Translate.vc / французский → турецкий / Catastrophe
Catastrophe перевод на турецкий
1,954 параллельный перевод
Comme si une catastrophe était arrivée.
Sanki korkunç bir şey olmuştu.
Mais contrairement à d'autres, je tente de trouver un sens à cette catastrophe imminente.
Bunun yanında, yakın zamanda olacak felaketlere, çözüm bulmayı umuyorum.
La catastrophe nucléaire n'a qu'un sens :
Nükleer felaketin bir anlamı var :
Vous venez d'empêcher une catastrophe.
Küçük bir felaketi önlediniz.
La catastrophe.
Çok fena kıyamet koptu.
L'enfer et l'eau ne font qu'un dans une ville accablée par une catastrophe sans précédent.
Ezilmiş bir şehrin içinde berrak ve yüksek su, bugün de yine aynı kuşatma altında, becerilemememiş kontrol, görülmemiş felaket.
Quelle catastrophe fait qu'elle reste ici?
Onu burada tutan şey ne?
- Pas de quoi, j'adore donner un coup de main. - On a frisé la catastrophe.
Bir şey değil, düşene el uzatmayı severim!
Une catastrophe, un incendie brûle vos entrepôts.
Korkunç bir felaket efendim! Ambarlarınız yandı!
S'il n'a pas déjà causé de catastrophe majeure à ce moment.
Tabi eğer o zamana kadar büyük bir felâkete yol açmazsa.
Une catastrophe pour les affaires.
İş yapmak için kötü.
C'est certainement le mois le plus difficile pour entreprendre une longue traversée, j'ai pris certaines mesures, pour épargner le pire, Lady Bertram, en m'assurant d'être la première personne prévenue en cas de funeste catastrophe.
Muhakkak ki böyle bir deniz yolculuğu için en zor ay, gerçi Leydi Bertram'ı en kötüsünden korumak için kesin tedbirler aldım, herhangi bir ölümcül felaketi bilecek ilk kişiyim.
- On a frôlé la catastrophe en ton absence.
Sen yokken zor zamanlar yaşadılar.
Flash spécial : Tragédie dans le ciel de Quahog aujourd'hui. Le vol national 767 a dû atterrir en catastrophe.
Bugün Quahog göklerinde Trans National 767 uçağının... mecburi iniş yapmak zorunda kalmasıyla büyük bir drama yaşandı.
C'était une catastrophe naturelle!
Bu, doğal bir felâketti!
Scénario catastrophe?
En kötü durum senaryosu?
Tu te comportes comme si c'était une catastrophe.
Bu bir feleketmiş gibi davranıyorsun.
A cause de la catastrophe.
Önemli bir kaza oldu.
À chaque fois qu'il y a une catastrophe, quelqu'un gagne de l'argent.
Ne zaman bir felaket olsa, biri zengin olur.
Ajouté à notre discretion personnelle ça devrait permettre d'éviter un scenario catastrophe.
Bu yıl en kötü durum senaryosunun engellenmesinin uygun olacağını düşündük.
En tant que chirurgiens, nous sommes habitués aux scénarios catastrophe.
Cerrahlar olarak, en kötü durum senaryolarının geçerli olduğu bir dünyada yaşarız.
Il y a eu une catastrophe, il y a du travail. Allez-y.
Bir felaket oldu ve yapılması gereken işler var.
En raison d'abus ou d'une catastrophe dans son enfance.
Çocukluğu boyunca taciz edilmiş ya da başından feci bir olay geçmiş olabilir.
Ce qui s'est passé ce soir est une catastrophe pour le camp Spirit Thunder.
Şimşek Ruh Kampı'nda bu akşam olanlar kadar kötüsü hiç olmamıştı!
Je pense qu'on doit s'attendre à une catastrophe globale comme nous n'en avons jamais vue.
Bence, daha önce hiç görmediğimiz bir küresel felaketle karşı karşıyayız!
C'était une catastrophe.
O bir felaketti! Felaketler her zaman olur!
Mais j'ai le pressentiment qu'il va y avoir une catastrophe.
