Translate.vc / французский → турецкий / Evet
Evet перевод на турецкий
781,665 параллельный перевод
- C'est très dangereux, donc on doit rester à distance.
- Evet, hem de çok tehlikeli o yüzden gemiye yaklaşmamalıyız.
Rip a désactivé Gideon.
Evet, Gideon'ı Rip devredışı bırakmış.
- Tout comme le comportement de Nate - dans la bibliothèque.
- Evet, Nate'in kütüphanedeki hareketleri gibi.
Attends, il y a aussi une fausse version de moi?
Dur biraz. Benim de mi çakmam var? - Evet.
Oui.
Evet. O zaman bu benim suçum.
Darhk a dit que tu t'étais ramolli.
Evet, Darhk yumuşadığını söylemişti.
Ça ne l'est pas, mais ça peut l'être.
Evet, değil ama olabilir.
À ce propos...
Evet, o konuda...
Oui, en réalité.
- Aslında evet.
Mais, oui, je pars.
Ama evet, gidiyorum.
J'ai réalisé que je ne pouvais rien vous apprendre de plus.
Evet ama fark ettim ki size öğreteceğim başka bir şey kalmamış.
Peut-être que M. Rory a déteint sur moi.
Evet. Belki Bay Rory'nin üzerimde biraz etkisi olmuş olabilir.
- Oui.
- Evet.
Oui. La mère de Garcia Flynn.
Garcia Flynn'in annesi, evet.
Ouais, mais ça ne va prendre que quelques heures avant que Mason ne puisse contrecarrer le ver et remettre le réseau en service.
Evet, ama Mason'ın virüsü temizleyip sistemi tekrar çalışır hale getirmesi bir kaç saatini alır.
- Je n'ai pas beaucoup de temps là... tu es en danger. Ouais. J'ai appris ça en regardant "The Wire".
Evet. "The Wire" izlerken görmüştüm.
- Ouais.
- Evet.
Oui. 1954.
Evet 1954'te.
Oui, et toi tu as vieilli.
Evet. Sen de yaşlanmışsın.
Il était là.
Evet, buradaydı.
Oui, quelque chose à propos d'une rencontre à DC en 1954.
Evet, 1954 yılında D.C.'de yapılacak toplantıyla ilgili bir şeyler.
Dans un rayon de 80km ², oui.
180 km kare içindelerse, evet.
Oui?
Evet?
Oui, nous pouvons nous faire rentrer à la maison.
Evet ama eve döndüğümüzde de onu acile götüremeyiz.
Oui.
Evet.
Elle a juste besoin de se calmer.
Evet. Sakinleşmesi lazım sadece.
La première étape consiste à lui rendre sa magie.
Evet, ilk adımı da ona sihrini geri vermek.
Oui, bien sûr.
Evet, evet, tabii ki.
Oui. Vivre sa vie, et c'est pour ça que je suis revenu.
Evet, hayatını yaşa falan işte.
Oui, Zelena m'a demandé de la garder un moment.
Evet. Zelena ona biraz bakmamı istedi.
Oui, sans la seule arme qui peut la vaincre.
Evet, onu yenebileceğimizi bildiğimiz tek silah elinde olmadan.
Je pense que c'est possible.
Evet, olabilir.
Pour avoir un ami qui t'accepterait alors que personne d'autre ne le fait? Oui.
Bu sayede seni olduğun gibi kabul eden bir arkadaşın olacaksa evet.
Une réunion à Washington en 1954.
Evet, 1954'de başkentte yapılacak toplantıyla ilgili bir şeyler söyledi.
- Oui, on peut vous aider?
- Evet, nasıl yardımcı olabilirim?
Immoral?
Evet.
- Je n'arrive pas à joindre Wyatt. - C'est parce qu'il a des choses plus importantes que moi à gérer.
Evet, çünkü benim için endişelenmekten daha önemli işleri var.
Il nous a fait un dossier complet.
- Bize koskocaman bir dava yaratmış. - Evet.
Je pensais te contacter aussi la prochaine fois que j'ai besoin d'une tête brûlée.
Evet ben de deli fişek birine ihtiyacım olursa sana mesaj atmayı düşünmüştüm.
Une sœur.
Evet kız kardeşim vardı.
Si, elle existe.
Evet öyle biri var.
Non, ils mentent tout le temps.
Evet, hiçbiri gerçekleşmedi.
Mais certains ont compris que le changement, ça craignait!
Evet ama sonra bazılarımız değişimin kokuşmuş bir şey olduğunu anladı.
Tout arrive!
Evet, nihayet yapılıyor.
Eh, binoclard, écoute-moi bien.
Evet inek, şunu bir netleştirelim.
On appelle ça "clodo coquet".
Kenar mahalle yüzsüzü. Ama evet.
C'est terminé.
Evet, dersimiz bitti.
- une machine qu'on possède...
- Buradaki makinemizin adı. - Evet.
Le solenodon paradoxus... est menacé d'extinction.
Evet, bu Haiti yılandişinin soyu tükenmek üzere.
Je sais.
Evet, haberim var.
- Ça reste bizarre.
- Evet, hala tuhaf.