Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Entra

Entra перевод на турецкий

158 параллельный перевод
Echappant à la tempête, le petit homme entra dans la cabane, en quête d'un abri et peut-être d'un peu d'hospitalité.
Kamçılayan fırtınadan inleyen kulübeye Little Fellow girdi. Barınak ve belki biraz misafirperverlik umuyordu.
"entra un majestueux corbeau"
Heybetli bir kuzgun belirdi "
Mais le temps passait et même ce faiseur de mondes entra un jour dans le passé. Et le grand journaliste faisait partie de l'histoire, survécut avec le reste de sa puissance.
Kane dünyanın değişmesine yardım etti Ama Kane'in dünyası şimdi tarih oldu Büyük gazetecinin kendisi tarihe geçti ancak tarihi yazabilme gücünü erken kaybetti.
Un homme entra sur la pointe des pieds.
Bir adam girdi içeri. Sessizce.
Elle lisait, allongée, quand il entra.
İçeri girdiğinde bu şezlongda kitap okuyormuş.
Mais l'armistice entra en vigueur.
Ama 90 günlük ateşkes başladı.
Je vécus en recluse durant des mois. Un jour, souriant, il entra dans ma chambre.
Ayrıca kimseyi görmeme izin vermedi, ta ki bir gün mutlu bir şekilde kendi gelip beni görene kadar.
Je t'entra-ne dans un couloir obscur... parce que j'ai peur du noir ce soir.
Seni karanlık bir yere çektim çünkü bu gece karanlıktan korkuyorum.
Et il entra
Kadın içeri girdi.
Ce chauffeur de camion entra juste derrière elle.
Tam ardından bu kamyon sürücüsü girdi.
Il entra ainsi dans notre histoire et il disparut de mes yeux. mais jamais de mon cœur.
Böylece tarihimize geçti ve görüş alanımdan çıktı ama kalbimden asla.
Il l'ouvrit et entra les pieds nus.
Kapıyı açarak yalın ayak sessizce içeri girdi.
Ainsi, le Cid entra à cheval dans la légende.
Ve böylece Şef... kapıdan çıktıktan sonra bir efsaneye dönüşüp tarihteki yerini aldı.
Il entra en état de transe hypnotique.
Sanki hipnotik trans halindeymiş gibi davranıyor!
Il entra dans la maison de Dieu et mangea les pains de l'offrande que personne ne pouvait manger, qui étaient réservés aux prêtres.
Yanındakilerle birlikte Tanrı'nın evine girip yenmesi yasak olan,.. ... ancak kahinlerin yiyebileceği adak ekmeklerini yediklerini?
Entra dans la léaende
Bir efsanenin parçası oldu
" Et Jésus entra dans le temple de Dieu
"Ve İsa, Tanrı'nın tapınağına gitti..."
Notre Johann Christoph Friedrich entra à l'âge de dix-huit ans dans la chapelle du comte de Schaumburg-Lippe à Bückeburg quelques semaines avant la mort de Sebastian.
18 yaşındaki oğlumuz Johann Christoph Friedrich, Sebastian'ın ölümünden birkaç hafta önce Bückeburg'daki Count Schaumburg-Lippe şapeline katılmıştı.
Quand il entra à Jérusalem, Toute le ville fut agitée. "Qui est-ce?", disait-on...
Kudüs'e geldiğinde tüm şehir hayrete düşerek "Bu da ne böyle?" dediler.
La mère de Scribouillard, alarmée par cette hilarité inhabituelle.. entra dans la pièce, et trouva ce qui était apparemment.
Alışılmadık cümbüş seslerini duyan Scribbler'ın annesi odaya girmiş ve intihar notunu bulmuştu.
Quand on en fut au 6ème ou 7ème malchick... qui, l'œil paillard, et smeckant, entra en action... j'ai commencé à avoir vraiment la nausée.
6. ya da 7. malşikte sadist bakışlı eyleme geçtiğinde gerçekten bunaltı başladı.
Mais un nouvel élément entra en jeu.
- Ay, ne tatlı. Ama yarışa yeni bir faktör girdi.
Il entra dans une rage folle.
Öfkeden deliye döndü.
Des détenus devaient jouer des airs entra * inants pour compléter l ´ illusion.
şenlik havasına girilsin diye tutsak müzisyenlerin de... çalgılarını çalması sağlanırdı.
On raconte que, désespérée, celle-ci conserva son voile et entra au couvent.
Kuzinin, ümitsizlik içinde duvağıyla manastıra kapandığı söyleniyor.
" Un jeune homme descendit de l'auto et entra d'un pas assure.
