Translate.vc / французский → турецкий / Exception
Exception перевод на турецкий
2,520 параллельный перевод
Vous n'avez sans doute jamais remarqué, mais tous les grands films, sans exception, contiennent une part importante de "Aucune raison".
Muhtemelen bunları oturup düşünmediniz bile. Ancak istisnasız her büyük prodüksiyon çok önemli bir miktarda "sebebi olmayan" şeyler içerir.
Peut-être que c'était une mauvaise idée, mais vous pourriez faire une exception.
Belki öyleydi, ama siz de bir zamanlar bir fırsat yaratmaya çalışmadınız mı?
Ce qui était un garage de stationnement était rempli du contenu d'une douzaine d'appartements, complètement carbonisé au-delà de toute reconnaissance... avec une exception incroyable.
Daha önce garaj olarak kullanılan yer bir düzine dairenin yıkıntılarıyla dolmuştu. Her şey kömür olmuş neredeyse tanınmaz hale gelmişti mükemmel bir istisnanın dışında.
J'ai fait une exception parce qu'elle était canon.
- Güzel olduğu için kolaylık yaptım.
Risotto d'exception, d'ailleurs.
Uğruna ölünecek bir şeydi bu arada.
On sait que c'est contre les règles, et nous apprécions l'exception accordée.
Bunun alışılmışın dışında bir şey olduğunun farkındayız ve bize istisna gösterdiğiniz için teşekkür ederiz.
Je peux faire une exception. Une fois, pas deux.
Bir ayrıcalık yapabilirim ama iki tane olmaz.
- Fais une exception.
- Bir ayrıcalık yap!
Mais je ferais une exception.
Ama bir istisna yaparız.
Les juifs font pas de cadeaux de Noël, mais comme tu aimes Noël, je voulais faire une exception.
Musevi olduğum için, Noel hediyesi pek vermem ama bu bayrama verdiğin önemi göz önünde bulundurarak, bir istisna yapmaya karar verdim.
Vous êtes une exception.
Belli ki siz bir istisnasınız.
Je suis entièrement d'accord, avec l'énorme exception suivante :
Şimdi sıralayacağım birçok istisna ile birlikte, sana kesinlikle katılıyorum.
Jusqu'ici, je pensais que tu étais une exception.
Acayip kuraldışı bulduğunuzu farz ediyorum.
Aucune exception, même en cas de prolongations?
Sonraki saatlerde olması için falan bir istisna yapamıyor musunuz?
Faites une exception dans son cas.
Onun için bir ayrıcalık yapabilirsin.
Et oui, exception, j'ai compris.
- İstisna. Ve tabii, istisna, anladım.
Je vous demande une exception pour que cet homme voie sa fille avant de mourir.
Bu adamın ölmeden önce kızını görmesi için bir istisna yapmanızı istiyorum.
Le directeur fera une exception, si elle arrive... bientôt.
Evet. Hapishane müdürü eğer gelirse bir istisna yapacak... -... yakında gelirse.
Nous mourrons tous un jour sans exception!
Hepimiz aniden birgün öleceğiz!
Aucune exception. l'épisode 8 de V :
İstinasız. Sizi yeniden görmek çok güzel Baş Komutan.
Vos inoculations sont à jours. à l'exception de votre typhus, en retard de 17 jours.
17 gün gecikmiş tifüs aşın hariç aşıların tamam.
Que Dieu nous bénisse tous, sans exception. "
'Tanrı herkesi korur.'"
Les mecs qui baisent au hasard, ça me rend malade aussi. J'ai fait une exception.
- Senin gibi karşılarına çıkan her türden kızı sırf zevk için siken adamlar da benim midemi bulandırıyor.
Non, en effet. J'ai fait une exception pour Michael.
Michael için bir istisna yaptım.
On croit tous être l'exception, mais on est dans l'erreur et morts.
Ve hepimiz istisna olduğumuzu düşünürüz, ama ölümüne yanılırız.
Naturellement vous n'êtes pas une exception.
İstisna ayırmadan.
On s'est rencontrés à une séance photo pour un Vanity Fair consacrés aux hommes d'exception.
Buzz'i tanırım. Vanity Fair * dergisinin yıllık muhteşem baylar sayısının fotoğraf çekiminde tanışmıştık.
Toutes sans exception obtenaient au minimum A2 quelques jours avant d'être secourues.
Kurtarılmalarından birkaç gün öncesine kadar bu şirketlerin hepsinin derecesi en az A2 idi.
Je sais que c'est au-delà de son autorité. Vous allez devoir faire une exception.
Erişim yetkisinin ötesinde olduğunu biliyorum.
Mme Bloom et vous êtes l'exception à la règle. Et une parfaite exception.
Siz ve Ajan Bayan Bloom bariz birer istisnasınız oldukça da başarılı bir istisnasınız.
Tout a parfaitement marché, à une exception près.
Doğru, her şey tıkır tıkır işlemiş. Bir şey hariç.
La fille est tuée sur le chantier, le corps découpé sur le rivage, puis transporté jusqu'à l'estuaire, à 15 km de là, à l'exception d'un bras, laissé à dessein sur le lieu du crime.
Katil kurbanını fabrikada öldürmüş. Cesedi nehir havzasında parçalara ayırmış. Daha sonra, cesetten kurtulmak için koya kadar 15 kilometrelik yol gitmiş.
Sans exception.
Ben de buna dahilim.
Ces robots peuvent tout effacer de la Terre, à l'exception de nous trois. Et maintenant ils viennent nous chercher!
- Bu robotlar biz üçümüz dışında tüm dünyayı ortadan kaldırabiliyorlar ve şimdi bizi arıyorlar!
À une exception près.
Bir istisna hariç.
Tout le monde dit que ça pourrait prendre du temps, mais on pensait être l'exception à la règle.
Yani, herkes bize bunun biraz zaman alabileceğini söylemişti.. Biz bir istisna olabileceğimizi düşünmüştük.
À l'exception de Cordero. Si.
Muhtemel Cordero istisnası haricinde, evet bal gibi de seversin.
Tout est organisé à la minute, sans exception.
Her şey dakikası dakikasına planlanmış. Kimseye ayrıcalık yok.
"La démocratie est le pire système de gouvernement, à l'exception de tous les autres." W. Churchill
"Demokrasi en kötü yönetim şeklidir. Diğerleri hariç." - Churchill
♪ Et l'ai fait sans exception ♪
... ve hepsinin iç yüzünü gördüm...
Tous sans exception.
Hepsi hala orada.
Une blague sur les gros, ça peut aller, mais je fais une exception quand on me tabasse le crâne.
Arada bir o şişman şakalarını yapmasına birşey demiyorum. Ama kafamı içine göçürmesin olur mu?
{ \ pos ( 192,225 ) } Exception.
İstisna.
L'exception.
Adam grubun dışında kalıyor.
Sans exception.
Hepimizin.
C'était Vince, c'est une exception.
- Çünkü Vince aradı.
Voici quelques femmes d'exception.
Jen, seni bu çok değerli bayanlarla tanıştırayım.
Tous sans exception.
Her birinin.
Tous sans exception.
Hepsini.
- C'est l'exception.
O bir istisna.
Aucune exception.
Hepimiz aynı kurallara göre davranıyoruz.