Translate.vc / французский → турецкий / Gros
Gros перевод на турецкий
43,118 параллельный перевод
"De gros beats frais..."
"Fat Wet Beats..."
Je ne suis plus pour les gros beats frais.
Fat Wet Beats'le değilim.
Nous avons un plus gros gibier... votre navire.
Bugün daha büyük bir avın peşindeyiz. Senin geminin.
Arrête de flipper, gros. Réfléchis.
Anahtarı niye ayakkabıma koyayım ki?
Tu t'es fait coffrer, gros.
Rap mi? Daha yeni tutuklanmadın mı?
- Je vais démonter ton gros cul.
- Ne yapacaksın?
Cet abord "gros dur, roulant pour lui-même".
Tüm bu "sert adam, sadece kendini düşünür" tavırları.
next. Ça c'est mon plus gros problème.
İşte bu benim en büyük problemim.
En gros, c'est un tapis roulant... plein d'ampoules lumineuses, mais tu dois chier dessus avant qu'elles s'allument.
Basitçe, şöyle ampüllerle dolu bir taşıma kayışı. Onları açmadan önce üzerlerine sıçman gerek.
Pour voir un gros péter dans la bouche d'une fille, tu tapes : "gros pet bouche".
Şişman bir adamın bir kızın ağzına osurmasını görmek istiyorsan "şişman ağıza osuruyor" şeklinde arat.
"Gros plan". Arrête.
Yakın çekim.
Emprunter une impasse pour prouver que c'en est une, c'est le gros de notre boulot.
Çıkmaz sokak olduğunu ispatlamak için çıkmaz sokaklara girmek işin çoğu kısmı budur zaten.
Il s'est faufilé dans le cortex cingulaire postérieur. En gros, le centre névralgique de la douleur.
Dorsal insulasının arkasına doğru yavaşça ilerlemiş ki orası da esasen beynin acı merkezidir.
Oui, en gros, il a été mis en contact avec un aimant géant.
Aynen. Temel olarak koca bir mıknatısa yani.
C'est le plus gros baratin que j'aie entendu pour avoir un 2e rencard.
Bunun ikinci buluşma için en bariz bahane olduğunu söyleyebilir miyim?
Gros budget.
Büyük paralar dönüyormuş.
Avec ça, vous pourrez chasser les traîtres. et leur faire un gros trou dans leur cul, les mains vides.
Bunlarla, size ihanet edenlerin peşine düşebilir ve götlerinde büyük delikler açabilirsiniz.
On est sur toi, en gros plan.
- Evet, tabii. Sıra sende, çok az kaldı.
Ils font des tests, et c'est un gros fumeur.
Onlar da teste giriyorlar ama sürekli içiyorlar.
À la fin des années 70, leur père Jesús, gros propriétaire, a été kidnappé par les FARC. Rançon : 50 millions de pesos.
Arsa sahibi babaları Jesus, 70'lerin sonunda FARC gerillaları tarafından kaçırılmış ve fidyesi için 50 milyon peso istenmişti.
Bravo, les gros durs!
Pekala, sert çocuklar. Aferin!
C'est que j'ai eu un gros mal de tête.
Başım çok fena ağrıyor.
La victoire des miliciens sur Escobar faisait les gros titres.
Yasadışı bir örgütün ordusunun Escobar'ı alt etmesinin hikayesi manşetlerdeydi.
Le gros, comment il s'appelle déjà?
Hani şu şişko olan, Berna mıydı adı?
Gros, pieds nus.
Şişko ve ayakkabısız.
Il est... En gros, c'est un singe rasé dans une chemise.
Kendisi kısaca gömlek giyen, tıraş olmuş bir maymun.
Gros freinage.
Frenleri zorluyor.
Mais j'étais tellement sûr qu'elle allait gagner, que j'étais prêt à prendre un gros risque.
Kazanacağımdan o kadar emindim ki büyük bir kumar oynamaya hazırdım.
Ton premier gros mot.
İlk küfrün.
Tu m'as demandé de te prévenir si je voyais un gros coyote.
Çakal görürsem seni çağırmamı istemiştin, hatırlıyor musun?
Ils ont tous refusé, disant que c'était trop gros pour leurs salons d'expo, leurs magasins.
Hepsi reddetti. Salonları veya dükkânları için çok büyükmüş.
En gros, il a ciblé le point faible du bâtiment.
Binanın tek zayıf noktasına saldırmış.
Gros bonnets de toutes les corporations.
Tüm şirketlerin kodamanları.
Ferrous vient de perdre un gros vote, puis ils ont demandé une suspension.
Ferrous az önce büyük bir oylama kaybetti ve ara verilmesini istediler.
J'allais te resservir, gros.
Bardağını dolduracaktım ağabey. Yok, kalsın. Bardağımı kendim doldururum.
Quelque chose d'aussi gros peut voler?
Bu kadar büyük bir şeyin uçabildiğine inanabiliyor musun?
Tu crois que quelque chose d'aussi gros vole réellement?
Bu kadar büyük bir şeyin uçabildiğine inanabiliyor musun?
Je suis bien plus gros que vous, si ça peut vous consoler.
Bir şey ifade eder mi senin için bilemem ama... gördüğün gibi senden daha kiloluyum.
C'est le gros marrant du cours de gros?
Bu... şişmanlar sınıfındaki komik arkadaş. - Merhaba.
- Gros bébé.
- Tombul bebek.
Gros bébé. Et en assez bonne santé pour rentrer aujourd'hui.
Tombul bebek bugün eve gidecek kadar sağlıklı.
Félicitations pour ce gros bébé.
Tombul bebeğiniz için tebrikler.
C'est un gros truc pour moi de ne pas savoir.
Bilmemek benim için çok büyük bir mesele.
Écoute, si je lui donne ce gros diagnostique Je sape l'autorité de Timir, mais si tu lui dis...
Ona bu kadar büyük bir teşhis koyarsam Timin otoritesini sarsmış olurum ama sen söylersen- -
En gros, j'ai été violée l'an dernier par ton copain, Nate, et l'école n'a rien fait.
Kısaca, geçen yıl erkek arkadaşın Nate tarafından tecavüze uğradım. Ve okul hiçbir şey yapmadı.
Enfin, ils ont agis comme des gros connards.
Adice davrandılar.
Putain, ça a été rapide, gros.
Biraz hızlı değil mi?
Il vient de se faire voler? C'est dingue, gros.
Manyak olaydı, B.
Tu dis que je suis gros?
Şişman olduğumu mu söylüyorsun?
Je peux pas m'attacher à un gros.
Şişko birine aşık olamam ama.
Gros problèmes pour Carter Fisher.
Carter Fischer'ın başı büyük belada.