Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Garde

Garde перевод на турецкий

43,564 параллельный перевод
Garde!
Gardiyan!
Alors garde-lui un gâteau, mais il m'accompagne.
O zaman ona bir gevrek ayırabilirsin ama o benimle geliyor.
Garde tes métaphores pour le procès.
Benzetmelerini duruşmaya sakla Harvey.
Je vais rejoindre Jacob à la tour de garde au château du Prince, on s'enfuira loin et on montera une petite ferme ensemble.
Jacob'la prensin şatosundaki nöbet kulesinde buluşacağım. Sonra uzaklara gideceğiz ve beraber küçük bir çiftlik kuracağız.
À la tour de garde!
Nöbet kulesinde.
Ma belle-mère m'a poursuivie pour avoir la garde de ma fille, Flora.
Kayınvalidem, kızım Flora'nın velayetini almak için beni dava ediyor.
Il garde une seule cigarette sur son bureau pour se rappeler constamment ce qu'il ne veut pas être.
Olmak istemediği şeyin daimi bir hatırlatıcısı olsun diye masasının üzerinde tek bir sigara bulunduruyor.
On garde pas mal de nos matières premières dans cet entrepôt.
Ham maddelerimizden bir çoğunu bu depoda tutuyoruz.
Je garde mes distances, parce que c'est ce qui est le mieux... pour tout le monde.
Mesafemi koruyorum çünkü herkes için en iyisi bu.
Un regard furtif à gauche et je suis finie. Contrairement à certaines personnes, je garde très mal les secrets.
Bazı insanların aksine, sır saklamayı hiç beceremem.
Donc on transfère au S.H.I.E.L.D. la garde d'Elias Morrow.
Elias Morrow'u S.H.I.E.L.D.'e teslim ediyoruz.
Mack l'a sous sa garde.
Mack onu gözaltına aldı.
Tio, Garde ta tête, mec.
Tio, başını eğ dostum.
Je leur laisse les petits, je me garde le Boss de fin.
Küçükleri onlara bırakacağım ve en sondaki Patron'u ben haklayacağım.
Imaginez où nous en serions si nous avions pris au sérieux les mises en garde de l'époque.
O zamanlar iklim değişimiyle ilgili bilimsel verileri ciddiye alsaydık dünya bugün ne durumda olurdu bir düşünün.
Madame, je viens d'avoir un appel de la garde de Leo.
Efendim, Leo'nun korumalarından telefon geldi.
Après un divorce, la mère a souvent la garde.
Boşanma davaları sonunda çocuklar genellikle annelerinde kalıyor.
Navré de vous déranger chez vous, mais nous avons en garde à vue un ressortissant japonais.
Sizi evinizde rahatsız ettiğim için üzgünüm efendim, ancak gözaltında bir Japon vatandaşı var...
JFK a demandé à son frère de fédéraliser la Garde nationale et l'a forcé à obéir à la loi.
JFK, Ulusal Muhafız Teşkilatı'nı federal hâle getirtip yasaya zorla itaat etmesini sağlamış.
Fédéraliser la Garde nationale.
Muhafız Teşkilatı'nı federalleştirmek.
On dirait que les garde-frontières savent que vous arrivez à fond.
Anlaşılan sınır polisleri sizin çatışarak geldiğinizin farkında.
Vous n'êtes pas un garde.
Sen güvenlikten değilsin.
Fédéraliser le Garde?
Muhafızları hükûmete mi bağlayalım?
Le président peut fédéraliser la Garde Nationale, que ce soit une rébellion ou une menace de rébellion contre le gouvernement américain.
Başkan, ABD hükûmetine karşı bir isyan ya da isyan tehdidi olması hâlinde Ulusal Muhafız Teşkilatı'nı hükûmete bağlayabilir.
C'est le chef d'état-major de la Garde Nationale.
Ulusal Muhafız Teşkilatı Genelkurmay Başkanı.
Je vous donne l'ordre de fédéraliser la Garde Nationale du Michigan.
Size, Michigan Ulusal Muhafız Teşkilatı'nı hükûmete bağlamanızı emrediyorum.
Vous fédéralisez la Garde?
Muhafızları hükûmete mi bağladınız?
Pardon, M. Kirkman, mais en tant que commandant de la Garde Nationale du Michigan, c'est mon devoir de vous informer que je refuse l'ordre de fédéraliser.
Pardon Bay Kirkman ama Michigan Ulusal Muhafız Teşkilatı'nın komutanı olarak hükûmete bağlanma emrine uymayacağımızı belirtmekle yükümlüyüm.
La Garde du Michigan reste derrière sont vrai commandant en chef, le gouverneur James Royce.
Michigan Eyaleti Muhafız Teşkilatı, gerçek başkomutanının yani Vali James Royce'un arkasında.
Gouverneur, vous avez violé les droits des citoyens du Michigan, et vous avez conspirez avec la Garde Nationale pour défier un ordre direct du président.
Michigan halkının haklarını ihlal ettiniz ve doğrudan Başkan'dan gelen bir emre Ulusal Muhafız Teşkilatı'yla birlikte karşı geldiniz.
Vous étiez un garde du palais?
Saray muhafızı mıydın?
Mais j'ai demandé au DOE de te libérer sous ma garde.
Ama benim gözetimimde salınmanı istedim NOB'dan.
Garde-le.
Sende kalsın
Garde les yeux ouverts, d'accord?
Hey, gözün açık olsun, tamam mı?
Je serai ton garde.
Senin koruman olacağım.
Je suis son garde du corps.
Ben korumasıyım.
Garde les yeux ouverts.
Hey gözün dışarıda olsun?
Je vais réussir à avoir une nouvelle garde-robe vu comme elles se vendent.
Ben de bu şeylerin satışıyla kendime yeni dolap alacağım.
Oui, je la garde dans la limousine, Votre Majesté.
Limuzininizi hazır tutarım, majesteleri.
Ou il les garde comme des trophées.
Ya da ganimet olarak alıyor.
- Je prends la 1re garde.
- İlk nöbeti ben alırım.
J'ai pris une garde de nuit.
Tüm gece vardiyadaydım.
Garde le sandwich.
Sandviç sende kalsın.
Tu as gardé une part pour oncle Matt?
Amcan Matt için de bir dilim ayırdın mı?
Ton secret est bien gardé avec moi.
Sırrın benimle güvende.
Je garde les curseurs suspendus.
Sürekli slider atıp duruyorum.
Je garde la foi que je pourrai.
Yapacağıma inancım var.
Il les a gardé.
Onları sakladı.
Tu sais pourquoi j'ai gardé les ciseaux, pas vrai?
Bu makaslara ne için ihtiyacım olduğunu biliyorsun değil mi?
Merci d'avoir gardé un oeil sur Barbara.
Barbara'ya göz kulak olduğun için teşekkür ederim.
Vous l'avons gardé loin de médias pour éviter une panique générale.
Geniş çapta bir paniğe yol açmamak için bunu basından gizledik.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]