Translate.vc / французский → турецкий / Due
Due перевод на турецкий
1,333 параллельный перевод
Le Chapitre 8, paragraphe 2 de la Loi de Santé Mentale - autorise un internement en hôpital psychiatrique - en cas de nécessité due à un désordre mental grave - qui à défaut mettrait en péril la condition de la personne.
Akıl Sağlığı Yasası bölüm 8 madde 2 akıl sağlığı yerinde olmayan ve göz altında tutulması durumunu kötüleştirebilecek durumda olan kişileri akıl hastanesine sevk etme yetkisi veriyor.
Sans doute une explosion due au gaz.
Muhtemelen gaz patlaması.
J'espère que cette faiblesse est due à la nuit blanche et que tu vas te ressaisir dès demain.
- Umarım bugün gösterdiğin zayıflık uykusuzluktandır, ve yarın kendine gelirsin.
Une jeune femme talentueuse qui mérite de vivre la vie qui lui était due.
Kendisine anlam ifade eden bir hayatı hakeden yetenekli bir genç bayan.
Une réaction due au mildiou.
Deride kızarıklığa yol açan bir küf.
L'abrasion au bord est due au frottement de l'extrémité d'une arme.
Güvercin kuyruğu şeklindeki yaranın kenarları, bir silahın sapının sürtünmesinden oluşmuş.
La faim et les purges ont affaibli son système immunitaire. La mort a été causée par une défaillance rénale due à une septicémie.
- Açlık ve müshil kullanımı, bağışıklık sistemini zayıflatmış ama ölüm sebebi nedir dersen, kan zehirlenmesinden ileri gelen böbrek yetmezliği.
C'est une rabdonyolise due à l'écrasement.
Lanet olsun. Rabdomiyosarkom.
- Il faut casser la TSV! L'IVG est due à la tachycardie.
Taşikardiyi önlemeliyiz Konjestif kalp yetmezliği..... bununla ilgili.
- Mais l'IVG est due à la tachycardie.
Kalp atışı yüzünden kalbi durdu.
Peut-être due à une rupture de rate.
Buna splenik fraktür de neden olabilir.
- Grosse contusion due à la ceinture.
- Emniyet kemeri eziğe yol açmış.
Ca peut être une inflammation due au vaccin?
Aşı yüzünden iltihaplanma olabilir mi?
L'impuissance peut aussi être due à la dépression, aux problèmes de couple, au stress professionnel ou économique.
Depresyonun bir neticesi olarak da iktidarsızlık oluşabilir, evlilik sorunları, iş stresi, finansal sıkıntılar.
L'explosion due au gaz a presque tout détruit.
Evet, gaz patlamasında burası bayağı bir yıkıldı.
C'est une maladie cérébrale très rare due à une trop forte exposition aux radiations de naquadria.
Söyleyebileceğim kadarıyla, bu sıradışı beyin hasarı uzun dönemli naquadria radyasyonuna maruz kalma sonucunda oluşmuş.
J'ai cru que ce n'était sans doute qu'une réaction due au bébé ou au déménagement.
Bebeğe olan tepkisinden ya da taşınmaktan olduğunu sanıyordum.
Coupure due aux tunnels.
Tünelde bağlantıyı kaybettik.
Dans quelques jours... il reviendra à la place qui lui est due.
Ama birkaç gün sonra... ait olduğu yere dönecek.
Une perte massive de tissus due à une reconstruction partielle du visage n'est pas nécessairement la cause de la mort.
Sadece kısmen tamamlanmış olan yüz yapılandırmasından doğan büyük doku kaybı, mutlak ölüm sebebi olmayabilir.
"Les gens cyniques pourraient croire que la réaction d'Adam était due au choc..."
Aramızdaki bazı karamsarlar Adam'ın başka kadına geçtiğini düşünseler de... Hoş.
Diminution du cheptel due à la contamination des nappes phréatiques.
Kırsal kesimlerdeki su kirlenmesinden kaynaklanan hayvan ölümleri...
La mort est due à une intoxication à la Doxepine.
Ölüm nedeni, Doxepin zehirlenmesi.
Sûrement due à une explosion gazeuse.
Belki de bir çeşit basınç kubbesi.
Vous m'avez pris au dépourvu. Je comptais vous accueillir en bonne et due forme.
Güvenlikten geçebilmişsiniz, sizi düzgün bir şekilde karşılamak isterdim.
Ça dit que la mort de son frère est due à sa négligence et que la mine n'est pas en cause.
