Translate.vc / французский → турецкий / Issue
Issue перевод на турецкий
2,757 параллельный перевод
Monkford avait des soucis. Étant banquier, je dirais financier. Il s'est retrouvé sans issue.
Ian Monkford'un başı beladaydı,... finansal olduğunu varsayıyorum, bir bankacıydı ve başka çıkış yolu bulamadı.
J'ai le sentiment que quelle que soit l'issue, je perds.
Açıkçası kim kazanırsa kazansın, bana, kaybedecekmişim gibi geliyor.
C'est la meilleure issue!
Yapabilceğimizin en iyisi bu.
- Il n'y a pas d'issue.
- Kaçış yok.
Trouve-nous une issue rapidement.
Buradan hızlıca çıkmanın yolunu bulman lazım.
Parfois, c'est sans issue.
Herkesin dayanma sınırı vardır.
C'est sans issue.
Elimizden bir şey gelmez Çavuş.
Dispose tes hommes à chaque issue. Oui, tout de suite!
Adamların çıkışları tutsun, anlaşıldı mı?
Il n'y a pas d'issue!
Çıkış yok!
Il n'y a aucune issue.
Bundan kurtulmanın yolu yok.
{ \ fad ( 1000,1000 ) } LÀ OÙ IL Y A UNE VOLONTÉ, IL Y A UNE ISSUE.
Azmin olduğu yerde, bir yol da vardır.
Il n'y a pas d'issue.
Çıkış yolu yok.
Ils voulaient une issue, et moi, éviter les risques.
Bir kaçış yolu arayacaklardı. Ben kendimi tehlikeye atmak istemedim.
Très satisfait de l'issue de cette affaire, il s'est envolé pour Paris, où il participera à la conférence sur les droits de l'homme.
Sonuçtan memnundu ve bir insan hakları konferansında konuşmak üzere Paris'e uçtu.
Depuis, l'esprit des ténèbres erre dans le labyrinthe du bouclier, cherchant une issue.
O zamandan beri, Karanlığın ruhu çıkış yolu arıyor labirent kalkanından.
Nikita, il n'y a aucune issue.
Nikita, buradan çıkış yok.
Big Issue?
Big Issue?
Big Issue, Monsieur?
Big Issue, efendim?
Aussi hasardeuse que soit une situation, il y a une issue.
Bence ne kadar rastlantısal gözükürse gözüksün her şey her zaman plan dahilindedir.
Aussi hasardeuse que soit une situation, il y a toujours une issue. Petit?
Unutmayın çocuklar, ne kadar rastlantısal gözükse de her şey her zaman plan dahilindedir.
- Cet endroit est sans issue.
Buradan çıkış yok!
J'espère bien que cette fois l'issue sera différente.
Bu sefer farklı şekilde neticelenmesini umuyorum.
Y a-t-il une autre issue?
Binanın arka kapısı var mı?
L'issue est incertaine mais imminente.
Nasıl biterse bitsin, bugün bu iş bitecek.
Si vous êtes près d'une issue, veuillez sortir dans le calme.
Size en yakın çıkışa doğru gidin. Bu bir tatbikat değildir!
- Pas besoin de Columbo... - Voilà. ... pour deviner l'issue de ce combat.
Onun bu hareketini bilmek için dahi olmaya gerek yoktur.
Quelle que soit l'issue, tu perds.
- Her iki durumda da kazanamazsın.
Oui, enfin si la partie avait été moins inégale, l'issue aurait été tout autre.
Daha adil bir zeminde karşılaşsaydık sonuç bambaşka olabilirdi.
Il n'y a pas d'issue.
Kaçamazsın.
- Il y a une autre issue?
- Buranın başka çıkışı var mı? - Yok.
Trouve une issue!
- Bana bir çıkış yolu bul hemen.
- L'issue, mon lieutenant!
çıkış nerede? - Araştırıyorum.
On a une issue.
Çıkışı bulduk. Herkes çabuk olsun. Çabuk.
Trouve une issue.
Bir çıkış yolu bulalım. Burada kolay hedef oluyoruz.
Contre l'oppression vécue dans ces cages à poules, il y a une issue, une échappatoire, illégale, comme toujours.
Ayakkabı kutusunda yaşamakla sonlanan eziyetten kurtulmanın tek bir yolu var. Kaçış yolu ise ; yasal değil, tüm kaçış yolları gibi.
Personne n'est intéressé par une issue pacifique.
Hiç kimse huzurlu bir akıbetle ilgilenmez.
Il n'y a qu'une seule issue, connard.
Buradan tek çıkış yolu var, alçak herif.
- Il n'y a pas d'autre issue?
- Başka çıkış yok mu?
Nous devons subir un évident malheur quelle que soit l'issue de cette guerre.
Dileğimiz senin kazanman olmasına rağmen hangi taraf kazanırsa kazansın seni kaybetmek zorundayız.
Mais l'issue d'un procès reste incertaine.
Bu duruşma sonu belli olmayan bir bahis.
- C'est la seule issue. - On vous apprend ça, à la ferme?
Bunu çiftlikte mi öğrendin?
La seule issue est la porte d'entrée.
Tek çıkış yolum var, o da ön kapı.
- Y a une autre issue?
Lütfen başka bir çıkış olduğunu söyle.
L'issue de secours a été forcée.
Lanet olsun! Görünüşe göre metro kapağını açmışlar.
Bo, avais-tu pensé à cette issue?
Bo, bunu iyice düşündün mü?
Il est clair qu'en faisant un prêt avec de tels intérêts, ça ne ferait que détruire la République, indépendamment de l'issue de la guerre.
Cumhuriyeti yok eder.
Aucune autre issue?
Başka bir çıkış yolu olmadığına kesinlikle emin misin.
Il n'y a aucune issue.
Kaçış yolu yok Arthur.
- La déchirure à l'artère est-elle issue
Lütfen.
La seule issue est en haut.
Tek çıkış yolu yukarısı.
L'issue est barrée.
- Kuzey tarafı tutuldu.