Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Inhumains

Inhumains перевод на турецкий

307 параллельный перевод
Ils sont inhumains!
- İnsan değil bunlar.
Plutôt humains, ou inhumains.
Daha çok insan gibi, ya da insanlık dışı bir şey.
Combien de fois nous ai-je entendu décrit comme des sangs-froids, des démons, des monstres inhumains, et quoi d'autre?
Ne kadar sıklıkla onlar hakkında "katı yürekli", "canavar ruhlu", "vicdansız canavar" vb. şeklinde betimlemelerde bulunduğumuzu duymuşsunuzdur.
Ces gens sont sans ressources, avec des niveaux de vie inhumains, ils n'ont rien à perdre non plus.
Şimdi, bunlar yoksul insanlar insanlık dışı yaşam standartlarında ve onların da kaybedecek şeyi yok.
Il est difficile de garder espoir quand on voit à quel point les gens peuvent être inhumains.
İnsanların bu kadar acımasız olduğunu gördükçe herhangi bir şey için umut etmek zorlaşıyor
L'accusation reproche aux ouvriers de combattre la police des patrons, pour réduire des horaires de travail inhumains.
İşte İddia makamının iddiaları! Patronlara karşı savaşan işçiler.
Je n'ai pas dit "humains", mais "inhumains".
"İnsan" demedim, Mr. Governor. "Acımasız" dedim.
"Salauds inhumains".
"Sizi acımasız insanlar."
Ces crimes sont inhumains et impardonnables au regard de Dieu et des hommes.
Bir canavar gibi davrandın. Hala pişmanlık duymuyorsun. Bu affedilemez.
Tous les passants me semblent étranges et inhumains.
Geçen herkes yabancı ve tuhaf görünüyor.
Ces Européens sont inhumains et bafouent les lois humaines.
Avrupalılar adam değil. Yiğit değiller.
Rends-moi l'arme, espèce de salaud. Vous êtes des monstres! Des monstres inhumains!
Canavarlar, hepiniz insalıktan çıkmış canavarlarsınız!
... œuvrant à outrance pour cacher au monde leurs pertes en Afrique du Nord, et les traitements inhumains que reçoivent les prisonniers de l'Est.
... dünyanın dikkatini başka yöne çekecek sıradışı şeyler Kuzey Afrika'daki kayıplarını unutturacak ve Doğu Avrupalılara yapılan insanlık dışı uygulamaların rapor edilmesini.
Inhumains.
Gaddarca.
Seuls les humains peuvent être inhumains.
Sadece insanlar insanlık dışı olabilir.
Une race d'êtres inhumains qui nous veut du mal.
Bizim kötülüğümüzü isteyen insanlık dışı bir ırk.
Selon le rapport, on aurait entendu des "plaintes et hurlements inhumains".
Raporda geçen şu ; "öbür dünyayla ilgili uluma ve inleme."
Presque inhumains.
"Neredeyse insanlık dışı," dediler.
Traitez-les comme des fantômes inventés, des fantasmes inhumains et mauvais et le monde aura pour nous un mépris justifié.
Onlara hayalet, kötü ve insanlık dışı hayaller muamelesi yaparsanız dünyanın bizden nefret etmek için haklı sebepleri olur.
Féroce indépendance, confiance totale, réflexes inhumains.
- Tamamiyla kendine güven. - insanüstü refleksler.
Ils n'ont pas de sentiments. Ils sont inhumains Vous savez.
Onların duyguları yoktur, içlerinde insanlık yoktur.
Ils sont inhumains.
Zalimler!
Le plus étonnant, à part les horaires inhumains, c'était le manque d'hygiène.
Düzensiz çalışma saatlerinin yanı sıra, sağlıksız koşullardı.
Ils ont fait des trucs qui étaient vraiment inimaginables. Inhumains.
Hayal edilemeyecek kadar insanlık dışı şeyler yaptılar.
Mais peu importe ce que vous allez penser de Charles Wheeler et de ses collègues sans éthique morale, dans des termes inhumains ;
"Ama Charles Wheeler! i ve partnerini,.." "... ahlak seviyelerini, insanlıklarını yargılama hakkınız yok. "
Elle lui donne cet aspect de serpent avec des gestes inhumains.
O kolunu kullanarak kılıcı ile bir yılan gibi dalgalar yaratıyor.
