Translate.vc / французский → турецкий / Hal
Hal перевод на турецкий
7,412 параллельный перевод
... son destrier et qu'il se fasse piétiner, et que son visage soit terriblement défiguré.
Beygirinden düşerse ve ezilirse suratı korkunç bir hal alırsa?
On aurait pu continuer et devenir encore plus grand.
Devam edebilirdik ve çok daha büyük bir hal alabilirdik.
Puis ça devient une grosse machine. Un monstre.
Büyük bir makine, canavar gibi bir hal aldı.
En fait, notre projet est devenu trop gros. Et comme l'a dit Sebastian, on voulait finir sur une note parfaite, avant de tuer le guépard.
Yani demek istediği, bu öyle büyük bir hal aldı ki,... Sebastian'ın da dediği gibi, biz cidden,... her şey mükemmel seviyedeyken bitirelim istedik.
Si on sent que les autres ne suivent pas, ça devient pénible.
Herkesin bunu yaptığını hissetmediğinizde,... işte o zaman sıkıcı bir hal alıyor.
Ça aurait pu être bien pire que ça, avec des chaises qui volent et des coups de couteaux.
Çok kötü bir hal alabilirdi,... birbirimize sandalye fırlatıyor da olabilirdik,... birbirimize bıçaklarla saldırıyor olabilirdik.
"et j'ai regardé son sang suinter sur le tapis" genre de meutriers
"ve kanının halımın içine akışını izledim" katiller.
Ici, zone de confort avec, par ici, un tapis Persan.
Tamam, burası rahatlama bölgesi. Pers halısı olsun.
Ne saignez pas sur le tapis.
Halıya kan bulaştırma.
Ne marche pas sur le tapis!
Max, halıya basma.
Il est hypoallergénique et j'aimerais qu'il le reste.
Hipoalerjenik bir halı ve öyle kalmasını istiyorum.
C'est Halloween, ça peut durer, donc ne m'attends pas.
Cadılar Bayramı mevsimindeyiz ve işler manyak bir hal alıyor, bekleme.
- Pas sur le tapis.
- Halıda olmaz.
Maintenant, Gunnar, ça va être difficile pour toi de parler avant un petit moment.
Şimdi Gunnar, konuşmak bir süre tatsız bir hal alacak.
Vous espériez un accueil chaleureux?
Ne yapmamı bekliyorsun? Kırmızı halı mı sereyim?
Sur un tapis magique?
Sihirli bir halıda mı?
Vas-t'en quand les choses deviennent trop réelles, comme tu le fais à chaque fois.
Evet, işler gerçekçi bir hal almaya başladığında çekip gidiyorsun her zaman yaptığın gibi.
c'est quoi ça?
Takahata-kun, bu hal ne?
Et HAL pourrait aussi avoir des émotions et piloter le vaisseau pendant notre sommeil.
Ya da HAL'in insanlara ait duyguları olur ve biz uyurken komutayı ele alır.
Son destrier. ... son destrier, et il se fait piétiner, et qu'il finit horriblement défiguré.
- Beygirinden düşerse ve ezilirse, suratı korkunç bir hal alırsa?
Il sera plus difficile de vous exprimer, de penser clairement, vous commencerez à dormir sur des périodes de plus en plus longues, et vous allez souffrir d'incontinence urinaire et fécale.
Düşündüklerini ifade etmek, düzgünce düşünmen daha zor bir hal alacak. Gittikçe daha uzun periyotlarda uyumaya başlayacaksın. Çişini ve bağırsaklarını tutamamaktan şikayetçi olacaksın.
Et vous dites que vous avez anticipé son jugement.
Hal böyle olunca, seni yargılamasını beklediğini söylüyorsun.
Et pourtant, mes difficultés persistent, Alors, comment cela pourrait-il être la cause?
Ama hal böyleyken, zorluklarım devam ediyorken sebebi nasıl bunlar olabilir ki?
Et pourtant, ces enfants quand je pense qu'ils pourraient être tout pour moi ce n'est pas assez.
Hal böyle olunca, bu çocukların belki de sadece benim için öyle olduklarını düşününce yeterli gelmiyor.
Et regarde. Les légistes ont trouvé des fibres de tapis industriels coincés dans la plaie.
Ekipler endüstriyel halı elyafı bulmuş.
Mais elle n'était pas enroulée dans un tapis.
Ama bir halıya falan sarılmamıştı.
Nous allons lancer les tests usuels. Mais premier coup d'œil? Les fibres du tapis ne correspondent pas.
Klasik testleri yaparız ama ilk bakışta, halı elyafları eşleşmiyor.
Fibres de tapis venant de votre coffre, où Ron a fourré le corps après l'avoir caché... avant de le jeter à la rivière.
Kamyonetteki halı elyafı, Ron'un cesedi sakladığı yer. - Onu nehire atmadan önce.
Pas de tapis rouge, alors que j'ai prévenu. - Je suis la plus grande interprète que ce lycée ait jamais formée! - Je suis la plus grande star de Broadway
Söylememe rağmen kırmızı halı bile yok.
"J'ai tissé un tapis de nuages, rien que pour toi"
~ Senin için bulutlardan halı yaptım. ~
Pourquoi en es-tu là?
Bu ne hal böyle?
- Drew, ça devient vraiment ridicule là,
Drew, bu gittikçe saçma bir hal aldı dostum.
Je parie que j'ai des tapis d'une valeur de...
Evime baksana. Bundan daha değerli halılarım...
Voilà pour toi, Hal Needham.
İşte sana Hal Needham.
Je suis de ceux chez qui la pilosité est la même en haut et en bas.
Perdeler halıyla uyumlu diye buna diyorlar.
Quoi qu'il se soit passé, on s'en sortira.
Ne olursa olsun, bir hal çaresine bakacağız.
Une table, des chaises, un tapis...
Bir masa, birkaç sandalye, bir halı.
Donc c'est pas un tapis volant, c'est un avion?
Bu sihirli halı değil, bir uçak, değil mi?
Tu es mon frère, Hal.
Sen benim kardeşimsin, Hal.
Au fait, et si Hal ou Ben sont choisis?
Bu arada, Hal ya da Ben seçilirse ne olacak?
Je suis désolée.
Çok özür dilerim, Hal.
Où es-tu Hal?
Neredesin, Hal?
Plus de soirées, de tenues de gala, plus de tapis rouges.
Partiler, gösterişli elbiseler, kırmızı halılar olmayacak.
Celui-là c'est le "sexe sur le tapis", qui est...
- Güzelmiş dostum. Bunun adı da "halı üstünde seks".
quelqu'un lécher de la Special Brew sur une moquette.
Birisinin halıdan bira içtiğini...
Il l'a vu s'infiltrer dans la moquette, il a dû l'aspirer super vite.
Halının emdiğini gördü ve ekstra hızlı içmeye başladı.
Il y a quoi dans les moquettes?
Halının içinde neler var?
Cela devient plus compliqué.
Fazla karmaşık bir hal aldı.
Je continue de vouloir faire une blague de tapis magique, mais je vais juste rester classe et te souhaiter bonne chance.
Sihirli halı şakası yapmak istiyorum, ama duruşumu bozmayıp sana iyi şanslar dileyeceğim.
Pas sur le tapis.
Halıda olmaz.
La salle de stockage n'a pas de moquette.
Depoda hiç halı yok.