Translate.vc / французский → турецкий / Dave
Dave перевод на турецкий
7,171 параллельный перевод
Vous êtes si drôle, Dave.
Çok komiksin, Dave.
Vous savez, Dave, parfois je me sens comme un sac en plastique.
Dave, bazen bir plastik torba gibi hissediyorum.
Euh, Dave?
Uh, Dave?
Dave et l'émission en elle même sont très dépendants de moi quand il s'agit de la manière dont l'émission est filmée.
Dave ve show da, programın nasıl çekileceği konusunda bana oldukça bağlıdır.
Il est crucial que Dave les examines avant l'interview.
Dave'in röportajdan önce bunlara göz atması çok önemli.
Tu peux me demander n'importe quoi, Dave.
Bana her şeyi sorabilirsin, Dave.
Qu'a-t-il dit, Dave?
Ne dedi, Dave?
Ils ont dit, "Dave Skylark est stupide et incompétent."
"Dave Skylark aptal ve beceriksiz." dediler.
- Vous n'avez pas à être suspicieux.
- Kuşkulanmanıza lüzum yok. - DAVE :
Dave.
Dave.
Écoute, Dave, d'abord, ce n'est pas de ta faute si ces hommes sont morts.
Bak, Dave, her şeyden önce, bu adamların ölmesi senin hatan değil.
Tu es tellement stupide, et ignorant, Dave.
Tam bir amına koduğumun salağı, ve siktiğimin cahilisin, Dave.
Hé, Dave.
Hey, Dave.
Eh bien, tout ami de Dave est un de mes amis.
Pekala, Dave'in arkadaşı benim de arkadaşımdır.
Vous avez été avec Dave depuis un moment.
Dave'le uzun zamandır birliktesiniz.
Vous aimez juste l'argent et ne pouvez pas dire non à Dave.
Sadece parayı seviyorsun ve Dave'e hayır diyemiyorsun.
Merde, c'est Dave... merde.
Ha siktir, bu Dave... kahretsin.
Dave, je suis sa partisante.
Dave, ben onun halkındanım.
- Tes émotions, Dave.
- Senin duyguların, Dave.
Je suis Dave Skylark et je peux interviewer n'importe qui.
Ben Dave Skylark ve ben herkesle röportaj yapabilirim.
Je vis une vie solitaire, Dave... Et ça me réchauffe le coeur de savoir qu'il y a quelqu'un dans ce monde avec qui je peux vraiment être moi-même.
Yalnız bir hayat yaşıyorum, Dave... ve bu dünyada kendimi yansıtabileceğim bir insan olduğunu bilmek kalbimi ısıtıyor.
Je suis Dave Skylark.
Ben Dave Skylark.
C'est un plaisir, Dave.
Benim için bir zevktir, Dave.
En effet, Dave.
Hem de nasıl, Dave.
Oui, j'en fais, Dave.
Evet, yapıyorum, Dave.
Bien sûr, Dave.
Tabii ki, Dave.
Dave, comme vous l'avez vu par vous-même nous avons une grande abondance de nourriture en Corée du Nord.
Dave, Kuzey Kore'de yemek konusunda elimizin ne kadar açık olduğunu kendi gözlerinle görmedin mi?
- Dave!
- Dave!
Dave...
Dave...
Dave... Peut-être que la question que vous devriez poser est :
Dave... belki de sorman gereken soru :
Nous n'avons pas de camps de concentration, Dave.
Toplama kamplarımız yok, Dave
Dave, sauf si vous pouvez me montrer une personne, une photo de la faim généralisée...
Dave, geniş çapta kıtlığın fotoğrafını gösteremedikçe...
Regardez les choses en face, Dave, vous avez échoué.
Yüzleş bununla, Dave, başarısızlığa uğradın.
Va te faire enculer, Dave.
Sikeyim seni, Dave.
Je pensais que tu était mon ami, Dave.
Senin arkadaşım olduğunu sanmıştım, Dave.
Eh bien, dis-moi, Dave.
Pekala, bana şunu söyle, Dave.
Dave!
Dave!
Je suis Dave Skylark. Au revoir.
Ben Dave Skylark ve programı burada kapatıyorum.
Adieu, Dave.
Elveda, Dave.
Je suis Dave Skylark. Au revoir.
Ben Dave Skylark programı burada kapatıyorum.
Je pense pas que ça arrivera, Dave.
Bunun işe yarayacağını sanmıyorum, Dave.
Aaron, Dave, je suis capitaine Sung,
Aaron, Dave, Ben Kaptan Sung,
Demande un type appelé Dave Bulhack. Dis-lui que je t'envoie.
Aşağıda Dave Bulhack'ı bul.
Dave Bulhack est ici?
Selam. Dave Bulhack burada mı?
Dave Winslow, manager de la tour.
Dave Winslow. Tur yöneticisiyim.
Dave lui a encore donné une raclée?
Dave yine çocuğu kemerle mi dövdü?
Dave a des canaris, c'est autorisé par le Conseil.
Dave'in kanaryaları var ama büyük hayvan beslemek yasak.
Je reconnais que les filles aiment les hommes en uniforme.
Görüyor musun Dave, onlara karşı biz varız.
Vous voyez, Dave, il y a eux et il y a nous.
Sana birşey olmaz Selfridge.
Dave a été tué.
Dave öldürülmüş.
Dave était mon ami.
Dave benim arkadaşımdı.