Translate.vc / французский → турецкий / Franc
Franc перевод на турецкий
2,792 параллельный перевод
Je vais être franc, tu pourrais m'encourager.
Sana karşı dürüst olacağım. Daha destekleyici olmalısın.
Je serai franc avec vous. C'est un four si facile à utiliser que j'ai laissé mon fils faire.
Dürüst olacağım hanımefendi, bu ocağın kullanımı o kadar kolaydır ki kendi oğlumun kullanmasına bile izin veriyorum.
Je peux être franc?
Açık konuşayım mı?
Sois franc avec moi.
Bana karşı dürüst ol sadece.
Est-ce qu'il t'arrive de penser que Cyrus n'est pas... entièrement franc?
Hiç sana da öyle geliyor mu Cyrus'un yüzde yüz samimi olmadığı?
Je serai franc.
Sana yalan söylemeyeceğim, Don.
Soyez franc avec moi. Avec nous.
- Bana karşı dürüst olmanı istiyorum.
Pour être franc... je crois qu'elle est jalouse.
Açıkçası kıskandığını düşünüyorum.
C'est assez clair et franc pour vous?
Bu yeterince net mi?
Je vais être franc. Si votre père s'incline et que vous reprenez les commandes, je garantis le cessez-le-feu.
Doğruca söylüyorum anlaşma yaparsanız, ordu sizde kalır.
Je penses que les boss admirent ce genre d'échange franc.
Bence patronlar böylesine dürüstçe bir takası takdir eder.
J'ai essayé d'être aussi clair et franc qu'avec tout le monde.
Size karşı, kimseye olmadığım kadar açık sözlü olmaya çalıştım.
Autrement, tu aurais joué franc-jeu.
Sanırım bunu sen de biliyorsun yoksa bana karşı dürüst olurdun.
Seigneur, tu peux pas être franc?
- İnanamıyorum, Joe. Bir kere de dürüst olsan ölür müsün?
Et pour être franc, ça permettrait d'avoir plus de diversité dans cette école.
Samimi olmak gerekirse bu okulda biraz daha çeşitliliğe ihtiyaç var.
Puis-je être franc?
Bay Shuester, açıkça konuşabilir miyim?
Hey les gars, je suis toujours en vie, et ma première mission en solo a été un franc succès.
Çocuklar. Hâlâ yaşıyorum ve ilk tek kişilik görevim başarıyla sonuçlandı.
En fait, je n'ai pas été totalement franc. Ni sur le café ni sur mon comportement au musée.
Açık konuşmak gerekirse kahve ve müzedeki davranışlarım konusunda sana karşı pek dürüst davrandığım söylenemez.
{ \ pos ( 192,210 } Je n'ai pas été totalement franc.
Pek dürüst olduğum söylenemez.
Mme Shaw, je serai franc.
Bayan Shaw, size karşı dürüst olacağım.
Soyez franc.
Bana gerçeği söyle.
C'est comme par exemple, le "franc belge".
Örneğin Belçika frangı.
Kenny, je vais être franc avec toi, OK?
Kenny, sana karşı net olmayı deneyeceğim, tamam mı?
Je vais être franc avec toi, car je te considère comme mon fils.
Seni oğlum yerine koyduğuma göre sana karşı açık sözlü olayım.
Sois franc.
Doğru söyle.
Pour être franc, les gens ignorent 90 % de ce que j'ai dans la tête.
Evet, açıkçası beynimdekilerin % 90'ını kimse bilmez.
Sois franc.
Direkman konuşacaksın.
Je vais être franc avec toi.
Seninle dürüst olayım.
Pour être franc... Si vous ne témoignez pas, le cabinet d'avocats devra vous laisser partir.
Açık olmak gerekirse ifade vermezsen, hukuk firması ayrılmanı istemek zorunda kalacak.
C'est un franc-tireur.
-... her şeyi anlattım. - Adam serseri mayın gibi.
Franc-tireur ou pas, Mark a réussi là où on a échoué, et seul.
Serseri mayın ya da değil, Mark bizlerin yapamadığını tek başına başardı.
C'est un petit pistolet. "Franc tireur" C'est pas mignon?
Küçük bir silah. "Uzun mevzi" Çok hoş değil mi?
Tous ces changements m'inquiètent un peu, pour être franc.
Açık konuşmak gerekirse tüm bu değişiklikler hakkında biraz endişeliyim.
Ou quand il fait franc soleil.
Veya güneş açtığında?
Veux-tu que je sois franc?
Açıkça itiraf edeyim mi? Açık konuşayım mı?
- Je me déclare être un franc-tireur.
Serseri oluyorum.
- Tu es vraiment devenu un franc-tireur.
Serserisin zaten.
Ronnie va à gauche. Il abat un franc-tireur.
Ronnie soldaki keskin nişancının işini bitiriyor.
- Un franc-tireur vous tirait dessus.
Şimdi keskin nişancı ateşi altındasın, değil mi?
J'abats le franc-tireur... fenêtre du haut.
Sola dönüp, keskin nişancıyı indiriyorum.
- Ce n'était pas franc jeu. - J'étais important pour toi!
Senin için önemliydim.
Simple, direct, franc.
Dolaysız. Gerçekçi.
je préfère les émissions radio comme être franc quand la vie d'autres personnes est en danger.
- Önemli değil. İnsanlar zor durumdayken desteklemek gibi erdemlere, güzel ahlaka vurgu yapan radyo programlarını daha çok tercih ediyorum.
Je n'ai pas été totalement franc avec toi.
Bu zaman kadar neden karşı çıktığımı tam olarak anlatmadım sana.
Sois franc avec moi, mec.
Bak, benimle normal ol adamım.
Tu peux être gay avec Matt, mais sois franc avec moi.
Matt'le gay olabilirsin ama benimle normal ol.
Eh bien, soyez franc avec moi.
- O zaman dürüst olun.
Donc, non, j'ai pas très envie de parler, pour être franc.
O yüzden dürüst olmak gerekirse hiçbir şey hakkında konuşmak istemiyorum.
Sois franc.
Bana karşı açık olmanı istiyorum.
Sois franc.
Hangi bastonu tercih edersiniz?
Tu viens de passer à un tout nouveau degré de franc-parler.
Patavatsızlığın son raddesine gelmişsin.