Translate.vc / французский → турецкий / Clé
Clé перевод на турецкий
15,247 параллельный перевод
Danny est le témoin clé.
Yıldız tanığımız.
Peut-être même la clé de notre victoire.
Hatta, belki de, Zaferimizi garantiye almak için önemli bir faktör.
Selene... est la clé de l'avenir des Lycans et des vampires.
Selene, Laykınların ve vampirlerin geleceğinin anahtarı.
Saw, le module du réacteur, c'est la clé.
Saw, reaktör modülü, kilit nokta orası.
Une clé de cryptage va suivre.
Şifre anahtarı gelecektir.
♪'Un peu de folie est la clé'♪
Biraz çılgınlıktır kilidi
Je vais prendre la clé. Non, non, attends qu'ils partent.
- Hayır, hayır, adamlar gidene kadar bekle.
Tu as pris ma clé, n'est-ce pas?
Anahtarımı aldın, değil mi? Buradalar, değil mi?
Passe-moi l'autre clé.
Bak ne diyeceğim, diğer anahtarı getir.
Jill Martin rencontre un homme qui, cette semaine, recevra la clé de la ville à titre honorifique.
Jill Martin, bu hafta şehrin fahri anahtarını alacak kişiyle bir arada.
Jolie clé de la ville.
- Şehir anahtarı güzel.
Apporte la clé de la ville avec toi.
Şu şehir anahtarını da yanında getir.
Jolie clé.
- Güzel anahtar.
- C'est la clé de la ville.
- Hayır, sadece şehri.
La clé de la ville.
Şehrin anahtarı.
Ma clé est la plus grosse.
Benim anahtarım çok daha büyük.
Ma clé est plus grosse que la tienne.
Seninkinden daha büyük.
L'électroménager, c'est la clé.
Kimse ev aletleri olayına girmiyor.
Je suis toutefois troublé de savoir que vous pouvez ouvrir les coffrets de sûreté sans la clé ou la permission de leur propriétaire.
Kiralık kasaları banka sahibinin anahtarları ya da izni olmadan açabildiğinizi duyduğuma sevinmedim ama.
Vous pouvez être la clé pour stopper une guerre totale.
Topyekün savaşı durdurmakta kilit nokta olabilirsiniz.
Où as tu trouvé cette clé?
- O anahtarı nereden aldın?
Personne n'avait de clé sur lui.
Kimseye anahtar dikmedim.
Mais où ai-je mis la clé?
Acaba anahtarları nereye koydum?
Imagine une clé qui pourrait ouvrir toutes tes inhibitions, qui te libérerait des appréhensions quotidiennes, une clé qui te permettrait d'être toi.
En gizli olanı kilidini bir anahtar düşünün. Modern kaygılarla sınır tanımayan. Düşünün siz gerçekten olmak.
C'est une sorte de... clé magique de l'âme pour ceux qui en prennent.
It en whoever - için ruh sihirli bir anahtar gibi
La Floride est la clé.
Kilit nokta Florida.
C'est la clé de la victoire pour vous et les Irlandais.
İşte bu anahtar... Sen ve İrlandalı için zaferin anahtarı.
Y a une promo à la clé.
- Seni terfi edeceğim, evlat.
Essaye la clé bleue.
Mavi anahtarı dene.
Je dois trouver la clé.
Uygun anahtarı bulamadım.
Où est la clé des toilettes?
Tuvaletin anahtarı nerede?
Tu m'avais donné la clé de Reva, tu te souviens?
Reva'nın USB belleğini vermiştin, hatırladın mı?
Je peux reproduire exactement les parts d'acidité et de salinité de l'expérience grâce aux données de la clé de Reva.
Reva'nın verilerini kullanarak deneydeki aynı asit seviyesini ve tuz oranlarını tekrarlayabilirim.
Imagine que ta peau forme une sorte de Velcro sous un cadenas et une clé.
Derinin bir çeşit cırt cırt gibi olduğunu düşün bir tür kilit ve anahtar.
Pour la traverser, il faut détacher le cadenas et la clé, pour atteindre les éclats.
Delmek için anahtar ve kilidi zayıflatması lazım ki, şarapnelleri çıkartabilelim.
L'explosion a pu être la clé.
Belki de buna patlama sebep oldu.
On devrait peut-être récupérer la clé et filer.
Belki de o gelmeden belleği alıp gitsek daha iyi.
Rapporte-moi ma clé de là-haut.
Yukarı çıktığında anahtarımı getir.
Voici la clé, patron.
İstediğin anahtar burada patron.
La clé des révolutions réussies est la protection des leaders.
Başarılı her devrimde liderleri korumak büyük öneme sahip.
COPIE DU FICHIER "BLACK OPERATIONS" SUR CLÉ USB
GİZLİ OPERASYONLAR Dosyası USB Belleğe İndiriliyor
"En quitant le Programme, Bourne a renoncé à un élément clé de son identité et à sa raison d'être."
"Bourne programdan çıktığında ardında kimliğini belli eden bir ana unsur bıraktı." "Daha doğrusu, programdan çıkma sebebini."
La clé, il disait, le jazz.
Ona göre bu işin sırrı, jazz'dı.
Clé USB.
- Parmak USB.
J'ai une clé.
Anahtarım var.
Ta clé.
Anahtarları koydum.
Tu as perdu la clé?
Bana anahtarı kaybettiğini söyleme.
Il faut une clé.
Evet, sadece anahtarla açılıyor.
Et qu'on s'est retrouvés bloqués car il nous manquait une clé.
Burada kalana kadar ; çünkü bir anahtar eksik.
C'est la clé pour nous sortir d'ici?
Bizi buradan çıkartacak anahtar bu mu?
Votre clé.
Anahtarını kullan.