Translate.vc / французский → турецкий / Insa
Insa перевод на турецкий
6,330 параллельный перевод
Ils fabriquent des navires sur le quai Ouest. Rendant difficile l'accès au marché.
- Batı iskelesinde yeni gemiler inşa ediyorlar ve insanların mallarını pazara götürmesini zorlaştırıyorlar.
Ceux qui ont bâti cet édifice n'ont pas infligé leur vanité à leurs successeurs, contrairement à Baelor avec cette monstruosité au-dessus de nos têtes.
Evet, burayı inşa eden insanlar kendilerinden sonra gelecekler için gösteriş yapmak istememiş. Ama Baelor, altın kaplamalı hilkat garibesiyle tam olarak bunu yaptı.
Saturn 5, la plus grande fusée jamais construite par l'homme.
Satürn 5, insanoğlunun inşa ettiği en büyük roket.
On le construit, et ils viennent.
İnşa et, insanlar gelecektir.
Ils ont bâti leur système solaire sur notre dos, en répandant le sang de millions de nos frères. Mais à leurs yeux, nous ne sommes même plus humains.
Güneş sistemlerini sırtımıza inşa ettiler ve bir milyon kardeşimizin kanı döküldü ama onların gözünde artık insan bile değiliz.
L'empereur Hadrien fit donc ériger un mur traversant l'île pour bloquer leurs attaques meurtrières et mieux régner sur la campagne.
İmparator Hadrian, onların istilalarını engellemek ve bölgeyi kontrol altına almak için ada boyunca duvar inşa etti.
Vous avez construit le mur pour nous tenir à l'intérieur.
Bizi içerde tutmak için duvarı inşa ettiniz.
Expertisé, désamorcé, reconstruit. Plus recouvert de beurre de cacahuète, discrédité, stérilisé, castré. En cours, resanctifié, coulé, déporté et exhumé.
Bakıldı, etkisiz hale getirildi, yeniden inşa edildi fıstık ezmesinden arındırıldı, çürütüldü kısırlaştırıldı, hadım edildi, yapım aşamasında, yeniden kutsandı suya batırıldı, sınır dışı edildi, kazıp çıkarıldı.
Vous avez ouvert un bar dans une école.
Okulun içine bir bar inşa ettiniz.
Et bien, parce que en échange, Vous avez promis d'aider à mettre fin A cette folie dans les rues et aider le Gouverneur Hutchinson à restaurer la lucidité à Boston.
Çünkü sokaklarda bu çılgınlığın sona ereceği ve Vali Hutchinson'ın yeniden huzuru inşa etmesi için yardım edeceğiniz sözünü vereceksiniz.
Ce endroit est parfait pour construire des petites maisons subventionnees.
Şimdi bu arazi, finanse edilmiş evler inşa etmek için kusursuz yer.
Mon epouse construisait ce type de maison pour les artistes a Chicago avant notre mariage.
Karım, biz evlenmeden önce, Chicago'daki sanatçılar için böyle evler inşa etmişti.
Ce terrain est parfait pour construire des maisons subsidiees.
Şimdi bu arazi, finanse edilmiş evler inşa etmek için kusursuz yer.
Ce sont des maisons que ma defunte femme construisait pour les oeuvres.
Merhum eşimin dernek için inşa ettiği evler bunlar.
Une réputation qu'elle a mis du temps à bâtir.
İnşa edilmesi uzun sürmüş bir itibar.
Pour que vous m'appreniez à construire des choses.
Bana bir şeyleri inşa etmeyi öğretmen için.
Avec tout ce que je vais t'enseigner sur la construction.
Tabii sana inşa konusunda öğreteceğim şeylerin yanında yani.
On a un mur à construire.
İnşa edecek bir duvarımız var.
Et après... on reviendra vivre dans le petit nid qu'on s'est fait
Sonra birlikte inşa ettiğimiz yuvamıza geri döneriz.
Qu'est-ce que vous bâtissez?
Eski huzurevinin üstüne ne inşa ediyorsunuz?
Je ne bâtis pas, je démolis.
Ben inşa etmem, sadece yıkarım.
