Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Fillmore

Fillmore перевод на турецкий

186 параллельный перевод
J'ai ramassé un suspect mais il s'est sauvé.
Az önce Fillmore Sokağı'nda bir şüpheli yakaladım. Elimden kaçtı.
Vous voulez bien me rappeler?
- Beni hemen geri arayabilir misiniz? - "Tabi". Fillmore 0710.
Je ne veux plus d'ennuis, comme l'année dernière à Fillmore.
Geçen sene Fillmore'da yarattığınız gibi bir karmaşa istemiyorum.
Tess, je vais voir le Dr. Fillmore la semaine prochaine.
Tess, haftaya Dr. Fillmorella'ya gideceğim.
Il nous a dit non. " Vous irez au Fillmore
Ve bu konuda diretti. Bize " daha sonra gidip...
"quand vous serez un grand groupe."
"Fillmore'da patlamalısınız" diyordu.
Cette vieille pute... à Fillmore...
Fillmore bölgesindeki.
Inspecteurs Callahan et Di Georgio.
Fillmore Bölgesi! Müfettiş Callahan ve DiGeorgio.
Le lieu de réunion du T.P.B. :
C.N.B'nin Fillmore bölümü.
Mais on devait aller voir les six groupes.
Evet ama Fillmore'a gidecektik. Altı grup çıkıyor.
3 - A-68, le suspect réside au 914 Fillmore.
3-A-68, 914 Fillmore yerini aldı.
Affirmatif, 914 Fillmore.
Olumlu, 914 Fillmore.
Pizzeria sur Fillimore Walk.
Fillmore Walk'daki Pizzeria'da.
Il a un club à Filmore.
Fillmore'da bir kulübü var.
Filmore Road...
- Fillmore. - Fillimore.
Il faut que j'aille à Fillmore faire un devis.
Birkaç dakika sonra başka bir yere ölçü almaya gideceğim.
En sorte.Je l'ai ramenée du Fillmore, un soir qu'elle était inconsciente.
Bir bakıma öyle. Onu Fillmore'daki evine taşımıştım bayıldığında.
Brittany Blake Fillmore. En ce qui concerne M. McAllister, cela pourrait vous surprendre, mais je ne pensais plus à lui du tout.
"Bay McAllister'a gelince," "onu pek düşünmedim."
Harrison, Tyler, Polk, Taylor, Fillmore...
... Harrison, Tyler, Polk, Taylor, Fillmore, Pierce...
Je me rappelle Syd, au Fillmore East ou West, montant sur scène et regardant droit devant lui et désaccordant toutes les cordes de sa guitare.
Batı veya Doğu Fillmore'da... Muhtemelen Batı... Syd'in bugünkü gibi göründüğünü hatırlıyorum.
Je vois que le président Fillmore fait à nouveau la une.
Başkan Fillmore'u haberlerde gördüm.
Tu seras prêt à temps pour le meeting de Fillmore?
Fillmore'a kadar yapabilir misin?
Je cherche un cabinet de... d'avocats... Polk, Taylor, Fillmore, Pierce
Bir hukuk bürosunu arıyorum, Polk, Taylor, Fillmore, Pierce...
Je ne suis pas dans les bureaux de Polk, Taylor, Fillmore, Pierce et Van Buren, qui, soit dit en passant, sont tous d'anciens présidents des États-Unis.
Burası Polk, Taylor, Fillmore, Pierce, Van Buren'ın hukuk bürosu değil. Ki rastlantıya bakın, bunlar Birleşik Devletler başkanlarının isimleri.
Bienvenue chez Polk, Taylor, Fillmore, Pierce et Van Buren.
Polk, Taylor, Fillmore, Pierce ve Van Buren'e hoş geldin.
Avant de venir à Oswald, vous avez travaillé à l'hôpital Millard Fillmore de Buffalo et à Saint Eligius à Boston?