Ama sanki orada kötü birşeyler olacakmış gibi bir his var içimde
Le nombre de victimes de la catastrophe naturelle continue à augmenter, l'état d'urgence est établi sur toute la côte.
Doğal felaket sonucu ölenlerin sayısı giderek artıyor. Tüm deniz kıyısında acil durum ilan edildi.
Je vous implore d'user de votre grande influence, ici à la cour, pour tirer l'Angleterre du bord de la catastrophe et de la ruine!
Size saraydaki nüfuzunuzu kullanmanız ve İngiltere'yi felaketin eşiğinden döndürmeniz için yalvarıyorum.
C'est une catastrophe.
Jack ara beni, bu bir felaket.
Personne n'aurait pu prédire cette catastrophe.
Altan giden gizli parayı kimse tahmin edemezdi.
Ensuite, Sarah m'appelle parce qu'elle hésite à rompre avec le type responsable de la catastrophe.
Sonra Sarah arar ve anlaşması aile işimizi mahveden adamla çıkma konusunda kıvranmaktadır.
Michael m'a dit quelle Miss Catastrophe tu es.
Michael bana senin ne kadar sakar olduğunu söylemişti.
Une catastrophe.
Felaketti.
Vous vous souvenez peut-être de la "Catastrophe des Caroline".
Düzenli izleyicilerimiz, "Carolina'daki Felaket" haberimizi hatırlayabilir.
C'est peut-être une catastrophe, mais il est tout ce que j'ai.
Bir felaket olabilir ama başka kimsem yok.
Un vrai aimant à catastrophe, celle-là.
Komada. O kadın trajedi mıktanısı gibi.
- John, elle est jeune, sexy, et sa vie sociale est une catastrophe.
John, kız genç, ateşli, ve sosyal hayatı bir tren enkazı gibi.
Quand tu auras trouvé Peyton dans son caniveau, dis-lui que j'aimerais lui parler afin d'endiguer cette catastrophe.
Peyton'ın hangi delikte olduğunu öğrendiğinde... bu felaket daha da büyümeden onunla konuşmak istediğimi söyle.
C'est un plan "catastrophe" top secret, commandé par le gouvernement, préparé par Jennings Rall.
Bu gizli bir felaket senaryosu. Hükümet tarafından onaylanmış Jennings Rall tarafından hazırlanmış.
"Magnifique catastrophe," comme quelqu'un l'a appelé un jour.
New York şehrine... birisi "Güzel bir felaket," demiş..
Aucun signe d'une catastrophe qui vous aurait empêchés de nous prévenir.
Çok garip. Bu bölge tayfundan hiç hasar almamış gibi gözüküyor.
Merci d'avoir évité une catastrophe.
Günü kurtardığın için teşekkür etmek istedim.
- La plus grande catastrophe de la classe.
Tam bir felaket. Onunla ne yapabiliriz ki?
- II a un comportement irrégulier,... des fois, c'est une catastrophe, on ne peut rien en tirer,... des fois, il est vachement bien.
Tam bir felakete dönüşebiliyor böyle olduğunda onunla hiçbir şey yapamazsınız ama diğer zamanlarda oldukça başarılı.
Ce cercle de gens qui se rappellent une catastrophe jamais arrivée.
Asla olmamış bir felaketi hatırlayan bir insan topluluğu var.
Ils ont regroupé un tas de personnes... touchées par la catastrophe de Tchernobyl. En fait, il paraît même qu'ils brillent dans le noir.
Çernobil faciasında zarar gören bir kısım hastayı toplayıp tedavi için Moskova'ya getirmişler.
Oh, non, la catastrophe serait que nous ayons tous deux lu les chiffres de travers, que nous utilisions une tonne d'énergie et qu'on ne puisse immerger la Cité. Ecoutez, j'ai horreur de l'avouer, mais Zelenka n'est pas infaillible.
Bak, bunu söylemekten nefret ediyorum ama, Zelenka hatasız bir kul değil.
Un scenario catastrophe?
En kötü durum senaryosu mu?
Et c'est là que Lane savait comment prévenir cette catastrophe culinaire.
Ama Lane bu yemek felaketini önlemeyi biliyordu.
C'est une catastrophe.
Bu tam bir felaket.