Translate.vc / французский → турецкий / Fez
Fez перевод на турецкий
1,222 параллельный перевод
Je suis pas superficiel, je juge les filles à leur beauté.
- Siz ikiniz, basit düşünüyorsunuz. - Ben basit düşünmüyorum, Fez. Sadece onların görünüşlerine göre karara varıyorum.
D'accord, mais si tu te retrouves à peloter Mamie Nova, tu viendras pas pleurer.
Evet. Tamam, Fez. Fakat biri seni arabanın içinde parmak atarak rahatsız ederse, gelip bana ağlama.
Si tu es à nouveau sur le marché, une fois qu'on a goûté à Fez, on est accro.
Eğer sen yeni bir aşk almak için markete gitmiş olsaydın... Onlar, öncelik Fez'in deselerdi, asla geri dönmezdin.
Tu vois? Merci, Fez.
Teşekkürler Fez.
- Merci, Fez.
- Teşekkürler Fez.
- Assieds-toi près de Fez.
- Şimdi lütfen Fez'in yanına otur.
Hé bien, Fez, merci.
Teşekkürler.
Toutes les femmes veulent un bout de Fez!
Bütün kadınlar Fez'den bir parça istiyor.
Fez, pour la dernière fois, l'Homme-Mystère ne peut pas t'entendre...
Fez, son kez söylüyorum. Bilmececi seni duyamaz.
Hey, Fez.
Hey, Fez.
Oh Fez, que si tu me résous ça!
Fakat Fez. Ancak sen de şunu çözersen.
- Stop! Fez!
- Dur, Fez.
Troisièmement, tu me rends malade, et tous les gars ici... seraient meilleurs partenaires que toi, même Fez.
Üçüncüsü, beni iğrendiriyorsun ve buradaki herhangi bir erkek senden çok daha iyi bir partner olur. Fez bile.
Euh non, Fez, j'le pensais pas vraiment...
Hayır, öyle demek istemedim, Fez.
Choisir Fez? ! A ma place?
Fez'i bana tercih mi ediyor?
Quand t'y penses, qu'est-ce que Fez a pour lui... à part un incroyable accent sexy et un corps super torride?
Çünkü düşündüğümde, Fez'in hoşlanacak neyi var ki? İnanılmaz seksi aksanı ve dehşet verici vücudu dışında.
Non, c'est vrai, si Fez aide Jackie à obtenir le 1er prix... elle pourrait enlever ses habits et vouloir du sexe avec lui directement sur la piste.
Düşünüldüğünde, eğer Fez Jackie'nin yarışmayı kazanmasına yardım ederse kız, çocuğun kıyafetlerini parçalayıp, onunla buz pistinde seks yapabilir.
Oh, mon Dieu, Jackie et Fez sont les suivants...
Aman tanrım. Sanırım sıradakiler, Fez ve Jackie.
Fez a fait un faux-pas...
Fez hata yaptı.
Moi j'ai vu pas mal d'erreurs, surtout chez Fez...
Birçok hata gördüm. Özellikle de Fez'den.
Oh, Fez, merci!
Fez, teşekkür ederim.
Allons-y, Fez.
Gidelim, Fez.
Fez a Jackie, et tu as avalé ta bille!
Fez, Jackie'i aldı ve sen bilyeyi dışarı çıkarmak zorundasın.
Hey, Fez, j'viens juste de faire un poème...
Hey Fez, sana bir şiir yazdım.
Il y avait ce garçon nommé Fez... qui avait un cul vraiment mignon!
Bir zamanlar gerçekten harika bir kıçı olan Fez isminde bir adam varmış.
Ne le fais pas, Fez!
Yapma, Fez.
Résous-moi ça, Fez.
Bunu çöz bakalım, Fez.
Alors... tu vas m'embrasser, Fez?
Eee... Beni öpecek misin, Fez?
Jackie aime Fez, et alors?
Jackie, Fez'den hoşlanıyor. Ne önemli.
T'as bien fait, Fez, mais un conseil...
Doğru olanı yaptın, Fez. Ama sana bir tavsiye :
Fez, t'es ivre...
Fez, sen sarhoşsun.
Tu peux pas jouer au Twister tout seul!
Fez, Twister'ı tek başına oynayamazsın.
Fez, le cirque a appelé.
Hey Fez, dostum.
Si on pose la question, ceci est un oeil de verre.
Hey, Fez. Biri sorarsa, bunlar cam göz.
Purée Fez!
Lanet olsun, Fez.
Oh! Purée Fez!
Kahretsin, Fez.
Fez, qu'est-ce que tu fous bordel?
Fez, ne halt ediyorsun sen?
Hey, Kelso, pendant que tu es là-bas, pourrais-tu STP passer une paire de pantalon à Fez?
Hey, Kelso. Oradayken Fez'e lütfen bir pantolon atar mısın?
Fez, enlèves-moi ça ou emmènes-le dehors.
Fez, ya şunu kapat ya da dışarı çıkar.
Oh, hey, on pourrait emmener Fez à Chicago et vendre son cul pour de la bière...
Hey, Fez'i Chicago'ya götürüp, bira karşılığında kıçını satabiliriz.
Ouai euh, tu sais Fez, je ne peux pas, parce que j'peux à peine te regarder...
Yapamam, Fez. Çünkü sana bakamıyorum bile.
Ok, Fez, c'est ça...
Pekâlâ, Fez. Buraya kadar.
Hey les mecs, vous voulez pas sortir et allez voir Eric et Fez se tourner autour?
Hey, çocuklar. Dışarı çıkıp Eric ve Fez'in kovalamacısını izlemek ister misiniz?
Ok, Fez. Hé bien...
Pekâlâ, Fez.
Steven, Eric, euh, cherchez une couverture pour Fez.
Steven, Eric. Fez'e bir örtü verin.
Fez s'est blessé.
Fez kendini yaralamış.
Ok, Fez, ça va te remonter le moral.
Pekâlâ, Fez. İşte bu senin keyfini yerine getirir.
Oh, mais Fez, fais attention, si Bob approche de Midge dénudée, détourne ton regard.
Fakat Fez. Dikkatli ol. Bob çıplak Midge'e yaklaşırsa, başka tarafa bak.
Red, j'ai besoin que tu montes cette soupe à Fez.
Red, sana bu çorbayı yukarıya, Fez'e götürmen için ihtiyacım var.
Nourris les oiseaux, ou nourris Fez!
Kuşları mı yoksa Fez'i mi beslersin?
Ok...
Pekâlâ, Fez.