Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Existe

Existe перевод на турецкий

15,071 параллельный перевод
Il existe une forêt cachée, juste au nord de la rivière du Dorian.
Dorian Nehri'nin ilerisinde gizli bir orman var.
Il existe un mot chinois pour cul-de-sac.
Çincede çıkmaz sokağın karşılığı varmış.
Pourtant cela existe et "n'a jamais été."
Yine de var ve asla olmayan.
Ça n'existe pas, un "Texicain."
Teksikalı diye bir şey yok.
Un endroit qui existe pas.
Var olmayan yerlerden.
Eh bien... Il existe de nombreuses façons d'interpréter ce qu'il a dit.
Demek istediğim söylenenleri yorumlamanın birden fazla yolu vardır.
Tout en luttant pour trouver un remède, il enregistrait sa fille, sa voix et son évolution pour qu'elle existe à jamais.
Ve bir tedavi yaratmak için çaresizce çalışırken de küçük kızın babası, kızını kaydediyordu sesini, suretini, gelecek için kurtarıyordu.
Mon passé n'existe plus.
Geçmişim benim için kayıp.
Une vie où la solitude n'existe pas.
Yalnızlığın biraz ötesinde bir şey.
Ça existe pas.
- Uydurma bir şey.
Cette épée est formidable, mais il en existe une plus grande.
Bu kılıç muazzam ama daha da muazzamı var.
Le Sentier de Fer existe encore... Ce n'est pas une simple légende.
Demir Düzen efsane değil henüz değil.
Je peux pas... faire que ça existe pas.
Keşke diyerek koşulları değiştiremem.
J'existe, au mieux.
Tek yaptığım var olmak.
Il existe une famille pour chaque enfant.
Herkes için bir aile var.
Petite, Max ne sait même pas que j'existe.
Yapma be kızım, Max'in senin varlığından bile haberi yok.
Moi, j'existe.
Ben gerçeğim.
Existe-t-il un mode lent?
Acele etmeyeceğimiz bir mod var mı?
Même s'il y a des réserves pour un lubrifiant comme Astroglide et d'autres lubrifiants de ce genre. je pense qu'il existe toujours la possibilité de remplacer la cartouche ou quelque chose comme ça, pour pouvoir mettre votre pénis dans...
Astroglide veya bunun gibi bir sürü... kayganlaştırıcı olsa da... bence bir tür kartuş değişim sistemi ile... penisini soktuğunuzda... çalışacak bir sistem kurmak mümkün...
La planète Tenemule n'existe plus.
Tenemule gezegeni artık yerinde yok.
Ce numéro n'existe pas.
Böyle bir numara yok.
Les gars, Plum et la petite chienne croient que Pete Ward existe pour vrai.
Hey, beyler, beyler, Plum ve çiftçi çocuk, Pete Ward'ın gerçek olduğunu sanmışlar.
Très bien, il existe.
Tamam, gerçekmiş.
Vous ne savez même pas s'il existe.
Varlığından bile emin değilsiniz.
Mais il n'existe plus.
Dünyam artık yok.
Si l'épidémie existe, savez-vous combien de gouvernements la voudront?
Veba var olursa, bunu kaç hükümetin isteyeceğini biliyor musun?
Le démon de ton tableau, il existe.
Resmindeki iblis gerçek.
- Mais ce qui le distingue de tout ce qui existe sur cette planète, c'est le processeur, auquel on a donné pour rigoler le surnom de Porte-poussière magique.
Ama bizi dünyanın kalanından farklı kılan şeyse işlemcimiz. Özel olarak adına Sihirli Süpürge diyoruz.
Il existe des machines capables de produire des centaines de beignets à l'heure.
Saatte yüzlerce donut yapabilen makineler var artık.
Ça n'existe plus depuis des siècles.
Yüzyıllardır bir tane bile görülmedi.
On n'en a pas, ça n'existe pas.
Bir çözümümüz yok. Bunun için? Hayır yok.
"Si personne ne nous voit, est-ce qu'on existe vraiment?"
Acaba kimse görmüyorsa gerçekten ben var mıyım, demiş.
Tant qu'elle existe encore.
Hâlâ buradayken. Tamam mı?
Je le savais, le paradis n'existe pas.
Biliyordum. Haklıymışım. Cennet falan yok.
L'obscurité n'existe pas.
Ne karanlık var...
Où tu ouvriras les yeux S'il existe un monde heureux C'est celui-là
# Bakınca etrafına, bulunduğun yerde Mutluluğun da olduğunun varacaksın farkına #
Je crois qu'il n'existe pas de mot pour expliquer ce qui cloche chez lui.
Onun ne sorunu olduğunu anlatmak için bir kelime olduğunu bile sanmıyorum.
L'agence existe encore?
Şirket hala çalışıyor mu?
Ça n'existe pas, une couverture limitée.
- Öyle mi? Sınırlı ifşa diye bir şey yoktur.
Il n'existe aucune vérité dans la loi.
Hukukta gerçek olmaz.
Sans ça, tu peux pas dire que Dieu existe pas.
Yanıtını bilmiyorsan, Tanrı'nın varlığını inkar edemezsin.
"prouvez que cette chaise existe." Tout le monde se met donc à écrire des pages, sauf un gars, qui écrit deux mots.
Ve herkes yazmaya başlamış biri dışında.
"Prouvez que la chaise n'existe pas."
"Sandalyenin var olmadığını kanıtlayın."
Ah, donc elle existe pas!
Hee. Var olmadığını diyor yani?
J'ai dû me tromper parce qu'elle n'existe pas.
Adını yanlış biliyordum herhalde, çünkü öyle bir yer yokmuş.
"Pourquoi existe-t-on?" Merry a écrit...
"neden buradayız?" Ve neşeli yazdı...
"La vie est un court laps de temps durant lequel on existe."
"Hayat sadece kısa bir zaman aralığıdır. " Yaşadığın yer ".
Notre ancienne vie n'existe plus.
Eski hayatımız gitti, Swede.
La vie est un court laps de temps durant lequel on existe.
Yaşam sadece kısa bir zaman aralığı Içinde yaşıyorsun.
Elle n'aura pas existé suffisamment longtemps.
O kadar uzun süre var olmayacak.
- Il n'existe plus.
Charlie Greel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]