Translate.vc / французский → турецкий / Halim
Halim перевод на турецкий
1,139 параллельный перевод
C'était moi quand j'étais petite.
Görüntüde çocukluk halim vardı.
- On redescend sur terre...
- Ruh halim bir anda değişti. - Var mı?
Pourquoi ce moment de CM2?
Ama neden beşinci sınıftaki halim?
Celle que j'étais à 10 ans me conseille peut-être de faire le point et de tenter de prendre un nouvel envol.
Belki de beşinci sınıftaki halim.. .. hayatımı yeniden değerlendirmek için bana bir mesaj veriyordu.
La fillette que j'étais réapparaissait sans prévenir.
Bir anda, on yaşındaki halim geri dönmüştü.
Tu me prends pour un crétin?
Şalgam kamyonundan düşmüş gibi bir halim mi var, sürtük?
Regarde, une autre de moi, bébé.
Bu da benim bebeklik halim.
On tire un coup ou je mets ma barbe?
Sakallı mı, sakalsız halim mi?
Vous me prenez pour une pomme?
Aptala benzer bir halim mi var?
Je n'ai vraiment pas envie de parler pour l'instant.
Şu anda konuşacak halim yok.
Non, je ne cours pas Ah, j'en peux plus, moi Allez
- Halim kalmadı.
Je sais ce que vous devez penser de moi.
Halim bir garip biliyorum.
C'est moi, mais en plus jeune.
O benim genç halim.
Vous ne ternirez pas Ia réputation de ce cabinet.
Senin bu şirketin prestijini... Dibe vurmana izin verecek halim yok.
Je change d'affect toutes les cinq secondes.
Her beş saniyede bir ruh halim değişiyor.
Je sais que leur mariage sera joyeux et satisfait, comme je l'ai été quand j'ai payé les deux prostituées ce matin.
Ve sadece şunu biliyorum ki, onların evliliği en az, benim bu sabah o iki fahişeye ödeme yaparkenki halim kadar mutlu ve tatminkar olacak. Şerefe!
Je me fous pas mal des apparences.
Görünüşe aldıracak halim yoktu Walter.
Je me tous pas mal des apparences.
Görünüşe aldıracak halim yoktu, Walter.
Ai-je l ´ air suicidaire?
İntihar edecek gibi bir halim var mı?
Mme Sellner, je sors juste de la douche!
Bayan Shellner duştan yeni çıktım. Yeni halim sizi çok memnun edecek.
Ai-je l'air d'un commerçant?
Tüccara benzer bir halim mi var?
Je vais vers lui, mine de rien.
Sert görünmüyordum. Daha çok "Çok korkuyorum, lütfen canımı yakma" der gibi bir halim vardı.
Excusez-moi... ça ne me dit rien.
Üzgünüm, ama dövüşmeye halim yok.
Le train des étrangers m'a donné plein de courbatures.
Sıcak ve taze! Şu lanet trenin gelmesi ne kadar uzun sürdü, halim kalmadı!
Hedril est moi lorsque j'étais petite?
Hedril benim küçüklük halim mi?
C'est ma façon de manifester ma joie.
Bu benim sevinçli halim.
Si c'est trop étroit, j'vais pas pleurer, tu sais?
Ama değilse de oturup ağlayacak halim yok.
Je ne peux pas faire mieux, espèce de salaud!
Elimden geldiğince temizlenmiş halim zaten, adi herif.
Comment suis-je dans dix ans?
On yıl sonraki halim nasıl?
Et regarde-moi, déplacée comme un vagabond rejeté du wagon par le contrôleur.
Ya benim halim? Demiryolu polisinin... vagondan aşağıya attığı bir serseri gibi oradan oraya sürükleniyorum.
Papa, j'ai pas envie de parler.
Baba, hiç konuşucak halim yok.
Je commence à en avoir plus que marre de vos conneries.
Artık senin şu şaka ve oyunlarına tahammül edecek halim kalmadı.
Habituellement, j'aime bien écrire, à cette heure-ci... mais je n'étais pas d'humeur.
Genelde günün bu saatlerinde bir şeyler karalamayı severim... ama bugün ruh halim düzgün değildi.
Maman, c'est pas le jour pour ta psy de bazar.
Bak anne, şimdi ucuz psikoloji zırvalarınla uğraşacak halim yok.
Si j'avais eu une grosse crise, je n'aurais pu appeler personne!
Sanırım çok berbat bir şeye yakalandım, zili çalmaya bile halim yok.
Dites-moi seulement où se troue le bunker du QG.
Ne işi açmışız? Bak kızım, seninle laf yarıştıracak halim yok. Kumandanlık Sığınağının yerini söyle, ben de yolundan çekileyim.
Comme je n'avais plus envie de courir, je me suis baissé pour voir.
Daha fazla koşacak halim olmadığı için gidip ne olduğuna bakayım dedim.
Plus rien ne peut me sauver.
Benim kurtarılacak halim kalmadı.
Je serai suffisamment bien pour voir Jane, ce qui est tout ce que je veux.
Jane'in yanına çıkacak halim kalacak ve benim de tek istediğim bu.
Je n'ai aucune envie d'aller par-ci par-là la nuit.
Akşam oraya buraya gidecek halim yok.
C'est moi dans La mélodie du bonheur.
Bu The Sound of Music'deki halim.
♪ Ai l'air intéressé
Bunu umursar bir halim var mı?
Mes humeurs dépendent d'elle.
Ruh halim ona bağlı.
J'ai l'air de plaisanter?
Şaka yapar gibi bir halim mi var?
Voilà mon diagnostic.
İşte benim halim bu.
Moi aussi, je retrouve ma bonne vieille carcasse! - Va voir.
Eski aptal halim gibi hissetmeye başladım.
Ceux qui me suivraient...
Öylece terk edecek halim yok. Zalimlik olur.
- En moi, quand je me prépare.
- İşe hazırlanırkenki halim.
Je n'ai pas d'humeur.
- Benim ruh halim diye bir şey yok. Tabi ki yok.
Laisseriez-vous entendre que je ne le suis pas?
Yardım etmiyor gibi bir halim mi var?
J'ai de la réserve.
- Hala dövüşecek halim var.