"Elle était même en colère contre ces enfants parce qu'ils étaient comme elle, têtus, inhumains, et refusant toujours de laisser les choses se faire."
"Kendisine benzedikleri için çocuklarına kızgındı. İnatçı ve insandılar. Ve işleri oluruna bırakmayı reddediyorlardı."
Le fait que le P.D.G. J.D. Murdoch ait contacté le P.E.T.A. pour nier ces faits nous pousse è croire les dires selon lesquels les tests étaient plus inhumains que jamais.
Bizce J.D. Murdoch'un bu iddialari yalanlamak için Peter ile sahsen görüsmesi testin insanlik disi oldugu haberini dogruluyor.
Une autre variante est la création d'ateliers, nombreux, discrets, illégaux, inhumains, qui profitent de la dureté économique imposée.
Bir diğer varyasyon ise ekonomik şartların zorluğundan faydalanarak ortaya çıkan sayısız, göz ardı edilen, denetimsiz, insanlıktan uzak "alınteri fabrikaları" dır.
Nous ne sommes pas inhumains.
Merhametsiz değiliz.
Il y a des siècles, lorsque qu'apparut la lune rouge, notre paisible hameau sombra dans la terreur. Un monstre des plus inhumains sorti tout droit de l'empire des morts, et nanti d'une haine envers les hommes et d'un amour envers les femmes.
Yüzyıllar önce, kırmızı ayın hüküm sürdüğü zamanlarda barışçıl küçük köyümüz, insan olarak doğmayan ama Hades'in en alevli çukurlarında doğan erkeklere kin, kadınlara sevgi duyan bir canavar tarafından dehşet içinde bırakıldı.
La lutte entre les humains et les inhumains.
İnsanlar ve insanlık dışı yaratıklar arasındaki mücadele.
Je te parle d'inhumains.
Bahsettiğim insanlık dışı yaratıklar.
C'est pareil pour les inhumains.
İnsanlık dışı yaratıklar da öyle.
Les inhumains veulent le tuer, et toi, tu n'en parles à personne.
Zalim yaratıklar onu öldürmek istiyor ve sen bunu kimseye anlatmayacaksın.
Non, ils ne sont pas totalement inhumains.
Hayır, havalıların tam olarak insan olduğunu sanmıyorum.
Vous êtes inhumains pour l'abattage les gens innocents.
Masum insanları katleden acımasız birisin.
- mais ça ne les rend pas inhumains.
... onları daha az insancıl yapmaz.
Mais ces Patriotes... ils sont inhumains.
Ama o vatanseverler onlar insan değil!
Ils sont foutrement inhumains.
İnsan değiller amına koyayım.
Elles invoquent des esprits inhumains.
İnsan olmayan ruhları çağırırlardı.
Nous ne sommes pas bons, pas plus qu'ils sont mauvais ou inhumains.
Onların şeytan olmalarından ya da insan olmamalarından daha iyi değiliz.
- Certains actes de violence psychique, les plus odieux, les plus inhumains... résonnent à jamais à travers le temps. Comme une onde se propage à la surface de l'eau.
Psişik enerjinin şiddeti gerçekten kötü olanlar zamanın içinden yankı yaparlar gölet üzerindeki küçük dalgalanmalar gibi.
Des cris inhumains.
Acı dolu çığlıklar!
Nos ancêtres se qualifiaient eux-mêmes d'Inhumains, et on veut juste être tranquilles.
Çok eski atalarımız kendilerine Nainsanlar diyormuş. Tek istediğimiz rahat bırakılmak. - Biz mi?
On ne doit plus attendre que les Inhumains viennent à nous.
Artık Nainsanlar'ın peşimize düşmesini beklemeyeceğiz.
Monsieur, il a plus d'inhumains que ce que nous avions prévu.
Efendim, tahmin ettiğimizden çok daha fazla bilinmez var.
Tu vois? Ce n'était pas un problème pour les Inhumains, bien entendu.
Nainsanlar için bu bir sorun değil elbette.
Il... a dit que nous étions... que les Inhumains devaient être exterminés.
bizim Nainsanların kökünün kazınması gerektiğini söyledi.
En grandissant, mon rêve était de guider les Inhumains.
Büyüyünce Nainsanlara liderlik etmeyi hayal ederdim.
Il n'y qu'une chose pour sauver les Inhumains de la mort et la destruction.
Nainsanları ölüm ve yıkımdan kurtarabilecek tek bir şey var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]