Translate.vc / французский → турецкий / Complique
Complique перевод на турецкий
7,928 параллельный перевод
Ne complique pas les choses.
İşi yokuşa sürme.
Et si ça se complique... tu dis la vérité : je t'ai demandé comment hacker un compte.
Eğer bu iş ciddiye binerse gerçeği söylersin : ben sana bir hesabın nasıl hackleneceğini sordum.
Je t'en prie Vince, ne complique pas les choses.
Hadi Vince. İşi daha da zorlaştırma.
C'est là que ça se complique. Quand je commence à me rapprocher de quelqu'un.
İşte benim sorunum da yakınlaştığım kişiyle arada kalmakla ilgili.
Je sais que ça parait très compliqué. Compliqué?
- Bak, karmaşık geldiğinin farkındayım.
Qu'est-ce qu'il y a de compliqué?
Neresi karmaşık bunun?
Je veux dire, je l'aime, mais c'est... il est compliqué et...
Onu seviyorum ama... Karmaşık biri o.
Trop compliqué.
Çok karışık.
Désolé de t'avoir compliqué la vie.
Eğer işleri senin için zorlaştırdıysam özür dilerim, Oscar.
Je suis désolé d'avoir compliqué notre relation.
Bizi berbat hale getirdiğim için özür dilerim.
Au départ, on a cru à un feu électrique mais c'est plus compliqué que ça.
Başta elektrik kaynaklı bir yangın olduğunu düşündük. Ama bundan daha karışık.
C'est très compliqué.
Çok karmaşık.
Je pense que le reste du temps, nous vivons un compliqué, désordre multiforme, essentiellement.
Bence geri kalan zamanda esasen,... çetrefil, çok yönlü bir karmaşa içinde yaşıyoruz.
C'est compliqué
- Biraz karışık bir durum.
Ça serait compliqué, mais avec le bon virus, ça pourrait donner l'impression que vous avez infiltré le FBI.
Yanıltıcı olabilir. - Ne kadar eminsin?
Je me disais qu'il devait en parler à quelqu'un, mais il n'avait pas beaucoup d'argent, ça aurait été compliqué.
Birileriyle görüşmesi gerektiğini söyledim ama çok fazla para ödemeden bu mümkün olmayacaktı.
Notre plan de sortie vient de devenir beaucoup plus compliqué.
Çıkış planımız iyice arapsaçı oldu.
Carol, je ne veux pas dénigrer ton système, mais c'est si compliqué.
Carol, sistemini küçümsemek istemem ama çok uğraştırıcı bir şey bu.
- C'est compliqué.
- Karışık bir durum.
C'est compliqué.
Karmaşık bir durum.
C'est plus compliqué que ça.
Uzun vadeli bir süreç olacak.
c'est plus compliqué.
sahtekar. Haklısın.
C'est pas compliqué.
Bu kadar basit.
C'est plus compliqué que ça. Tu le sais.
Durum bundan daha karışık.
Qu'est qui est plus compliqué?
Biliyorsun. Karışık olan nedir?
C'est compliqué, Ma.
Bu biraz karışık, anne.
C'est compliqué.
Karma karışık.
Ça doit être compliqué pour toi.
Senin için zor olacaktır Yi Soo.
Et maintenant c'est si compliqué.
Şimdi her şey çok karışık.
C'est compliqué.
Ama durum biraz karışık.
Le mariage est compliqué.
Evlilik işleri karışıktır.
Ça ne sera pas bien compliqué.
Aynı fareyi yakalamak gibi.
Assez compliqué... C'est vrai.
- Bayağı karışmış gibi geliyor.
C'est plus compliqué que ça.
Durum biraz karışık.
Écoute, il essaye de comprendre sa relation avec sa sorcière de femme pendant qu'ils font le deuil de leur fils Cavalier-de-la-guerre, ce qui est je suppose, assez compliqué.
Ölen oğullarının yasını tutarken, bir yandan da cadı karısıyla olan ilişkisini çözmeye çalışıyor, sanırım bu yeterince karışık bir durum.
Je n'imaginais pas que le sexe puisse être... si compliqué.
Seksin hiç bu kadar şey olacağını düşünmemiştim... Karışık.
C'est un peu plus compliqué que ça.
Durum bundan biraz daha fazla karmaşık.
- C'est un peu plus compliqué que ça.
- Biraz daha karmaşık.
C'est compliqué, mais je peux t'expliquer si tu viens avec moi.
Karışık bir durum ama eğer benimle gelirsen açıklayabilirim.
C'est compliqué.
Karışık bir durum.
C'est plus compliqué que ça.
Durum bundan daha karmaşık.
La vie est compliqué.
Hayat karışıktır.
Lesli, si tu connaissais Mona si bien, tu saurais que ce qu'il y avait entre nous toutes était bien plus compliqué que d'aller au centre-commercial et de poster les photos des chaussures qu'on voulait.
Lesli, eğer Mona'yı iyi tanısaydın aramızdakilerin alışveriş merkezine gidip çektiğimiz ayakkabı fotoğraflarını tweet atmaktan çok daha karmaşık olduğunu bilirdin.
C'est compliqué.
Karmaşık.
Ou bien c'est simple, et nous pensions juste que c'était compliqué.
Ya da çok basit ama biz karmaşık sanıyoruz.
Tout au sujet de Mona était compliqué.
Mona ile ilgili her şey karma karışıktı.
Donc c'est plus compliqué.
- Yani işimizi zorlaştırır.
Ça semblait moins compliqué à faire sur moi.
Zihnimi yüklerken bunun karışık olduğunu hatırlamıyorum.
Euh, en fait, c'est un peu plus compliqué que ça.
Aslında durum bundan biraz daha karmaşık.
C'est si compliqué d'aller à Aruba?
Aruba'ya gitmek ne kadar zor olabilir ki?
C'était compliqué.
Clay resmi olma ihtimali hakkında heyecanlıydı.