Translate.vc / французский → турецкий / Guardian
Guardian перевод на турецкий
194 параллельный перевод
Manchester Guardian :
The Manchester Guardian :
Je sais que le Guardian a toujours été un très bon journal.
- Çok iyi bir gazete.
Le Conseil de l'URSS annonce pour demain 23 h, heure de Moscou, l'activation d'un cerveau électronique, similaire au nôtre, baptisé "Guardian", utilisé uniquement pour leur défense.
Sovyet Yüksek Komiserliği, Moskova saatiyle yarın saat 23 : 00'da, adına "Gardiyan" dedikleri ve tıpatıp aynı bizimki gibi olan elektronik beyinlerini çalıştırma emri vermiş. Evet beyler, buraya kadar. - Sadece savunma amaçlı olacakmış.
- VERS GUARDIAN - Bon, assez ri.
Bu kadarı da fazla artık, yeter.
En ce cas, nous l'informerons que Guardian est potentiellement hostile et ne doit pas recevoir ces informations.
O zaman Colossus'u Gardiyan'ın potansiyel bir düşman olabileceğine dair farklı bir parametre ile besleriz ve gizli bilgileri de almamasını söyleriz.
Il semble que Colossus et Guardian ont trouvé le moyen de communiquer en commençant par les tables de multiplication.
Açık ki Colossus ve Gardiyan iletişim için ortak bir zemin kuruyorlar. - Çarpım tablosuyla başladılar.
- Que Guardian soit à son niveau.
Neyi? Gardiyan'ın ona yetişmesini.
DIALOGUE AVEC GUARDIAN
COLOSSUS, GARDİYAN'Los Angeles ŞİMDİ KONUŞMAYA BAŞLAYACAK
Mes conseillers m'ont rapporté... que Colossus et Guardian s'envoyaient des données
Danışmanlarım bana Colossus ile Gardiyan'ın veri değişimi yaptığını söylüyorlar.
- Guardian a riposté.
- Gardiyan misilleme yaptı.
Forbin! Guardian ne répond pas!
Forbin, Gardiyan cevap vermiyor.
RÉTABLISSEZ LA LIGNE VERS GUARDIAN
GARDİYAN'Los Angeles BAĞLANTIYI TEKRAR KURUN
Guardian et Colossus ont ordonné sa mort.
Gardiyan ve Colossus öldürülmesini emretmiş.
C'est une opération délicate sachant que Colossus et Guardian contrôlent de près la maintenance.
Bu durumda bile ip cambazı gibi yürüyor olacağız, çünkü Colossus ve Gardiyan servis sırasında bizi çok yakından takip ediyor olacak.
La voix de Guardian.
Gardiyan'ın sesidir.
Le Guardian vient d'arriver dans les kiosques.
Ah, the Guardian'ın gazete büfesine yeni geldiğini fark ettim.
Guardian- - légales Lmada Satori.
Yasal Ebeveyni : Satori lmada.
Et selon les termes de la succession, je suis in loco parentis, tuteur ad litem de Monsieur Richie.
Rich malikanesi yasalarınca, Tam olarak loco parentis ve Guardian ad Litem oluyorum Efendi Richie için.
Pour faire les mots croisés du Guardian...
Ben de gazeteyi alıp bulmaca çözmeye çalıştığımda böyle oluyorum.
Le Baltimore Guardian est à deux rues de la gare.
Baltimore Guardian, tren istasyonundan birkaç blok ötede.
Gardienne de la flamme NOGAMI Teruyo Montage AGA Hideto
Guardian of the flame NOGAMI Teruyo uyarlama aga hideto
Joanna Noble du "Guardian".
'The Guardian'dan Joanna Noble.
Bonjour, je suis Joanna Noble du "Guardian".
Merhaba, ben'The Guardian'dan Joanna Noble.
Hartley, London Guardian.
Hartley, London Guardian.
Le Guardian, ça doit être lui.
The Guardian okuyan.
Tu as lu le rapport du Pentagone sur le site internet du Guardian?
The Guardian'ın web sitesindeki Pentagon raporuna baktın mı?
Oh, merci. Comment êtes-vous venue à nous? Vous êtes les soeurs Halliwell.
Bir yok önce Hayır, ama daha iyi sonraki Guardian bulabilirsiniz.
Tout le monde dans la communauté magique vous connaît.
Guardian? Sizin gibi, biz varlıklar seçilir.
Excuse-moi.
Doğru, bu nedenle adı, Guardian.
