Translate.vc / французский → турецкий / Concentration
Concentration перевод на турецкий
1,355 параллельный перевод
Où est donc ta concentration?
Dikkatini niye vermiyorsun?
Il a survécu `a un camp de concentration et habite dans un casino.
Toplama kampında hayatta kaldı ve gazinoda yaşadı.
Avec tous les camps de concentration, il aurait tué que 200 000 Juifs?
Adamın avrupanın her yerinde toplama kampları vardı ve sadece 200.000'inden mi kurtuldu?
Il a été en camp de concentration?
Toplama kampında mıydı o?
Laissons les Juifs témoins de la guerre parler de leurs camps de concentration... et de ce qu'on appelle les crimes contre l'humanité.
Yahudiler istedikleri kadar ölüm kamplarından insanlığa karşı işlenmiş sözde suçlardan söz edip dursun.
Libby, tu perturbes ma concentration.
Libby, dikkatimi dağıtıyorsun.
Ou est donc ta concentration?
Dikkatini niye vermiyorsun?
Elle se présenta le jour suivant... mais elle manquait de concentration dans cette scene ou son mari... insinue qu'Ellen a été infidele pendant son absence.
Ertesi gün geldi ama kocasının onun sadakatsiz olduğunu ima ettiği sahnede dikkatini toplayamıyordu.
J'ai perdu car j'ai encore eu un problème de concentration.
Kaybetmem, bir başka yoğunlaşma sorunu yaşamamdan dolayı.
La radiation perturbe les détecteurs. Mais si l'enseigne Kim a raison, ceci est la plus grande concentration de vortex jamais vue.
Radyasyon sensörlerimizi etkiliyor ama Teğmen Kim'in gayretleri sayesinde bu güne kadar kaydettiğimiz en yoğun solucan deliği oluşumu olduğunu kanıtlıyor.
- Dédoublez votre concentration.
Dikkatini dağıtmak zorundasın. Belki de sorun budur.
C'est ma concentration.
Konsantrasyonum.
J'allais frapper, mais je ne voulais pas perturber votre concentration.
Ya sen? Kapıyı çalacaktım ama çok meşgul görünüyordun. Bölmekten nefret ederim.
Elle a acquis une grande concentration.
Fevkalade odaklanabilme becerisi kazandı.
Ca peut paraître tarte mais précision et concentration s'imposent.
Basit görünebilir, ama gücün yanısıra odaklanma ve keskinlik üzerine de çalışmalıyız.
Tant mieux, car il faut de la concentration.
İyi, çünkü bu çok hassas bir büyü.
La victime avait aussi une forte concentration en fer dans le sang, 6 ou 7 fois la normale.
Kurbanın kanındaki demir yoğunluğuda yükselmiş. Altı, yedi kere normaldir.
Meilleur pour la concentration.
Konuya daha çok odaklanabilirim.
Tous ces millions de Juifs ont été emmenés en camp de concentration avec Wagner en musique de fond.
Milyonlarca Yahudi Wagner'in şarkıları eşliğinde toplama kamplarına götürüldü.
Il manque de concentration. Et il se démotive très vite. Il a du mal à mobiliser ses compétences.
Dikkati çok dağınık, öğrenmeye başlamayı red ediyor ve maksimum potansiyelini engelliyor.
Rien qui demande une telle concentration pour la regarder!
Senin kadar konsantre olmamızı gerektirecek türden bir şey değil.
Plusieurs de vos employeurs nous ont reporté un manque général de concentration.
İşverenlerinin bazılarının bildirdiğine göre konsantrasyon eksikliğin varmış.
Une forte concentration de phéromones C-13.
Nedir o? C-13 calliphorone... yüksek konsantresi geliyor.
La concentration est la clé de la réussite dans ma classe.
Başarılı olmanın sırrı konsantre olmaktır. Belki de toplama kampına göndermeliyiz.
Envoyez-le en camp de concentration.