Burada kardeşinin dikkatsizlik sonucu öldüğü yazıyor. Artık madenin bir sorumluluğu kalmıyor. Tamam mı?
C'est une perte de mémoire à court terme due au choc que vous avez subi.
Kafanızın arkasını çarptığınız için kısa süreli hafıza kaybı yaşıyorsunuz.
En fait, Michael n'avait pas parlé à son père depuis son arrestation, et il décida qu'il méritait la courtoisie d'une démission en bonne et due forme.
İşin gerçeği Michael babası tutuklandığından beri onunla hiç konuşmamıştı, ve o da istifasını resmen kendi sunmak istedi.
- Tu l'as tué en bonne et due forme.
- Hayır, Onu öldürdün.Hem de hakkıyla.
L'infection peut être due à une simple petite saleté.
Bir toprak parçası bile enfeksiyona neden olabilir.
Cause du décès : Asphyxie due à la strangulation.
ölüm sebebi ; boğazı sıkıldığı için nefessiz kalma.
La mort est due à un coup brutal.
Evet. Ölüm sebebi küt cisimle başına aldığı darbeymiş.
Mort par asphyxie due à des émanations dacide nitrique.
- Nitrik asit dumanına bağlı boğulma.
Ca correspond à une brûlure due à une flamme.
Açıkta yanan alevden ileri gelmişe benziyor.
Ce qui est important, c'est que tu dises au revoir en bonne et due forme à cette vie avant de dire bonjour à la prochaine.
Sadece bu hayata güle güle de, yenisine başlamadan önce.
Le sujet souffrait d'une régression infantile totale due à des traumatismes émotionnels.
Ciddi duygusal travmalar böyle şeylere yol açar. Bu evde başka biri olabilir, ama o Nicholas değil.
- Vésicule tympanique, otite vésiculaire due à des mycoplasmes.
Kulakzarmda kabarcıklar var. Mycoplasmanın yol açtığı kulak iltihabı.
Peut-être que la perte de notre cuirassé n'a été due qu'à une expérience que vous n'êtes pas capables de répéter.
Belki de Savaş Kalyonumuzu yok etmeniz sadece bir daha tekrar edemediğiniz bir deneyin parçasıdır.
Ton immunité est due à un manque d'ondes cérébrales, anomalie provoquée par ton retour dans le temps où tu es devenu ton propre grand-père.
Her neyse. Bağışıklığın delta beyin dalgasına sahip olmamandan kaynaklanıyor. Bu genetik bir anormallik ve bu geçmişe dönüp kendi büyükbaban olmana sebep olacak hareketler yapman sonucu oldu.
Hémorragie interne due à une perforation causée par la présence d'objets solides dans l'intestin.
Bağırsaklarındaki sert cisimlerin bağırsağını delmesi yüzünden meydana gelen iç kanamadan öldü.
- Une petite hémorragie dans l'oreille probablement due au rapide changement de pression.
İç kulakta da ufak bir kanama var. Basıncın hızla düşmesinden olmuştur.
Forte infection bactérienne due assurément aux instruments infectés utilisés par vos bouchers.
Akut bakteriyel enfeksiyon kapmış hiç şüphe yok ki, sizin Güney Amerikalı kasaplarınızın kirli aparatlarından.
S'il tue quelqu'un là-bas, parfait. Mais s'il fait une erreur ici due à son double travail, c'est moi qui serai responsable. Ted, rappelez-nous ma position sur le travail au noir.
Eğer orada birisini öldürürse harika ama eğer yorgunluk yüzünden burada bir hata yaparsa sorumlusu benim hastanem olacaktır.
Les libéraux affirment que la violence est dûe à la pauvreté en Amérique.
Liberaller, Amerika'daki şiddet ve öfkenin sebebinin yoksulluk olduğunu düşünüyor..
Cyanose due à la désoxygénation.
Oksijensizlikten morarmış?
Vous êtes convaincus que votre présence ici est due à votre intelligence au-dessus des élèves ordinaires de notre école.
Bu işi halletmeni bekliyorum, Hal. - Ne öneriyorsun? - Bir şey önerdiğim falan yok.
Something Borrowed, Someones Due
Çeviri :
Mark Young. Mort d'asphyxie dûe à une noyade.
Ölüm nedeni havasızlık su altında boğulma nedeniyle.
Le docteur dit que la mort est due à une balle dans le coeur.
Doktorlar ölüm sebebinin kalbe saplanan mermi olduğunu söylüyor.
A quoi peut être due l'explosion?
Peki başka ne olabilir?
- Constipation due à la Vicodine.
Vicodin kullanımından kaynaklı kabız.