ai jamais fait de camping.
- Beni davet ettiğiniz için teşekkürler. Daha önce hiç kamp yapmadım.
On est dans le camping-car de Mary.
Mary'nin arabasındayız.
Poussons le camping-car dans cette grange.
Arabayı ambara koymalıyız.
Je vais au camping-car.
Ben arabaya gidiyorum.
Je n'aime pas le camping.
Kamp yapmayı beceremiyorum.
Une fois j'ai essayé d'arrêter et ce gars, Charlie, a foutu le feu à mon camping-car.
Bir kere bırakmayı denedim, Charlie denen adam karavanımı yaktı.
On est sur le chemin du camping de Pimmet Hills.
Benle takılmak yerine o gerizekalı kardeşinle takılmayı tercih ediyorsan hiç durma. Şu anda Pimmet Hills Karavan Park'ı yolundayız.
Il y a un truc à propos de ces gens du camping, quand ils sont agités, ils aiment grimper sur quelque chose.
Karavancılarla ilgili bir sorun varmış. Bunlar yaygara çıkarttıkları zaman, bir yerlere çıkıp, eşyaları fırlatmayı seviyorlar.
Je pense qu'il y a un cambriolage en cours, et c'est dans un garage, donc ça pourrait être notre ami du camping.
Sanırım bir hırsızlık olayı var ve bu garajda oluyor yani bu işi yapan karavan parkındaki arkadaşımız olabilir.
On avait qu'une chaîne dans mon camping car.
Televizyon sadece bir kanalı çekiyordu.
Et pas dans sur un terrain de camping-car à Kermit.
Kermit'teki bir karavan parkında değil.
Si elle vit dans un camping-car, peut-être qu'elle aime les grands espaces.
Karavanda yaşıyorsa ne olmuş. Belki gezmeyi seviyordur.
Je me suis réveillé dans le camping d'un spectacle automobile, et voilà comment s'est terminé 2006.
Sonra araba fuarındaki bir karavanda uyandım. 2006 böyle geçti işte.
Je n'ai pas de mari, pas d'enfants, et le dernier film que j'ai vu était Le Projet Blair Witch, et c'est pour ça d'ailleurs que je ne fais plus de camping.
Kocam ya da çocuğum yok, en son görmeye gittiğim film ise "Blair Cadısı", ki kendisi kamp yapmayı bırakma sebebimdir.
Son véhicule doit être un camping-car.
Muhtemlen karavan kullanıyor,..
Arrêtez tous les camping-cars, camions et caravanes.
Bütün kamyon, karavan ve römorklu araçları durdurun.
Où est son camping-car?
Peki karavanı nerede?
Un appel anonyme a signalé un camping-car correspondant à notre description diffusée par les médias quittant Golconda.
Kimliği belirsiz biri, basına verdiğimiz tanıma uyan bir aracı,.. ... Golconda'dan ayrılırken gördüklerini iddia ediyor.
On fait aussi les bureaux et les camping-cars.
Yazıhane ve araba da süsleriz.
Ils l'emmènent en camping, voir des matches...
Onu beysbollara, kamp gezilerine götürdüler...
Et si je t'inscrivais à un séjour en camping et que je t'y envoie?
Ya seni kamp gezisine yazdırıp zorla göndersem? - O zaman bile.
Allez, je vais allumer le grill, on va démarrer le camping gaz, ce sera marrant.
Hadi, mangalı ben yakarım, kamp sobasını da açarız. Eğlenceli olacak.
- Il peut s'occuper du camping, comme ça moi je peux t'accompagner dans ton tour
- Kamp yönetimini o yapar ben de senle turlarım!
- Camping?
- Kamp yapmak?
Camping.
Kamp yapmak.
Un camping-car.
Bir karavan.
"concernant votre demande " de camping-car équipé selon vos besoins, " le fabricant nous a informés
"İhtiyaçlarınıza göre hazırlanacak kamp minibüsü talebiniz, siparişinizin alınmasından 6-8 ay içerisinde üretici firma tarafından teslim edilebilir."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]