Et à toutes les victimes de catastrophes naturelles... et doivent trouver la volonté de reconstruire.
Doğal afetlerden acı çekenlere ve yeniden inşa edecek gücü bulması gerekenlere.
Tu sais, Je ne peux rien faire pour te faire inviter au symposium, mais si tu veux... On pourrait construire un fort.
Seni seminere davet ettirmek için elimden bir şey gelmez ama istiyorsan bir kale inşa edebiliriz.
Et ces paris que vous avez gagné ont construit ceci.
Ve kazandığınız tüm bahisler size bunu inşa ettirdi.
Combien de siècles faudra-t-il pour bâtir à nouveau de telles cités?
Biz böyle şehirler inşa etmeyi yeniden öğrenene kadar kaç yüzyıl geçecek acaba?
Baelor a bâti son septuaire autour d'elle.
Baelor, septini bunun üzerine inşa etti.
Henry, c'est nous qui avons bâti tout ça.
Henry! Dünya çocuklar tarafından inşa edilmedi. Bunu biz yaptık.
On se construit une forteresse.
Kale inşa ediyoruz.
Mon père a construit cet endroit, tu sais.
Burayı babam inşa etti biliyor musun?
♪ Tu construis un mur ♪
# Duvarlarını inşa etmişsindir #
Peut-on construire un pont à deux?
İki adam Brooklyn Köprüsü'nü inşa edebilir miydi?
Il a construit une fusée.
Bu yüzden bir roket gemisi inşa etti.
Il m'a fallu huit mois pour la fabriquer.
Son sekiz aydır onun her parçasını ellerimle inşa ettim.
Tu crois que tout ça s'est construit par magie?
Sizce bunların hepsi kendi kendine mi inşa oldu?
Ils ne vont pas reconstruire.
Yeniden inşa etmiyorlar.
Le Président a bâti une culture du silence et de la peur.
Başkan bir susturma ve korku imparatorluğu inşa etti.
Mais c'est la vie que nous avons choisie.
Ama bu bizim seçtiğimiz hayat. Üzerine inşa ettiğimiz bağımız.
On voulait y faire de la randonnée, construire une cabane.
oraya gideceğimizi söylerdik, yürüyüşe çıkıp, iyi bir yer bulup, bir kulübe inşa etmek.
Je vous construirai un Taj Mahal, un palais.
Sana Taj Mahal gibi bir saray inşa edeceğim.
Il avait dit qu'il me construirait un palace
Bana bir saray inşa edeceğini söylerdi.
Si tu le construis, ils viendront. ( citation d'un film )
- Eğer inşa ederseniz, gelecekler.
J'ai bâti quelque chose.
Yani, bir şeyler inşa ettim.
J'ai bâti un tas de choses.
Birçok şey inşa ettim.
Vous devez en construire un nouveau où notre peuple vivra dans la dignité et en paix.
Halkımızın şerefli ve huzurla yaşayacağı yeni bir dünya inşa etmelisin.
Paraît que ce Vanderbilt, y se fait pas de bile.
Vander'ın ne olduğunu bilmem ama onu inşa ettiği için memnunum.
Everett... Il est temps pour nous de reconstruire notre famille.
Everett bence ailemizi yeniden inşa etmemizin vakti geldi.
J'ai cru à une idylle, avec ces sourires et ces regards, et tout ce temps...
Cilve ve gülümsemelerle bir kale inşa etmiştim, oysa...
"Quand les tours jumelles ont été construites " il y avait des sentiments partagés sur leurs apparences, " mais quand des terroristes les ont détruites,
Şimdi, İkiz Kuleler inşa edildiğinde görünüşleri hakkında herkes karışık duyguların içindeydi fakat teröristler kuleleri yıkınca şehrimizin sembolü oluverdiler.
" Nous nous sommes regroupés, et nous avons reconstruit le site.
Hepimiz bir araya gelerek yeniden inşa ettik.
Ce juge juif construira pas ces horreurs.
Yahudi yargıç o çöplüğü asla inşa ettiremeyecek. - Bakın...
Elle avait gravé des arbres sur le dôme.
Hava kubbeleri için bir kafes inşa ediyordu.