Translate.vc / французский → турецкий / Intersect
Intersect перевод на турецкий
284 параллельный перевод
L'Inter Secret.
Intersect'ten.
L'Inter Secret, c'était une mission.
Çünkü Intersect bir görevdi.
Où sont les fichiers Inter Secret?
Intersect dosyaları nerede? Söylesene, Bryce.
Le Pivot croit que c'est toi, l'Inter Secret.
Kaldıraç, Intersect'in sende olduğunu zannediyor.
Vous devez connaître, ça s'appelle l'Inter Secret.
Modelini söylesem anlarsınız herhalde. Adı Intersect.
Il a travaillé sur la procédure d'encodage d'Intersect. L'ordinateur que Bryce a détruit et dont les données sont dans ta tête.
Bryce'ın yok ettiği ve şu an senin kafanda olan bilgileri çözmek için.
- Le patient X? Celui qui connaît tous les secrets d'Intersect travaillerait chez Buy More?
Gizli hastamız, bütün gizli sırları bilen kişi, Buy More'da çalışabilir mi sence?
Qu'une personne réussirait à lire et décoder les images d'Intersect.
Bütün sırları sadece bir kişinin görmesi.
Le Dr Zarnow risquait de tout faire rater, s'il parvenait à extraire les secrets, elle perdrait l'Intersect.
Dr.Zarnow her şeyi mahvedecekti. Eğer bilgiler kafandan alınabilseydi, o da bunları elinden kaçırmış olacaktı.
Ce qui m'intéresse, c'est le prix exorbitant que je vais tirer de l'Intersect humain.
İnsan bir bilgisayarın bana kazandıracakları için buradayım.
Le nouvel Intersect sera opérationnel dans six mois.
Yeni İntersect altı aya kadar işleve konulacak.
Maintenant que le Dr Zarnow est mort, tu vas garder les secrets de l'Intersect.
Dr.Zarnow ortadan kalktığına göre o bilgiler hiç bir yere gitmiyor.
Donc on amènera Intersect.
O zaman bilgisayarı da alırız.
Oui, il est l'Intersect de ta vie.
Sanki onun beyninde de senin bilgisayarın var.
Vous amènerez Chuck afin qu'il se serve d'Intersect pour neutraliser l'alarme.
Alahi'nin villalarına Chuck'ı da götürün ki bazı acil durumlarda işe yarasın.
L'Intersect connaissait le lien entre Peyman Alahi et les cartels d'opium.
Bilgisayarda Peyman Alahi'nin afyon ticareti ile alakası olduğu bilgisi mevcut.
Je peux offrir bien plus à cette équipe que juste Intersect.
Bu ekibe sadece bilgisayarlık yapmaktan daha fazla katkılarım oldu.
Je veux dire, je ne me la joue pas... Intersect s'occupe de toutes les grosses déductions.
Yani ben övünmüyorum, bütün ağır işleri beynimdeki bilgisayar yapıyor.
Intersect a eu raison de nous alerter.
Bilgisayarımız bizi uyarmakta haklıymış.
Pourquoi suis-je dans l'Intersect?
Benim gizli bilgiler arasında ne işim var?
Donc vous ne savez pas pourquoi je suis dans l'Intersect
Yani benim gizli bilgiler arasında ne işim olduğunu bilmiyorsunuz.
Eh bien, tu n'étais pas dans le radar de la NSA avant que Bryce t'ait envoyé l'Intersect.
Bryce sana o maili gönderene kadar NSA'in radarında yoktun.
J'ai demandé à Fleming pour Stanford, et pourquoi j'étais dans l'Intersect.
Fleming'e neden benimle ilgili bilgilerin CIA'in elinde olduğunu sordum.
Eh bien, oui, tout comme moi et ce disque pourrait me dire pourquoi je suis dans l'Intersect.
Evet, ben de öyleyim, ve bu cd'de neden gizli bilgiler arasında olduğum hakkında cevaplar olabilir.
Bien, s'il avait une bonne raison de me faire virer, peut être en avait-il également une bonne pour pirater l'Intersect.
Beni okuldan attırmak için iyi bir sebebi varsa bu gizli bilgileri çalmak için de vardı belki.
