Translate.vc / французский → турецкий / Conséquences
Conséquences перевод на турецкий
3,879 параллельный перевод
Eh bien, j'ai décidé que Lacey a besoin de subir les conséquences de ses actes.
Lacey'nin yaptıklarının sonuçlarına katlanması gerektiğine inanıyorum.
À Kal-El, j'adresse ce message... rends-toi dans les 24 h... ou tu verras ce monde en subir les conséquences.
Kal-El'e şunu diyorum : Yirmi dört saat içinde teslim ol ya da bu dünyanın sonucuna katlanmasını izle.
S'il ne nous veut vraiment aucun mal, il se livrera à son peuple et assumera les conséquences.
Bize zarar vermek istemiyorsa kendi halkına teslim olur ve sonucuna katlanır.
C'est exactement ce que toutes les personnes sensées savaient qu'il allait se passer avant que ça commence, mais Bush et les fanatiques malades mentaux de merde qui l'entourent se moquaient complètement des conséquences.
Dünyada kafası çalışan herkesin daha başlamadan olacağını tahmin ettiği şey. Ama Bush ve etrafına topladığı aptal fanatikleri kıçlarına sallamıyor.
Vos actions aussi ignobles que méprisables on de vraies conséquences sur les gens "du peuple".
Yaptığınız aşağılık şeyler.. ... bizim gibi sıradan insanlara zarar veriyor.
Je comprends parfaitement les conséquences de mes actions.
Eylemlerimin neticelerini tamamıyla biliyorum.
L'opinion qu'on a de soi n'a guère de conséquences.
Kendimizi nasıl gördüğümüzün bir önemi yok.
Les conséquences dépendent de la taille et de l'emplacement de l'anévrisme.
İşin ciddiliği, anevrizmanın büyüklüğüne ve yerine göre değişir.
C'est grave, il risque d'y avoir des conséquences, tu peux être suspendue, perdre ton permis d'exercice!
Sharon, bu çok kötü. Bunun sonuçları da olacaktır. Açığa alınabilirsin, belgeni elinden alabilirler.
Il peut y avoir des conséquences politiques.
Politik sonuçları olabilir.
Comme je le disais à votre mari à San Diego, les hommes dans notre domaine ne peuvent pas se permettre les conséquences d'une mauvaise conception.
Eşinize de San Diego'da söylediğim gibi : Bizim meslekteki insanlar kötü tasarımların sonuçlarına katlanamayabilirler.
Dans l'une des dernières cathédrales de ce pays, bâtie sur le principe que vous seul êtes responsable des conséquences de vos actes.
Ülkedeki son büyük katedrallerden birinde duruyorsun ve burasi eylemlerinin sonuçlarindan sadece kendinin sorumlu oldugu ilkesi üzerine kurulu.
Ils se fichent des conséquences de leurs actes, et personne ne change.
Hiç kimse yaptığı eylemlerin sonucundan zarar görmez, hiç kimse birşey öğrenmez ve hiç kimse değişmez
Car tout ce que tu dis a des conséquences.
Çünkü, söylediğin herşeyin sonuçları var.
Tout a des conséquences.
Sonuçları olacaktır.
Les adultes paient les conséquences.
Yetişkinler sonuçlarına katlanır.
C'est juste qu'il y a des conséquences.
Sadece yaptığın şeylerin sonuçlarına katlanmak zorundasın.
Je veux que tout le monde réfléchisse aux conséquences de ma mort juste pendant une minute.
Buradaki herkesin bir dakikalığına ölümümün etkisini düşünmesini istiyorum.
" J'assume les conséquences de mes actes, et je ferai n'importe quoi...
"Yaptıklarımın bütün sorumluluğunu alıyorum. Her şeyi... her şeyi..."
Tu fais ça, et après tu es surpris qu'il y ait des conséquences.
Bunları yapıyorsun, sonra sonuçları olduğunda da şaşırıyorsun.
Tout ce qu'il me reste, ce sont les conséquences.
Elimde kalanlar sadece sonuçlar, Peder.
Quelqu'un a pensé aux conséquences? Elle ira tout dire à la police...
Tabi ya siz Mohini Fan Kulübüsünüz.
