Translate.vc / французский → турецкий / Fresh
Fresh перевод на турецкий
183 параллельный перевод
Car il existe "Fraîcheur", le merveilleux déodorant caressant qui rafraîchit les aisselles.
Çünkü artık FRESH var. Harika, cezbedici deodorant. Koltuk altlarını kuru tutuyor.
Souvenez-vous... restez fraîche! Avec le déodorant Fraîcheur.
Taze olun, taze kalın Fresh deodorantı kullanın.
Amenez-moi un Fresh Oregon Boysenberry. - Amenez-moi un grand.
Şöyle büyük bir tane getirin.
Un café. Un double Fresh Oregon Boysenberry Sherbet, et un café.
Bir duble taze Oregon böğürtleni ve bir sade kahve.
- Merci. Et un Fresh Oregon Boysenberry Sherbet.
- Ve bir Oregon böğürtleni dondurması.
Fresh Oregon Boysenberry.
Taze Oregon böğürtleni.
Craquelins frais!
Get your fresh sweet loaf!
Achetez des craquelins frais!
Fresh sweet loaf!
Du beurre frais, du bacon, du jambon, du beurre de pomme et des cerises.
Fresh butter, bacon, wagons of ham, apple butter, ripe cherries.
Au lieu de ça, il va se payer deux corps d'infanterie de l'Union reposés.
Instead he'll be hitting two corps of fresh Union infantry.
Tu vois ce que je veux dire, G?
N'aber, G-Fresh? Oh, sadece çak.
- G-Frais, je te présente Orgazmo.
- Fresh evdeki anasikicidir.
- Je ne suis pas Orgazmo!
Hey G-Fresh, Orgazmoyla tanış.
Sortez vos culs de punks de mon bar à sushi!
Naber, G-Fresh? Sen!
Veuillez s'il vous plaît excuser cette erreur.
Bay Fresh'i rahat bırakıcağız. Oh, evet.
G-Frais, que s'est-il passé, mon vieux?
G-Fresh, noldu sana adamım? Bu çizikler nerde oldu?
- Vous avez un contrat signé par G-Frais.
G-Fresh'e kontrot imzaladın!
J'ai découvert qui a tabassé G-Frais. C'est Orbison.
G-Freshı vuranın kim olduğunu buldum.
Eh, tu vas laisser Orbison extorquer de l'argent à quelqu'un comme G-Frais?
Bu kasaba da bir saat daha kalmıyorum! Hey, sende G-Fresh gibi paranı gaspetmesine izinmi vereceksin?
Mesdames, Messieurs, du cœur du Texas, les finalistes du concours de Miss Orange Pressée!
Bayanlar ve baylar. Teksas'ın bağrından kopup gelmiş Bayan küçük Fresh Squeezed için adaylar.
Nous sommes on ne peut plus heureux d'accueillir le 18è concours annuel de Miss Orange Pressée, catégorie Minimes.
18'inci Bayan küçük Fresh Squeezed yarışmasını düzenlemekten büyük bir mutluluk duyuyoruz.
La vie est légère, si on reste cool.
"Life is just a breeze when you stay fresh and cool"
Mintos est comme une brise!
"Because Mintos puts the fresh in life"
"Robo Fresh", conçu par un robot, pour les robots.
Robo Fresh, bir robot tarafından, bir robot için tasarlandı.
# # You'll have a fresh attitude # # # # When you re holding your knife # #
Elinde bıçak bile olsa dişlerini ihmal etme..
# # With Mentals, fresh can be your knight # #
Mentals ile bu gece senin gecen olabilir.
# # When you re sporting fresh breath. # # # # Before you strike # #
.. ve kadına saldırmadan ferah bir nefesin olsun.
Chez Leery's Fresh Fish?
Leery'lerin Taze Balığı'nda değil miydin?
- Leery's Fresh Fish?
Leery'lerin taze balığı...
Ce qu'on mange, madame, est une parfaite réplique du célèbre pancake Fresh'N Fruity du roi des pancakes.
Servis ettiğimiz şey, hanımım IHOP'un meşhur Düt Dürü Düt Taze ve Meyveli Kreplerinin aslına çok yakın bir kopyası.
" ce sont les meilleurs pancakes Fresh'N Fruity
Bunlar şimdiye kadar yediğim en güzel...
- T'as essayé le Re-Fresh, ou le Pink Factor?
Re-Fresh ve Pink Factor'ı denedin mi?
Ça me rappelle le Prince de Bel-Air.
Bana Fresh Prince i hatırlatıyor.
Ma chemise porte encore ton parfum frais.
In my shirt I smell your fresh scent.
Le propriétaire est gérant d'un fast-food, "Fast Fresh Burgers".
Evin sahibi "Fast and Fresh Burgers" adında fast-food tarzı yerlerin satış tekeline sahip.
Grâce à ton ami et au mien, j'ai sur utilisé mes cartes de crédit. Je vais devoir travailler 2 fois plus au "Fresh Fish" cet été juste pour tout rembourser...
Borcumu ödemek için yaz boyunca restoranda çift vardiya çalışmam gerek.
- Qui ça? Le Fresh Prince?
- Fresh Prince
De DJ Jazzy Jeff and the Fresh Prince?
"DJ Jazzy Jeff ve Fresh Prince" deki Fresh Prince'mi? - Evet.
Peu importe. Les gens adorent "Le Prince de Bel Air".
Herkes Fresh Prince'in TV showunu seviyor.
Comme si le Prince de Bel Air allait faire carrière au cinéma!
Sanki Fresh Prince denen şu adamın sinema kariyeri olacakmış gibi.
Je peux m'en occuper si tu as besoin de repos...
Bu Fresh Prince işini ben yapabilirim, hani eğer bir kaç gün daha...
- Où est le Fresh Prince?
- Fresh Prince nerede?
Il est en route.
Fresh Prince gelmek üzere. - Ağlıyor.
Où est le Fresh Prince?
Fresh Prince nerede?
- Fresh Oregon Boysenberry Sherbet?
- Taze Oregon böğürtleni.
Fresh Blood.
"Taze Kan".
Tu ferais bien de te décider vite, Frais... parce que le patron te laissera pas faire une si belle affaire la prochaine fois.
Çabuk karar versen iyi olur, Fresh, çünkü patron gelecek sefer daha iyi bir anlaşma sunmayabilir.
Prends un Mintos!
"put some fresh in your life Let Mintos freshen up your life"
Dough E. Fresh!
Doug E. Fresh!
Le Fresh Prince va arriver.
Pekala, Fresh Prince az sonra burada olacak.
Faites entrer le Fresh Prince!
Fresh Prince'i getirin!