Translate.vc / французский → турецкий / Cherché
Cherché перевод на турецкий
33,447 параллельный перевод
Tu sais, j'ai cherché un endroit comme celui-ci depuis un certain temps...
Uzun zamandır böyle bir yer arıyordum...
Je suis resté. J'ai regardé. J'ai cherché, et j'ai prié.
Kaldım, aradım, araştırdım ve dua ettim.
Je sais que vous avez cherché dehors magiciens en Russie.
Rusya'da cadıları avladığını biliyorum.
On a cherché partout sauf ici.
Geri kalan here baktık ama.
Peut-être Mme Keating n'a-t-elle juste pas assez cherché.
Sanırım Bayan Keating ciddi bir araştırma yapmamış.
- Vous l'avez bien cherché.
- Bunu kendi üzerine sen aldın.
- Tu l'as cherché sur Google?
- Google'dan araştırdın mı? - Hayır.
Vous l'avez cherché!
Bunu siz istediniz.
J'ai cherché dans des sites de méteo.
-... bir kaç hava durumu sitesi gezdim.
J'ai cherché partout.
Ne olduğunu bilmiyorum.
Spice se cherche un hôtel a gérer.
Evet, Spice. Oteli için yer bakıyor.
Je cherche un patient. Demande Teddy Altman.
Küçük bir öneride bulunabilir miyim?
Il cherche toujours dans ses documents avec Sly.
- Hala Sly'la dokümanları araştırıyor.
Kurry Morris et associés est une agence qui cherche des propriétés à acheter pour des entreprises.
Kurry Morris ve Ortakları büyük şirketler adına arazi satın alan bir firma.
- Avec moi. Je ne cherche rien.
Bir teklifim olması gerektiğini bilmiyordum.
Mais je sais que je ne cherche pas une relation durable, ni un partenaire sexuel.
Ama, bu konuda en azından uzun süreli bir seks partneri ya da arkadaş aramadığımı söyleyebilirim.
Il y a quelque chose que je cherche.
Bir çeşit teklifim var.
Je vous l'ai dit, je ne cherche pas un homme.
Sana söyledim. Kimseyi aramıyorum.
Je ne cherche personne.
ille de birini aramıyorum.
Je ne cherche pas d'embrouille, Manny.
Hiçbir şeye başlamaya çalışmıyorum Manny. Emin misin?
La police cherche toute personne ayant des informations.
Polis, bu konuda bilgisi olan kişiler arıyor.
Libby, beaucoup de monde vous cherche.
Libby seni arayan bir sürü insan var.
Ashley, le chef te cherche.
Ashley, Başkomiser seni arıyor.
La police te cherche.
Evet, polis seni arıyor.
Felicity cherche déjà le plan de la centrale,
Felicity.. .. elektrik santrali şablonunu arıyor.
Probablement car ça n'a rien à voir avec ce que l'on cherche.
Muhtemelen bizim aradığımız şeyle alakası olmadığındandır.
Les filles jouent à cache-cache, mais les deux se sont cachées et aucune ne cherche.
Kızlar saklambaş oynuyor ama ikisi de saklanıyor arayan yok.
Je cherche Ric, il est par ici?
Ric'i arıyordum da, oralarda mı?
Nous le pouvons, mais ils ont sûrement déjà changé de véhicule, et avec une avance sur nous de 2 heures, nous cherchons sur un rayon de 100 mile, et on ne sait toujours pas ce que l'on cherche.
Edebiliriz, ama muhtemelan en azından bir kere araç değiştirmişlerdir şimdiye kadar, Ve iki saatlik bir avantajları var, 100 mil yarıçaplı bir alanı araştırmamız lazım, Ve ne arayacağımıza dair hiçbir fikrimiz yok.
Passe tout ça au crible et trouve pourquoi l'Armurerie cherche désespérément à mettre la main sur toi.
Hepsinin yardımıyla neden Armory çaresizce seni elde etmek istiyor anlayacağız.
Je cherche des chaises, bien sûr.
Sandalye almak için tabii ki.
Elle me cherche toujours?
Hala beni arıyor mu peki?
- Je cherche Dieu.
- Tanrıyı arıyorum.
- Je cherche Dieu.
Tanrıyı arıyorum.
Colt, je ne cherche pas à me marier.
Colt, evlenmek peşinde falan değilim ki.
Je cherche des excroissances.
Oh, sadece karın bölgesinde bir şişlik var mı diye bakıyorum.
Je cherche Connor Walsh.
Connor Walsh'ı arıyorum.
Le Département de la Police de New York cherche Wes.
NYPD Wes'i arıyor.
Je cherche un rapport de combat. pour une membre active de l'Armée de Réserve, Daniela Alvodar.
Daniela Alvodar'a ait, savaş kayıtlarını arıyorum.
En plus, on ne cherche pas à sortir ensembles.
Ayrıca, ikimiz de ciddi bir şey düşünmüyoruz.
Vous savez, Ogdenville cherche un aumônier de prison.
Biliyorsun, Ogdenville bir hapishane papazı arıyor.
Elle cherche vraiment!
Bunu kendisi istiyor!
On la cherche depuis une semaine.
Bir haftadır onu arıyoruz. - Ne?
"Personne ne me cherche, ça n'a plus d'intérêt."
"Beni kimse aramıyor, artık bu hiç eğlenceli değil."
Je ne cherche pas à rivaliser avec toi.
Seninle boy ölçüşmeye çalışmıyorum.
- Je cherche quelqu'un.
Birini bulmaya çalışıyorum.
Qu'il y a quelque chose en elle, une force qui cherche à sortir par ce trou.
Sanki içinde onu canlandıran bir güç var sanki onu o deliğe doğru itiyor.
T'as compris ce qu'on cherche à faire?
- Neler olduğunu mu öğrendin?
Je cherche Andrew.
Ben Andrew'u arıyorum.
Gideon, cherche Ray et Nate - amène-nous à leur position.
Gideon, Ray'le Nate'in yerini bulup bizi oraya götürmen lazım.
Je cherche une porte cachée.
- Gizli kapı arıyorum.