Translate.vc / французский → турецкий / Chef
Chef перевод на турецкий
40,336 параллельный перевод
Le nouveau chef a eu une dure journée.
Yeni çocuk zor bir gün geçirdi.
Je sais pertinemment que le chef de cabinent est dans le coup et elle joue double-jeu avec Peng.
Ve Kurmay Başkanı'nın işin içinde olduğunu ve Peng ile de anlaştığını biliyorum.
Tentative de meurtre sur un chef étranger.
"Yabancı bir lideri öldürmeye kalkışma."
Le chef des opérations navales a demandé à me voir.
Naval Operasyonları'nın Başkanı beni görmek istemiş.
Des ordres du Président tombent du ciel pour casser la chaine de commandement et arrêter le chef de la navy, juste après s'être fait attaquer par les chinois?
Başkomutandan daha yeni Çinliler tarafından saldırılmışken kumandayı almanız, ve donanma başını tutuklamanız için ani bir emir mi geldi?
Ashley, le chef te cherche.
Ashley, Başkomiser seni arıyor.
J'aborderai le sujet avec mon chef.
Bunu müdürüme anlatmam gerek.
Notre chef du service juridique.
Hukuk Büromuzun müdürü.
Pardon, chef.
Kusura bakma şef.
Notre chef de planification Andrew Barnes a appelé.
Planlama Müdürümüz Andrew Barnes'la bağlantı kurdular.
C'est l'inspecteur en chef Porter pour nous autres.
Biz ona DCI Porter diyoruz, farkında mısın?
Le chef de cartel le plus notoire de l'histoire.
Tarihteki en meşhur kartel patronu.
Tu veux dire que tu as planifié mon enlèvement par un chef de cartel en fuite?
Bunu senin planladığını mı söylüyorsun? Kaçak bir kartel lideri tarafından kaçırılmam?
C'était mon chef d'équipe quand j'étais en freelance pour le MI6.
Kendisi, ben MI6 için serbest çalışırken benim takım liderimdi.
Oh yeah? Eh bien, nous avons un véritable chef-scratcher ici.
Pekala, burada cidden bir muammanın içindeyiz.
Pour la même raison pour laquelle tu as créé ce bar nostalgique pour écrire ton chef d'œuvre : tu te caches.
Aynı bu nostaljik barı yaratman ve bir baş yapıt yazmak istemenle aynı neden, sen saklanıyorsun!
Et merde au procureur, merde à ton nouveau chef, et merde au directeur s'ils te mettent la pression... Mais il semblerait que tu freines les choses avec Burov parce que ta conscience t'embarrasse, à cause de l'histoire avec Nina.
Üstünde baskı kuruyorlarsa Başsavcı Yardımcısı'nı da yeni patronunu da, Direktör'ü de takma ama Burov meselesini ilerletememenin sebebi vicdanının seni rahat bırakmaması olabilir Nina'ya olanlar yüzünden.
Je peux demander à Diana qu'elle appelle le chef, pour te préparer une salade ou autre chose.
Diana'yı arayıp, aşağıdaki şefe senin için salata ya da başka birşeyler yaptırabiliriz.
Chef des opérations sur le pont!
Deniz Kuvvetleri Komutanı köprü üstünde.
C'est mon devoir de vous informer que le chef de ce groupe radical était le Président Howard Oliver lui-même.
Size bu radikal grubun liderinin bizzat Başkan Howard Oliver olduğunu bildirmek benim görevimdir.
Quel est le chef d'accusation?
Ne ile suçlanıyor?
Le 2e chef d'accusation est l'intimidation, selon les articles 503 et 506.
İkinci suçlama 503 ve 506. Bölümlerde yer almaktadır. 'Fiilen Tehdit.'
Bien qu'il ai eu des témoins et des preuves contre Minal Arora qui soutiennent le chef d'accusation pour tentative de meurtre. Le Cour reconnait qu'il y a eu provocation et abandonne les poursuites en lien avec l'article 307.
'Cinayete Teşebbüs'ten yargılanan Minal Arora'nın aleyhinde şahitler ve hatta bazı deliller olmasına rağmen mahkeme ortada büyük bir tahrik olduğunu ve Arora aleyhinde yapılan bu suçlamayı reddetmiştir.
Inspecteur chef Kierken.
Baş müfettiş Kierken.
Inspecteur chef, que puis-je pour vous?
Baş müfettiş, size nasıl yardımcı olabilirim?
Inspecteur chef Kierken, autorité galactique.
Baş müfettiş Kierken, Galaktik Yönetim'den.
Inspecteur chef, vous êtes par là?
Baş müfettiş orada mısınız?
C'est lui le chef, c'est son plan.
Büyük planı olan o.
C'est elle la chef, en quelque sorte.
Büyükannem bir nevi işin başındaki kişi gibi.
La chef?
İşin başındaki mi?
Je sais que c'est toi, le chef.
İşin başındakinin sen olduğunu biliyorum.
C'est toi, le chef.
Olay sende.
Il pense comme un chef militaire.
Bir askeri lider gibi düşünüyor.
- Veuillez m'excuser, madame, Je m'adressais au chef d'équipe.
- Affedersiniz, bayan ekip lideriyle konuşuyordum.
C'est pour ça que vous êtes le chef d'équipe. J'imagine qu'on s'en va, alors.
Öyleyse gidelim biz.
En attendant, on a besoin d'un chef.
Bu sırada önemli kararları verecek biri lazım.
Avec tout mon respect, il y a une raison pour laquelle Mr. Tyler a naturellement pensé que j'étais le chef.
- Kusura bakma, Raymond ama bence Bay Tyler'ın beni takımın başı sanmasının bir sebebi vardı.
Sans Rip, on pourrait avoir besoin d'un chef.
Rip yokken, olgun birinin gözetiminde olmak iyi olur.
C'est un chef-d'oeuvre.
Tam bir başyapıt.
Tu es ici car j'ai tué le chef de la SJA.
JSA'nın şu salak liderini öldürdüğüm için buradasın.
T'es pas mon chef, Julian.
- Patronum sen değilsin, Julian.
C'était comme ce film où le gladiateur était le chef des gladiateurs.
Aynı şu gladyatörün baş gladyatör olduğu filmdeki gibiydi.
Je sais que tu ne veux pas être notre chef, mais tu dois l'être.
Şu anda başı çekmek istemediğini biliyorum ama buna mecbursun.
À trois, Chef d'Équipe!
Üç deyince, Takım Lideri.
Apporte-moi le chef des humains.
- Bana insanların liderini getirin.
Choisissons un chef.
Bir lider seçelim.
Cool, je suppose qu'en tant que chef, la première chose à faire serait de...
Tamam. Güzel, pekala. - Test uygulaması yap.
Tout va bien, chef?
Her şey yolunda mı patron?
J'ai l'impression que votre chef de cabinet a besoin d'une minute.
Görünüşe göre kalem müdürünün seninle görüşmesi lazım.
Quelque chose à l'esprit, chef?
Aklında bir şey mi var patron?
Un vrai chef.
- Gerçek bir lider.