# "Delikanlı arabayı bıraktı ve emin adımlarla içeriye girdi."
Tu as 4 doigts. " Un jeune homme descendit de l'auto et entra d'un pas assure.
# "Delikanlı arabayı bıraktı ve emin adımlarla içeriye girdi."
Et, dans une galaxie lointaine, la Princesse Amoura était au lit, lorsque le séduisant chevalier entra dans sa chambre.
Bu arada, çok çok uzak bir galakside Prenses Amoura yakışıklı genç şövalye odaya girerken yatağına uzanmış bekliyordu.
" Le chat passa et y entra la tête
"Kedi gelip içeri kafasını sokar"
Alors elle revint aux USA et entra dans le personnel... de Southwest General.
Bu yüzden Amerika'ya dönüp, buranın Güneybatı Hastanesinin kadrosuna girdi.
Il entra à l'université à 18 ans et tomba amoureux.
18 yaşında üniversiteye girdi... ve aşık oldu.
- Il poussa alors la porte et entra dans la photo.
Bu o. Kapıyı açtı ve fotoğrafa girdi.
Il entra dans ma vie.
Noel Baba muhtemelen ucuz şarap kokuyor olamazdı.
"Le prêtre dit : " Excusez-moi, et entra dans la hutte.
Rahip "Afedersiniz!" diyerek kulübeye girmiş.
Sur le conseil de son père, il passa l'examen chez Romm et entra en 1954 à l'Institut du cinéma.
Babasının tavsiyesi üzerine.. ... 1954'te Romm'un atölyesine başvurdu ve film enstitüsüne girdi.
Mais bientôt, sur l'insistance de Larissa Pavlovna, il entra en clinique, chez le Dr Schwarzenberg, célèbre cancérologue parisien, qui commença à soigner son cancer du poumon.
Ama kısa süre sonra, Pavlona'nın ısrarı üzerine İranlı meşhur onkolog Schwartzenberg'in kontrolü altına girdi. Doktor akçiğer kanserini kontrol altına aldı.
La phalange américaine y entra à l'aube, et nous fûmes accueillis en libérateurs.
Amerikan taburu başkente şafak vakti girdi.
ACCUSÉE DE PARJURE DANS L'AFFAIRE LUCKY GORDON, ENTRA EN PRISON LE 6 DÉCEMBRE 1963.
YALAN İFADEDEN SUÇLU BULUNDU 6 ARALIK 1963'DE HOLLOWAY HAPİSHANESİNE ATILDI
Tout le monde était dans le salon, quand quelqu'un entra.
Herkes yemek odasında toplanmışken eve başka birisi girdi.
A L'AUTOMNE, TRE ENTRA... A L'UNIVERSITE MOREHOUSE D ’ ATLANTA.
O SONBAHAR, TRE, ATLANTA'DAKİ MOREHOUSE KOLEJİNE GİRDİ.
Edwin Malnick y entra vers 19h15, heure de pointe... jeta un long regard sur la foule chic et choc, sortit... un fusil de son pardessus et ouvrit le feu.
Edwin Malnick, 19 : 15'te bara geldi barda eğlenen kalabalığa baktı tüfeğini çıkardı ve ateş açtı.
Alors de la forêt arriva Enkidu. Il entra dans la ville.
Enkidu, ormandan gelen bir vahşi adam, şehre girdi.
Sans hâte ni gêne, elle entra dans le salon où la meilleure société de New York était assemblée, un peu solennellement.
Hiç telaş etmeden ya da yüzü kızarmadan içeri girdi. Burada New York'un en seçkin davetli topluluğu her nasılsa biraraya gelmişti.
Alors, Ananias partit. et entra dans la maison. Et imposa les mains à Saul, qui lui dit :
Ve Ananias yola çıktı ve eve girdi elini üzerine koydu ve dedi ki :
Reyga entra et ils se disputèrent.
Reyga geldi ve tartışmaya başladılar.
Charles Van Doren entra à L'Encyclopedia Britannica.
" Charles Van Doren Brittanica Ansiklopedisinde çalışmaya başladı.
Herbert Stempel entra à la Société des Transports de la Ville de New York.
" Herbert Stempel New York transit departmanında... çalışmaya başladı.
- Bonne Année! - Entra!
- Mutlu yıllar.
Entra! - Hé, groom!
- Gir, gir.
Quand Henri Young entra en réhabilitation, j'étais en première année de Droit à Harvard.
Henri Young'ın ıslahına başlandığında Harvard hukukta ilk yılımdaydım.
Et la vierge qui entra Jamais plus vierge ne repartit.
Kız girdi içeri, girdi ama, çıkmadı dışarı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]