Translate.vc / французский → турецкий / Fou
Fou перевод на турецкий
32,939 параллельный перевод
Mais crois-moi, devenir pilote est mon ambition depuis toujours et je crois avoir trouvé un prof assez fou pour m'accepter comme élève.
Ama güven bana, hayatım boyunca pilot olmanın hayalini kurdum ve beni öğrencisi olarak kabul edecek kadar deli bir öğretmen buldum sanırım.
Aux contours tellement flous qu'aucun prêtre, historien ou avocat ne saurait les démêler. - C'est fou.
O kadar karmaşık bir hâlde ki hiçbir din adamı, tarihçi veya avukat bu işi tamamen çözümleyemez.
- C'était fou!
- Çılgınca bir şeydi!
Traite-moi de fou, mais cette musique craint.
İstersen deli de ama bu müzik berbat.
Gloria, ne soyez pas fou.
Gloria, kızma.
N'importe quel fou peut entrer là-dedans avec un fusil ou une arme.
Yani birisi tüfeğiyle falan herhangi bir zamanda oraya girebilir.
- Ça me rend fou!
- Beni delirtiyorsun!
C'est que rien ne soigne mieux le fou, qu'apprendre qu'il ne l'est pas.
Çünkü öğrendiğim tek bir şey varsa, deli olmadığını bilmek kadar seni deliliğe sevk eden başka bir şey yoktur.
Je n'ai pas voulu contrôler mes Hyènes, fou du contrôle.
Sırtlanlarımı kontrol altında tutmayı denemedim kontrol manyağı seni.
Il est pas fou. C'est pas lui qui m'inquiète.
- Benim endişe ettiğim deli Cole değil.
Vous m'en fou royalement que vous ayez détruis les tuyaux
Lanetten kurtulmanızı kim takar?
Mais on s'en fou, c'est notre chance.
Bu bizim şansımız!
Dépechez vous! Tesoro est devenun fou! Nos vies sont en danger!
Tesoro sağa sola saldırıyor, tehlike altındayız-amasu!
On a cru que tu étais un meurtrier fou.
Seni manyak katil sandık.
Oh, attend, sauf qu'il y a un fou qui nous observe par satellite.
Bir dakika manyağın bizi uydudan izliyor olması dışında tabii.
Il n'est pas fou, mais il avait clairement un plan où il a installé un mouchard dans la roquette Ainsi il avait une excuse pour amener Scorpion ici.
Adam deli değil, ama Scorpion'u içeri almaya bahane olsun diye rokete bir böcek yerleştirerek sağlam bir plan yaptığı kesin.
Bizarrement fou.
Bayağı tuhaf.
- Vous êtes fou?
- Sen delirdin mi?
Vous êtes fou?
Sarhoş musun sen?
Seul un fou.
Sadece akıl hastası biri.
Et je ne suis pas fou, Major.
- Ve kızmadım Major.
Sérieusement, c'est un peu fou. Dois-je revenir?
- Cidden saçmalamaya başladın, Ana.
C'est fou.
Saçmalama.
A quel point ton père est-il fou, huh?
Baban ne kadar çılgın, değil mi?
Qu'est que tu es, fou? Elle est juste là.
Dibimizde kız, duyacak.
Joe devient fou si tu joues avec ses cubes.
Joe, bloklarıyla başkasının oynamasına deliriyor.
Peut être qu'il est temps pour nous d'être un peu plus fou.
Bence bizim biraz delirme vaktimiz geldi.
ça me rend fou.
Delirtiyorsun beni.
Si tu me touches, je deviendrai complètement fou.
Bana dokunursanız resmen deliririm.
Cet endroit est fou.
Tamam, burası çok acayip.
Tu veux entendre quelque chose de fou?
Çılgınca bir şey duymak ister misin?
Je ne sais pas comment c'est fou, mais... quand Rachel et moi avions nos problèmes, elle a suggéré que nous allions voir un conseiller conjugal ensemble.
Ne kadar çılgınca bilmiyorum ama... Rachel'la sorun yaşamaya başladığımızda birlikte evlilik danışmanına gitmeyi önermişti.
C'est fou. Touche.
- Çok acayip değil mi?
Je sais, c'est fou.
Çok acayip değil mi?
Je commençais à devenir fou.
- Delirmeye başladım da.
Tout le monde peut te croire fou.
Herkes deli olduğunu düşünebilir.
Et une fois, après le massacre de 27 palestiniens en Cisjordanie, il a dit, "Plus on est fou, plus on rit."
Bir keresinde West Bank'ta 27 tane Filistinli öldürüldügünde'ne kadar çok o kadar iyi'dedi.
Bref tu dois être tout fou de revoir ton vieux.
Senin ihtiyari görecegin için heyecanli olmalisin.
En 2010, Faisal Shahzad est devenu fou et ne pouvais plus en supporter.
2010 yilinda Faisal Shahzad çok kizgindi ve buna artik katlanamiyordu.
Fou à cause d'Abeer al-Janabi, une Irakienne de 14 ans qui a été violée par un groupe de soldats Américains puis qui lui ont mis une balle dans la tête et ont brûlé son corps.
Abeer al-Janabi isimli 14 yasindaki Irakli bir kiz için kizgindi. Bu kiz, Amerikan askerlerince tecavüze ugrayip kafasina sikilmis ve cesedi atese verilmisti.
C'est fou, hein?
- Çılgınca, değil mi?
Aujourd'hui, vous a semblé fou?
Bugünün çok çılgınca olduğunu mu düşünüyorsun?
Un commandant solitaire avec un complexe du héros rendu fou par la perte de ses compagnons de bord décide de prendre les choses en main.
Gemi arkadaşlarının kaybından deliye dönmüş olan ve kahramanlık kompleksi olan yaramaz bir donanma kaptanı... olayları kendi eline alıyor.
C'est bon. Je m'en fou.
Sorun değil, neyse ne.
Je suis fou.
Sinirliyim.
Donc quand tu es déçu, tu deviens fou. Peut-on dire ça?
Peki hayal kırıklığına uğradığın zaman sinirli oluyorsun dememiz doğru olur sanırım?
- Ca devient de plus en plus fou.
- Dahası var.
C'est fou qu'on arrive à convaincre des gens de faire ça.
İnsanlara bunu yaptırabiliyor olman çok çılgınca değil mi?
Mais tu sais ce qui est fou?
Ama çılgın tarafını ne biliyor musun?
Mon homme va payer sa vie parce que Nick est fou de Cassidy?
Ve benimki bunu canıyla öder. hem de Nick'in manyak Cassidy'si yüzünden.
C'est un peu fou aussi.
- Bu da biraz saçma bence.