Ecoute, qu'est-ce que je t'ai dit sur le fait d'éclipser les choses? Ok, seulement quand je le dis. Merci beaucoup.
Sadece, her kız bir önceki Guardian tarafından eğitilmiş, kutunun tehlikeleri ve yetkileri hakkında dikkatlice talimat verdi.
Ecoute, ce n'est parce que vous avez des idées divergentes sur la façon d'être parents que ça veut dire que tu puisses me le reprocher. Je suis juste ta soeur.
Katya iblis bana saldırdı, kutusu, belki algılama tehlikesi, kendi kayboldu, bir sonraki Guardian geçmeden.
Oh, ouais, ce n'est pas bon. Pas bon du tout.
Lt önce Guardian zaten ölmüştü sürece hareket edemez.
Alors, ça devrait aller. Piper et Nina...
Umut, kutunun gerçek Guardian tanışın.
Je n'ai rien à voir avec ton programme de la journée. J'ai peur. Tout va bien.
Hey, en azından l Guardian gitmesine izin vermedi.
A l'intérieur repose le pouvoir de détruire des villes, de morceler des empires, de dévaster tout ce qui a de bon dans le monde.
Zankou artık bundan sonra bana inkar etmek mümkün olacak. Neden Guardian içine sadece shapeshift değil mi? Bir Guardian fiziksel formu alarak bana bir yapmaz.
C'est fait. Mais vous avez dit que je n'allais pas te blesser? Oui.
Sonraki Guardian beri henüz doğmuş değil, ve ölü ile, her şeyi geri koymak için etrafında kimse olmayacak.
Le premier, "Vigilant Guardian", est décrit comme étant "un exercice causant une crise imaginaire aux avants-postes de la Défense Aérienne nord-américaine, à travers tout le pays".
İlk olarak, "Uyanık Muhafız" ifadesi, "Kuzey Amerika Hava Savunma Birlikleri'nin tamamını teyakkuza geçirecek hayali bir kriz tatbikatı" olarak tanımlanır.
"Nous avons vu un énorme nuage de fumée noire, dit-elle, et déclarant que cela sentait la cordite."
" Büyük, siyah bir duman bulutu gördük, onun barut veya silah dumanı koktuğu söylendi. * Gilah Goldsmith, The Guardian * Dumansız barut ve jet yakıtı çok belirgin iki farklı kokuya sahiptir.
Nous interrompons ce programme musical diffusé depuis le Guardian Room dans le magnifique hôtel Hedford de Capitol City pour un flash spécial.
Başkentteki ünlü Hitler Hotel'in Meridyen Odası'ndan bildireceğimiz haber bülteni sebebiyle dans müziğine ara veriyoruz.
Tu pourrais travailler au Chronicle, au San Francisco Bay Guardian.
Sen de Chronicle veya San Francisco Bay Guardian'da çalışabilirsin. Vay canına.
Appelez-moi Emily Whitford au "Guardian", s'il vous plaît.
- Paula, The Guardian'dan Emily Whitford'ı ara lütfen. - Tabi.
Je vais me faire interviewer, par le "Guardian", pour faire connaître l'homme sous la perruque.
Bir röportaj vermek üzereyim. Haftasonu Guardian'ı. Çok iyi reklam olacak.
Regarde, le Guardian m'a épinglé.
Şuna bak, The Guardian beni kötülemiş.
C'est aussi dans le Manchester Gardian, les choses vont mal pour elle.
Aynı zamanda Machester Guardian'dadır ama işleri kötüye gidiyor.
Journaliste anglais travaillant pour le Guardian.
Guardian gazetesinde çalışıyor.
Simon Ross, un journaliste réputé qui travaille ici, à Londres, pour le journal le Guardian.
Londra'daki Guardian gazetesi için çalışan tanınmış bir muhabir.
On a accès à la boîte mail de Ross, au Guardian.
Ross'un Guardian'daki e - posta hesabına girdik.
Bienvenus à l'opération "Joint Guardian", messieurs!
Birleşik Koruma Operasyonu'na hoşgeldiniz beyler.
D'où le nom de Gardienne, j'ai compris.
Yanlışlıkla aynı şeyi yeni Guardian tutmak nedir, o kutuda ne olduğunu bilmiyor olur?
Ahou, merde.
Kutusu kendi kendine bir sonraki Guardian geçti.
Oh, Dieu merci tu vas bien.
- Gibi davranarak bir iblis... Sizin gibi bir Guardian,.