Non Chuck, ce type était malade avec ou sans Intersect dans ta tête.
Hayır, Chuck senin beynindeki bilgiler olsa da olmasa da o adam hastaydı.
Intersect avait raison quand il a identifié Mason Whitney.
Chuck, Mason Whitney'i kimliğini saptamış.
Tu es l'Intersect.
Bilgisayar sensin.
Tu as Intersect dans la tête?
Kafanda bir bilgisayar var mı?
Allez, Intersect.
Pekala, bilgisayar.
Donc vous pensez que l'organisation gouvernementale qui a enlevé Bryce Larkin est à présent au courant que Chuck est l'Intersect, et qu'ils l'espionnent au Buy More?
Yani, Bryce Larkin'i kaçıran ve..... Chuck'ın bilgisayar olduğunu öğrenmesine ramak kalan gizli devlet komplosu şimdi de Buy More'a mı dadanıyor.
- Ils cherchent l'Intersect.
Bilgisayarı bulmak için.
Le récepteur peut contenir des informations qui te désignent comme l'Intersect.
Alıcıda Bilgisayarın sen olduğu bilgisi yer alıyor olabilir.
Il y a des chances que l'identité de l'Intersect ait été compromise.
Bilgisayarın kimliğinin ifşa olmuş olma riski mevcut.
- L'Intersect n'est plus vos oignons, agent Walker.
Bilgisayar'ın artık seninle alakası yok, Ajan Walker.
Et pendant tout ce temps, l'Intersect était ici.
Halbuki Bilgisayar bunca zamandır burdaymış.
Casey... tu fais mal... à l'Intersect...
Casey, bilgisayarınızı incitiyorsun.
L'Intersect n'a rien sur elle sauf quelques lettres d'amour, que maintenant je ne pourrais plus m'enlever de la tête.
Bilgisayarda onunla ilgili, bir aşk mektubundan başka birşey yok. Ki onu da aklımdan çıkarabileceğimi sanmıyorum.
Elles ressemblaient à celles de l'Intersect. Comme celles que Bryce m'avait envoyées. Mais différentes.
Bilgisayar resimleri gibiydiler Bryce bana gönderdiklerine benzer ek dosyalar, sadece, çok farklıları.
Reconstruire l'ordinateur Intersect.
Bilgisayar'ı tekrar inşa etmek için.
En plus des tests sur les humains, il semble que Fulcrum soit dangereusement proche d'achever son propre ordinateur Intersect, ce qui rend Bartowski plus important que jamais.
İnsanlar üzerinde denemenin yanında Dayanak tehlikeli bir şekilde kendi Bilgisayarlarını bitirmeye yaklaşmış görünüyor bu da Bartowski'yi her zamankinden daha önemli kılıyor.
C'est un agent de Fulcrum qui a testé l'Intersect sur Chuck.
Bu Chuck'a Bilgisayar testi yapan Dayanak ajanlarından biri.
Est-ce que j'ai l'Intersect dans ma tête? Regarde autour de toi.
Bilgisayar benim kafamda mı?
L'identité de l'Intersect est sur la carte.
Bilgisayar'ın kimliği o çipin içinde.
Dites-moi qui est l'Intersect... et la douleur s'arrêtera.
Bana Bilgisayar'ın kim olduğunu söyle, Cole ve acı bitsin.
C'est vrai, c'est juste un informaticien. Courageux... mais ce n'est pas l'Intersect.
Doğru, o sadece bir bilgisayar ve elektronik teknisyeni cesur bir tane kabul, ama Bilgisayar değil.
Dis-le-moi.
Intersect'e ne oldu?
On sait que l'Inter Secret a besoin de toute la place possible.
İkimiz de İntersect için daha fazla boş yer gerektiğini biliyoruz.
Notre décision était fondée sur l'information reçue par l'Inter Secret.
Baskın kararı tamamiyle İntersect'ten alınan bilgiyle verildi.
Je me trompe pas sur ça, l'Inter Secret se trompe pas sur ça.
Bu konuda haklıyım. İntersect bu konuda haklı.
Tu viens de m'épargner un long travail de recherche là, Intersect. Merci.
Çok sağol.