Argh - Kahretsin, kahretsin, kahretsin!
J'apprends que les nazis mettaient les Juifs en camp de concentration.
Az önce ikinci dünya savaşında bazı Yahudilerin toplama kamplarına gönderildiğini öğrendim.
Non, sérieusement, j'ai parlé avec Craig après la classe et il m'a dit pour les camps de concentration.
Hayır, gerçekten Craig ile konuşuyordum, sonra Craig dedi ki, "İkinci dünya savaşında toplama kampları olduğunu biliyor muydun?"
Je voyais un camp de concentration où tu vas pour apprendre à te concentrer.
Fakat ben konsantrasyon kampından bahsediyordum. hani bir hafta odaklanmak için gidilenlerden. Ne yanlış anlaşılma ama?
Il y a une concentration anormale de vaisseaux de la Fédération ici.
Şurada Federasyon gemileri alışılmadık bir yoğunlukta.
T'as pas de concentration. C'est ça, le problème.
Sende konsantrasyon ne gezer.
Non, j'ai perdu ma concentration.
Hayır. Konsantrasyonumu kaybettim.
Le week-end, j'allais souvent traîner dans les parcs d'attractions, on y trouvait toujours une grande concentration de jeunes filles.
Hafta sonları genç kızların gittiği lunaparklarda takılırdım.
Sa concentration... ne tient jamais plus longtemps.
En fazla... Pardon, benim hatam.
Il n'a pas prononcé les mots "Juif" ou "camp de concentration".
"Yahudi" yada "toplama kampı" laflarını söylemedi.
Il y a les noms et lieux des camps de concentration.
Toplama kamplarının yerleri ve adları var.
Tous les autres, gardez votre concentration.
Diğerleri, odaklanın.
La concentration est la clef.
Odaklanmak anahtardır.
On dirait une porcherie, ou un de ces horribles... camps de concentration.
Üzgündüm. Neden o kadar yüksek sesle konuştunuz peki?
"Concentration"
"Yoğunlaşma"
Vous perdrez votre appétit et votre concentration.
İştahını ve konsantrasyonunu kaybedersin.
Tu n'as aucune concentration, tu es très faible en ourdou, tu mets du bengali dans tes devoirs de farsi mais tu es très bon en arabe!
Konsantrasyonun zayıf. Özellikle Urducada kötüsün. Urduca yazarken Bengal kelimeleri kullanıyorsun.
Deuxièmement, la concentration.
İkincisi, konsantrasyon.
Un nouvel exercice de concentration!
Yeni bir konsantrasyon egzersizi!
Ensuite, l'équipe de Concentration et de Force de la Sunjong University nous fera sa démonstration.
Arada Sunjong Üniversitesi Konsantrasyon Gücü Ekibi gösterilerini sergileyecek!
Ça n'a rien de répréhensible... si ce n'est votre manque de concentration.
Bunda yanlış bir şey yok ama dikkat ettim, duruşmada kararsız tavırlar sergiliyorsunuz.
Cela exige des pouvoirs et de la concentration.
Bu da güç ve konsantrasyon gerektirir.
Je récupère ma concentration.
Kafamı toplamaya başladım.
- Et cette concentration massive?
- O çok ışıklı yer neresi?
Vous êtes en train de nous dire que le plus grand convoi de marchandises... qui a été envoyé à travers l'Atlantique nord... navigue maintenant à travers la plus grande concentration de U-boots... que les Allemands n'ont jamais pu déployer en Atlantique nord... et vous ne savez pas où diable ces sacrés U-boots sont?
istihbaratımız kesildi. Söylemeye çalıştığın şey Koskoca ticaret gemilerinin... Kuzey Atlantiği geçmek için gönderdiğimiz şimdiye kadarki en büyük konvoyun...
Concentration parfaite.
Hiç bir şeyi duyma.
Marshall, concentration.
Marshall dikkatini topla.