Translate.vc / французский → турецкий / Fumé
Fumé перевод на турецкий
4,532 параллельный перевод
Pour avoir fumé de l'herbe?
Ot içmekten mi?
À 17 ans, j'ai fumé de l'herbe pour la 1ere fois.
İlk kez 17 yaşındayken esrar içtim.
Tu as fumé ces trucs ou quoi?
Bu şeyleri çok mu kokladın, ne yaptın?
On peut pas m'hypnotiser, j'ai déjà essayé, j'ai fumé encore plus.
Hipnotize olamıyorum, Dwight. Bunu denedim, ve sigarayı bıraktım.
T'as fumé cet horrible mégot.
Bitmiş sigarayı içiyorsun.
Bon, tu crois que le saumon fumé en entrée fait deviner trop tôt?
Sence tütsülenmiş somon balığı başlangıç olarak çok mu fazla olur?
J'ai pas fumé depuis la fac.
Üniversiteden beri içmedim.
Et bien, je n'ai pas fumé depuis ma première Communion, alors vous allez devoir me lâcher la grappe.
Kiliseye ilk gidişimden beri sigara içmiyorum. O yüzden muhbirlerinizin başka kapıya gitmesi gerekecek.
La nana a fumé mais ce n'était pas moi.
Hatun dehşet ama o ben değilim.
C'est pas toi qui aurais fumé?
Bu gidişle avucuna işi düşecek olan kişi sensin.
J'ai quelque délicieux bout de lard fumé au miel par ici.
Enfes ballı Tempeh baconum var orada.
Baissez votre main si vous n'avez jamais fumé... un cigare...
Hayatında hiç sigara içmemiş olanlar ellerini indir- -
J'ai fumé, je me suis drogué.
13. Sigara içtim, uyuşturucu kullandım.
J'espère que vous aimez le saumon fumé.
Umarım somon füme seversiniz?
On adore le saumon fumé!
Somon fümeye bayılırız!
T'es prêt pour une flagellation, fumé?
Dayak yemeye hazır mısın kömür karası?
- Vous avez fumé de l'herbe?
- Birlikte ot içtiniz mi?
Ces scotchs vieillis ont un subtil arrière-goût fumé qui est... divin.
Bu eski viskilerin ağızda kalan tadı oldukça kutsal oluyor.
J'ai fumé quatre paquets de cigarettes. Jusqu'à en être dégouté.
Tadında kayboldum adeta.
Jeff Foster a été cité par la sécurité du campus pour avoir fumé de la marijuana sur le campus, bien qu'il a une carte médicale.
Jeff Foster dediği gibi kampüste ot içmekten ceza almış ama tedavi karnesi var.
Très bien, je jure devant dieu que je n'ai pas fumé.
Yemin ederim sigara içmedim.
Tu n'as pas fumé depuis le lycée
Üniversiteden beri içmedin.
T'as fumé? Se mélanger aux chicanos? Jamais.
Bir yerlinin yanına farklı ırktan birini mi koyacaksın?
Ça a pris seulement 18 heures pour le cuisiner. fumé au bois de Carya sur toute la bizone et tout droit sorti de la poubelle.
Sadece 18 saatte pişti, cevizde tütsülendi, küle bulandı, ve çöpten yeni çıkarıldı.
On a fumé de l'herbe?
Kafamız mı güzel bizim?
Euh, saumon fumé et gaufre à l'échalote, sur lit de raifort.
Yeşil soğanlı, yaban turplu tütsülenmiş somon balığı.
Une fois à la fac, j'ai fumé une cigarette au clou de girofle
Üniversitedeyken bir kere karanfil sigarası içtim.
Parce que la seule fois où j'ai fumé de l'herbe j'ai eu l'impression que mes poumons fondaient et je suis devenu tellement paranoïaque que je me suis cachée dans le placard pendant trois heures et je me suis fait dessus.
- Çünkü ilk denememde ciğerlerim eriyor sandım ve birden paranoyaklaştım. Üç saat dolapta saklandım ve altıma da işemiş olabilirim.
Tu as fumé un paquet de cigarettes?
Sigara mı içtin?
- Mark Wahlberg. - Mais ça ne servira à rien si je ne peux pas me défoncer avant le concours, parce que je ne peux littéralement pas manger à moins d'avoir fumé.
- Ama yarışmadan önce kafam güzel olmazsa bir anlamı olmaz çünkü tüttürmeden tek parça yemek yiyemiyorum.
Vous avez fumé bien trop de beuh.
Siz gençler çok fazla ot içiyosunuz.
Ah ouais? Ma mère et son copain on fait ça aussi, mais ça s'appelait "Qui a fumé la dernière clope".
Annemle erkek arkadaşı da bunu oynardı ama onlar buna "Son sigarayı kim içti" derdi.
Les patchs à la nicotine, parce qu'il fume, l'antabuse pour son alcoolisme, la fluvoxamine pour les troubles obsessionnels convulsifs, l'interferon pour une hépatite C, et la doxycycline pour une chlamydiose... ce mec est une pharmacie ambulante.
Sigara alışkanlığı için nikotin bandı içki alışkanlığı için antabuz obsesif kompülsif bozukluğu için fluvoxamine hepatit C için interferon bel soğukluğu için doksisiklin bu adam yürüyen eczane gibi.
Celle qui fume encore.
Hâlâ dumanı tütene.
Oh, je ne fume plus, mais je vais te tenir compagnie.
Artık içmiyorum ama eşlik ederim.
Ouais, tu fais en sorte qu'une fille robuste qui fume comme un pompier te suce dans son camion, et puis tu rentres chez toi et tu te branles en pensant à une bite.
Evet, seni arabasında emmek için durmadan sigara içen sert bir kız ayarla sonra da eve gidip, yarak düşünerek kendini boşalt.
Je fume pas avec la mamie de mon fiancé.
Nişanlımın anneannesiyle içemem.
Qui fume des menthols, nom de dieu?
Kim mentollü içer ki, anasını satayım?
je fume toujours une cigarette avant le premier spectacle.
İlk gösteri öncesi genelde bir sigara içerim.
Tu peux colmater le poêle. Les bords sont fendus et il fume.
Biraz kille etrafını kapat, çatlaklardan duman çıkıyor.
Ma sœur, il faut colmater le poêle, il fume toujours.
Rahibe, sobada hala çatlaklar var, biraz daha kile ihtiyaç var.
Vous avez fumé ou quoi?
Kafan güzel olmalı.
Je me suis dit qu'elle avait fumé. Pourquoi ça?
Kafasının güzel olduğunu düşündüm.
Fume un petit peu, mon bébé.
Biraz ot çek, bebeğim.
Fume de l'herbe jusqu'à ta mort.
- Ölene dek ot iç.
Qu'est ce qu'il fume?
Ne içiyor bu adam?
Tu le savais qu'elle fume?
Sigara içtiğini biliyor muydun?
J'ai l'habitude que l'on fume autour de moi.
- Etrafımda sigara içilmesine alışığım.
Je suis dans le business "casse toi pendant que je fume un join" et le business c'est d'en profiter un max
Artık "ben cigaramı çekerken siktir git" işindeyim ve işler açılmak üzere.
Dans ces dernières, on trouve les spaghetti, le pain perdu... on sait qu'il est perdu parce qu'il fume.
Tıpkı spagetti, yumurtalı ekmek gibi şeyler var. Sigara içişinden yumurtalı ekmek olduğunu anlıyoruz.
Je n'ai jamais fumé d'herbe avant.
Sizce artık Stuart dostunuzun da tüttürme vakti geldi mi? Daha önce hiç kullanmamıştım.