Translate.vc / французский → турецкий / Compète
Compète перевод на турецкий
81 параллельный перевод
- C'est de la compète, comme le stock-car, la danse...
- Rekabettir o. Işık yarışı veya dans gibi bir şeydir, ya da öyle bir şey.
Un moteur de compète!
Bu performans.
C'est la foire, la compète.
Bu bir pazar. Bu bir mücadele.
C'est comme si un laceur de chaussures quittait une compète de laçage - en plein laçage.
Ama eğer bırakırsan, bu aynı uzman bir bağcık bağlayıcısının bir bağcık bağlama yarışmasının tam ortasında bağcık bağlarken yarışmayı bırakmasına benzer.
Il s'agit seulement de la compète de demain.
Bu sadece yarınki çarpışma için.
Je profite de ma perm pour améliorer mon invention : "L'aileron de compète de Gooz".
Boş günümde yeni icadım üzerinde çalışıyorum. Gooz salması.
J'ai fait de la compète.
Yarışmalara katıldığım zamanlar daha iyiydim.
T'avais probablement encore deux ou trois années de compète dans les jambes.
Belki de üç yıl daha başarıyla oynayabilirdin.
Mon gars est prêt pour la compète?
Adamım yarışmaya hazır mı?
C'est une pièce de collection, une bécane de compète.
Bu, seçkin bir düz yol yarış motosikleti.
Gardez ça pour la compète. Méchantes filles!
Sen kötüsün, sen de kötüsün.
C'est une compète de surf, pas de noyade.
Pipe Masters yarışmasına katılacağın doğru mu?
Elle est là pour la compète.
Yarışma için gelmiş olmalı.
- On se verra à la compète.
- Yarışmada görüşürüz.
Tu vas passer pro et remporter la compète
Profesyonel olacaksın ve bu kez kazanacaksın.
- Ecoute, c'est pas que j'aime jouer les rabat-joie, mais la compète est dans une semaine. et je pense pas que ce soit le moment pour...
Bak, burada oyunbozanlık yapmak istemiyorum... ama yarışmaya bir hafta kaldı ve bence şimdi bunun zamanı...
- Un mec flashe sur toi en maillot, et tu en oublies la compète.
Adamın biri bikini giyince seni güzel buluyor...
La compète passe avant tout.
- Yarışma her şeyden önemli.
C'est une compète à la con. Pas la peine de se blesser pour ça.
Yaralanmaya değmez.
Je te cherche à chaque compète.
Bütün yarışlarda sana bakıyordum.
Donner un nom à chaque tour puis organiser comme une compète.
Her kuleye bir isim veririz, tamam mı? Sanki ikisi arasında, bir rekabet varmış gibi yaparız.
J'ai fait de la compète à la fac, méfie-toi!
Ben okul pistinde koşuyordum. Dikkatli ol.
Une compète de skate?
- Kay kay yarışması. - Okuman yok ki.
Je m'en fous de votre compète!
Zaten bu yarışmanın önemi yok! Hey, bak.
J'aime pas la compète universitaire, c'est surfait.
Son olarak Pac-10'u sevmem. Fazla önemseniyor.
J'aime pas la compète universitaire, c'est surfait.
Son olarak Pac - 10'u sevmem. Fazla önemseniyor.
- Elle est contrôlée en compète.
Girdiği her yarışmada testten geçiyor.
J'ai l'impression de devoir faire la compète avec ton con d'ex.
Bazen sanki o Tommy denyosuyla yaşamak zorunda olduğumu hissediyorum.
La compète est après-demain.
Yarışma iki gün sonra. Gerçekten ne yapacağımızı bilmiyoruz.
Mon fils a une compète de natation, ce soir...
Bugün oğlumun yüzme yarışı var.
La compète est bien plus importante.
Bu mücadele ondan daha önemli.
Compète de Monster Trucks!
Canavar Kamyon Rallisi.
J'ai fait de la compète.
Üniversitedeyken yarışırdım.
Quand je repense à avant, à la compète, à l'équipe, j'ai l'impression
Daha önce nasıl hissettirdiğini bir düşün. Mücadele edebilme gücü, bir şeylerin parçası olabilme fırsatı.
Cette semaine, avec la compète, c'est un peu de la folie.
Bu hafta yarışma yüzünden... Lani Pen Gu Cankurtaranı... biraz yoğunum.
Serre bien le noeud, ou en compète, tu lui diras adieu.
- Teşekkürler. - Düğümünü sıkı at. Yarışta boynundan çıkarsa kaybedersin.
La compète est dans quelques jours.
Yarışma birkaç gün sonra.
La compète est dans trois jours.
Yarışmaya üç gün kaldı.
Qu'est-ce qui compte, en compète?
Yarışmada nelere dikkat etmelisin mesela?
Pendant la compète.
- Yarışmada.
Quelle compète?
- Yarışma mı? Hangi yarışma?
Comment déjà? "Trop pur pour la compète." "Ça affaiblit le combattant."
Mücadele edemeyecek kadar safsın.
"Une compète n'est pas un combat."
- Çünkü yarışmanın dövüşle ilgilisi yoktur.
Un crotale de compète!
Bir çıngıraklı yılan!
- J'ai une compète, samedi.
- Cumartesi bir yarışım var.
Une belette de compète!
Dizel Sansar!
Mais là, j'ai un moteur Vortec, un V8 de 6 litres, des balles de compète, et si Dieu le veut, un Twinkie.
Ama bugün 6 litrelik Vorteks V8 motor kutularca ucu delik mermi ve şu kahrolası Twinkie'ler...
Une compète d'hoverboard.
Bir hava kaykayı yarışması.
Mais la compète a lieu demain et il est clair que t'as pas le bon matos.
- Yarışma yarın. - Ve sende doğru malzemeler yok.
Une compète.
Full house.
Je dis dissuasif car cela... vient d'un homme qui a perdu à une compète de paintball.
Bence hakkı yenen vatandaş, çünkü karşınızda milli bayrağımızla arası iyi olmayan bir adam var.