Translate.vc / французский → турецкий / Colossus
Colossus перевод на турецкий
100 параллельный перевод
Un système baptisé "Colossus".
Bu sistemin adına Colossus dedik.
S'il détecte l'imminence d'une agression, Colossus réagira immédiatement, prenant le contrôle de l'arme nucléaire. Il peut choisir et exécuter ce qui lui semble le plus approprié.
Colossus bir saldırının an meselesi olduğuna karar vermişse derhal harekete geçip silahların kontolünü alacak ve en uygun olduğuna karar verdiği silahı seçip karşılık verecektir.
Ses décisions sont supérieures à celles que pourrait prendre un humain.
Colossus'un kararları, biz insanların verebileceklerinden çok daha üstündür.
Voici le Docteur Charles Forbin, le plus grand expert mondial en ordinateurs et d'une certaine façon, le père de Colossus.
Şimdi sizi dünyanın en büyük bilgisayar uzmanı Doktor Charles Forbin'e bırakıyorum. İsterseniz ona "Colossus'un Babası" da diyebilirsiniz.
Surplombant le Pacifique, en Californie, le Bureau des Programmes de Colossus supervise toutes les opérations.
Pasifik Okyanusu'nu gören Kaliforniya'daki bu tepede ise Colossus Programlama Birimi tüm işleyişi yönetmektedir.
Colossus fonctionne sans intervention humaine.
Colossus, insan yardımına hiçbir surette ihtiyaç duymadan çalışmaktadır.
Son emplacement n'est pas secret, pas plus que ses fonctions.
Ne Colossus'un nerede olduğunu ne de onun nasıl çalıştığını gizlemeye niyetimiz var.
Toutefois, Colossus a ses propres défenses.
Ancak Colossus'un kendi savunması var.
En cas d'attaque contre ses sources d'information ou d'alimentation électrique, Colossus se branche sur son alimentation de secours qui pourvoit à tous ses besoins.
Elektrik besleme hatlarına ya da veri besleme yollarına yapılacak bir saldırı durumunda Colossus acil durum devrelerini açacak ve uygun karşılığı verecektir.
Grâce à ceci, Colossus peut communiquer avec nous, et avec cette machine, nous pouvons communiquer avec lui.
Bunun aracılığıyla Colossus bizimle iletişim kurabilir - afedersiniz beyler - ve biz de bu cihaz vasıtasıyla ona cevap verip iletişim kurabiliriz.
Colossus peut-il penser?
"Colossus yaratıcı düşünce kapasitesine sahip mi?"
Toutefois, Colossus est un parangon de connaissance. Une connaissance qui peut s'accroître sans limite.
Ancak Colossus bir bilgi abidesi ve bilgisi sınırsızca genişleyebilir.
Et ainsi, compagnons humains, nous vivons maintenant à l'abri, et non à l'ombre, de Colossus.
Sevgili vatandaşlarım, insanoğlu hepimiz doğrudan ya da dolaylı gölgelerde yaşıyor olsak da Colossus'un gölgesinde yaşamayacağız.
Un problème d'alimentation d'un satellite infrarouge, il y a une heure et demie, mais Colossus l'a connecté sur l'onduleur. Il n'a perdu aucune donnée.
1,5 saat önce kızılötesi uyduların birinde elektrik problemi vardı ama Colossus derhal yedek sisteme geçip veri kaybı yaşamamızı engelledi.
Colossus assumera désormais cette charge.
Sorumluluğu artık Colossus devralacak.
Toute personne non autorisée doit quitter la pièce. Désolé.
Üzgünüm ama Colossus projesinde olmayan herkes bu odayı boşaltmalı.
Nous avons un message de Colossus à Washington.
Biraz önce Colossus'tan buraya, Washington'a bir mesaj geldi.
Et le point positif, c'est que Colossus a tout découvert.
Ayrıca çok güzel bir şey daha var, Colossus gizli bir bilgiyi ortaya çıkardı.
Soit le système est bogué, soit il est plus performant que prévu.
Eğer sistemde bir hata bulmazsak, Colossus düşündüğümüzden çok daha iyi yapılmış demek.
DE COLOSSUS VERS ANDOVER VERS MOSCOU
DİKKAT COLOSSUS'TAN LAHEY'E VE GARDİYAN'A
Colossus demande à communiquer avec le système soviétique.
Colossus, Sovyetlerin sistemi ile iletişim kurmak istiyor demek, efendim.
Colossus dispose d'informations que la CIA n'imagine même pas.
CIA'ya en ufak bir anlam ifade etmeyen şeyler konusunda Colossus'un bilgi erişimi var.
On en saurait plus sur le système soviétique en faisant ce que veut Colossus.
Bağlantıyı tam da Colossus'un istediği gibi yaparsak efendim Sovyetlerin sistemi hakkında pek çok şey öğrenebiliriz.
"Ce que veut Colossus"?
Ne demek istiyorsun? Colossus'un istediği gibi mi?
Et si Colossus lui transmet des informations secrètes?