Même à l'époque je savais l'amour a toujours des conséquences.
O günlerde bile aşkın bir bedelinin olduğunu biliyordum.
Et les conséquences potentielles de cette trace. Pas vrai?
Ve duruşmanın dallanıp budaklanma potansiyelini de.
"Sept : tout acte sexuel a des conséquences, la plupart sinistres."
7-Her seksin sonuçları vardır bunların çoğu berbattır. "
Parce qu'il est incapable de comprendre les conséquences potentielles de son choix.
Çünkü verdiği kararın olası sonuçlarını anlayabilecek yeterlilikte değil.
Il y a des conséquences, docteur.
- Biliyorum ama tek bir hata yaptım. Sonuçlarına katlanmak zorundasın Doktor bey.
Les décisions que tu prends aujourd'hui peuvent avoir des graves conséquences.
Şimdi aldığın kararların gerçek ve ciddi sonuçları var.
Si vous n'écoutez pas votre coéquipier, les conséquences peuvent être fatales.
Partnerinizi dinlemeyi kesin, sonuç ölümcül olabilir.
Elle assuma les conséquences de leur relation dysfonctionnelle.
İşlevsiz ilişkilerinin sonucunu katlanmıştı.
Je me suis préparée depuis longtemps à subir les conséquences de servir des nobles malveillants.
Ben çoktandır kendimi şeytani asilzadeye hizmet etmeye adamıştım.
Eh bien, êtes-vous prêt pour les conséquences?
Peki, o zaman yaptıklarının sonuçlarına katlanmaya hazır mısın?
Il doit en assumer les conséquences.
En azından bunun için bir yasal ceza vermeliyim.
Quand il va découvrir ce que tu as fait, personne... ni moi ni ton père... ne seront capables de te protéger des conséquences.
Ne yaptığını öğrendiği zaman hiç kimse, ne ben, ne de baban seni sonuçlarından korumayı başaramaz.
Ce n'est pas sans conséquences.
Bunun sonuçları olacağını bilmeliydin.
Le Choix et les conséquences... sont les tiens.
Seçim ve sonuçları sana ait.
Je t'ai dis qu'il y aurait des conséquences.
Sana bunun sonuçları olacağını söylemiştim.
Des conséquences.
Çıkacak sonuçların korkusu.
Ça mérite des conséquences.
Bunun hesabı verilmesi gerekiyor.
J'ai téléchargé illégalement alors que je connaissais les conséquences.
Sonuçlarını bildiğim halde kaçak program yüklemesi yaptım.
Si K.P.G. subit les conséquences de cela, vous et moi, on va le payer cher.
Eğer KPG bu konuda misilleme yaparsa ikimiz de dımdızlak kaldık demektir.
Un événement aussi bénin que celui-ci peut avoir des conséquences à une plus grande échelle.
Bu kadar minik rastgele bir olayın çok daha büyük ölçeklerde sonuçları olabilir.
Je veux dire faire face aux conséquences de vos actes qui ont engendré des catastrophes.
Yani faciaya yol açan eylemlerinin neticesiyle yüzleşmekten.
- Barbara. - Elle doit assumer les conséquences de ses actes.
- Barb eylemlerinin sonucuyla yüzleşmeli Archie, diğer herkes gibi.
- Tu as pensé aux conséquences pour la famille?
Bunun sonuçlarını göremiyor musun? Senin için, ailen için...
En tout cas, la mémoire lui est revenue, avec des conséquences fatales.
Nihayetinde bir şeyler gömdüğü hatıralarını tetikledi.
Écoutez, je comprends que vous ayez peur des conséquences.
- Sonuçlarından korktuğunu anlıyorum.
Tu ne prends même pas le temps de penser aux conséquences de tes actions, John Ross.
Yaptıklarının sonuçlarını düşünmek için bir an bile duraksamıyorsun, John Ross.
Mme Chapman... Connaissez-vous les conséquences du mensonge sous serment?
Bayan Chapman yemin altında yalan söylemenin cezasının farkındasınız, değil mi?
Il y aurait des conséquences.
Çünkü artık sonuçlar var. Mektuplara sahibim, dolayısıyla sana da.
Toute action entraîne ses conséquences.
Her eylemin bir sonucu vardır.