Oswald'a gelmeden önce, Buffalo'da Millard Fillmore Hastanesinde ve Boston'da St. Eligius'de çalışmışsın.
- ll enseigne à Fillmore.
- Öğretmen, Fillmore'da.
Ou peut-être comparer les gouvernements de Chester A. Arthur et de Millard Fillmore.
Belki Chester A. Arthur ve Millar Filmore yönetimine karşı gelebilirsin ya da her kimse işte!
- Ne me fais pas honte, Fillmore.
- Beni utandırma, Fillmore.
Je ne sais pas. Elle est toujours au Fillmore.
Bilmiyorum, sürekli Fillmore'dadır.
Au bar Fillmore?
- Fillmore Salonu'nda mı?
Regardez qui est au Fillmore! Comment ça va?
Hergeleye bakın hele, Fillmore'a da gelirmiş.
- Le soir de l'enlèvement, Ray le Maigre était au bar Fillmore. Il reniflait de la cocaïne entre 20 h et 22 h.
- Amanda'nın kaçırıldığı gece Sıska Ray 8 ile 10 arasında Fillmore Salonu'nda kokain çekiyormuş.
On a appris que la mère était au Fillmore le soir de l'enlèvement.
Çocuk kaçırıldığında, annesi bütün gece Fillmore'da kafa buluyormuş.
Tu te rappelles la nuit où J'ai ramené LouAnn et Cecilia après le concert de Jefferson Airplane au Fillmore?
Fillmore'daki Jefferson Airplane... gösterisinden sonra LouAnn ve Cecilia'yı... eve getirdiğim geceyi hatırlıyor musun?
- Lars Fillmore.
- Lars Fillmore.
J'ai aussi trouvé Chuck Berry at the Fillmore, que je lui avais offert pour ses 60 ans.
Chuck Berry'nin Fillmore'da canlı performansını da buldum. Ona 60. doğum gününde almıştım.
Elle est de Boston, et elle a eu un 4 à l'école Fillmore.
Boston'lu ve Filmore hazırlık okulundaki ortalaması dört.
Il y a eu un... un accident au Fillmore.
Fillmore'de trafik kazası vardı.
On n'est pas au Fillmore West.
Ama elbette ki adınızı duydum. Birçok insana yardım etmişsiniz, öyle değil mi?
Buchanan, Fillmore, Pierce, Bush, Bush...
Buchanan, Fillmore, Pierce, Bush, Bush -
Fillmore Pierce Buchanan
... Fillmore, Pierce, Buchanan.
Fillmore ne va pas en revenir.
Fillmore'un gözleri kamaşacak.
Mountain Dew, Fillmore, Birds-eys, Pond's?
Mountain Dew, Fillmore Otomotiv, Birds-Eye, Pond's?
Il s'agit des éléments de stratégie signés par les pièces détachées Fillmore.
Bu, Fillmore Otomotivle imzaladığımız strateji sözleşmesi.
Birds-eye, une boisson appelée Mountain Dew, et les pièces détachées Fillmore, qui font partie désormais de l'arène nationale.
Birds-eye, Mountain Dew diye bir içecek ve ulusal pazara da giren Fillmore oto yedek parça.
On pourrait prendre le dossier Fillmore avec nous si vous voulez.
İstersen Fillmore'ları da yanımıza alırız.
Vous n'aimez pas être assailli à votre arrivée, mais Fillmore et Secor viennent tous deux, demain. Sans votre accord sur mes projets, je ne peux rien faire.
İçeri girer girmez üstüne gelmemden hoşlanmadığını biliyorum ama yarın hem Fillmore, hem de Secor ile görüşmemiz var ve her ikisinde de sen bütün öğle tatilinde çalışıp yetiştirdiğim bu işleri imzalamadan devam edemez haldeyim.
Fillmore!
cinayet!
C'était un objet?
Bak bu Fillmore West grubu değil.
C'est Fillmore.
Adı Fillmore.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]