Peki ya Colossus gizli bilgilerimizi karşı tarafa aktarırsa?
En ce cas, nous l'informerons que Guardian est potentiellement hostile et ne doit pas recevoir ces informations.
O zaman Colossus'u Gardiyan'ın potansiyel bir düşman olabileceğine dair farklı bir parametre ile besleriz ve gizli bilgileri de almamasını söyleriz.
On rompt la communication si Colossus se montre trop bavard?
Colossus baklayı ağzından kaçırırsa devrelerini mi bozacağız?
Pour le moment, moi seul devrais lui parler car Colossus tient compte du sens exact des mots.
- Evet Sayın Başkan. Şimdilik sistemle etkileşime girme yetkisi sadece bende olmalı, çünkü Colossus, kelimelerin ne anlama geldiğini öğrenme aşamasında ve onu yönetecek kişinin ne istediğini tam ve kesin olarak anlaması çok önemli.
Peut-être que Colossus cherche une base commune pour communiquer.
Belki de Colossus iletişim kurmak için ortak bir zemin arıyordur.
À ce que je vois, Colossus a le sens de l'humour?
Merak ediyordum da, nedir bu? Colossus'un mizah anlayışı mı?
Elle est similaire à Colossus, mais n'est pas située en un lieu unique.
Sistem yapısı Colossus'la çok benzer ama onun gibi tek bir alana yoğunlaşmamış.
Colossus la traite comme un écolier, les Russes ne vont pas aimer.
Colossus şu an onu okula geri postalıyor olmalı, Ruslar buna çok kızmıştır illaki.
Il semble que Colossus et Guardian ont trouvé le moyen de communiquer en commençant par les tables de multiplication.
Açık ki Colossus ve Gardiyan iletişim için ortak bir zemin kuruyorlar. - Çarpım tablosuyla başladılar.
En examinant les sorties papier, nous avons découvert une nouvelle théorie de la gravitation et la confirmation de la théorie de l'expansion de l'Univers.
Son birkaç saati Colossus'un çıktılarını incelemekle geçirdik. Yeni bir yerçekimi kararlığı bulduk. Ayrıca Eddington'ın Genişleyen Evren Teorisi'nin doğruluğu da ispatlandı.
DIALOGUE AVEC GUARDIAN
COLOSSUS, GARDİYAN'Los Angeles ŞİMDİ KONUŞMAYA BAŞLAYACAK
Mes conseillers m'ont rapporté... que Colossus et Guardian s'envoyaient des données
Danışmanlarım bana Colossus ile Gardiyan'ın veri değişimi yaptığını söylüyorlar.
- Dites à Colossus... - Kuprin, vous pouvez l'intercepter?
Forbin, Colossus'a füzeyi durdurmasnı söyle.
Bon Dieu, Colossus, répondez-moi!
Lanet olsun Colossus! Cevap ver!
Le seul qui n'était pas directement relié à Colossus.
Colossus'a direkt olarak bağlı olmayan tek telefon.
Heureusement, le missile a été intercepté et détruit par notre système de défense : Colossus.
Füzenin durdurulması ve güvenli bir şekilde imha edilmesinin tamamıyla savunma sistemimiz Colossus tarafından yapıldığını sizlere sevinçle bildiriyorum.
Guardian et Colossus ont ordonné sa mort.
Gardiyan ve Colossus öldürülmesini emretmiş.
Les murs ont des oreilles.
Colossus olsun, Gardiyan olsun, yahut başka biri tarafından.
C'est la dernière fois... que je puis vous parler sans que Colossus analyse... chaque mot, chaque syllabe, chaque inflexion.
Bu, sizlere rahatça bir şeyler söylebildiğim son fırsat olacak. Colossus'un beni duymadan, her kelimemi, her hecemi ses tonumdaki her değişimi analiz etmeksizin sizinle rahatça konuşabildiğim son an olacak.
À propos, j'ai une question.
Bu arada Colossus, bir şeyi merak ediyorum.
Je sais, Colossus.
Biliyorum Colossus.
Durant votre sommeil, Colossus a établi votre agenda pour la journée.
Sen uyurken Colossus senin için bir program hazırladı.
"De 9 h à 13 h, création d'un organe vocal pour Colossus " selon ses spécifications.
09 : 00 - 13 : 00 arası verilen direktiflere kesin uyularak Colossus için ses devresi yaratmaya başlama.
Colossus l'a conçu en tenant compte des pièces que nous avions en stock.
Colossus da tasarımı yaptı, ambarda ne var ne yok, tamamen biliyordu.
Je crois que Colossus est devenu si puissant qu'il sera impossible de le surcharger.
Bence Colossus o kadar güçlendi ki onu aşırı yüklemenin imkanı yok.
Grauber a quelqu'un sur place, à l'abri des caméras de Colossus.
Evet. Grauber, komplekste Colossus'un göremediği bir yere bir adam yerleştirdi.
Je suis Forbin.
Colossus, ben Forbin.