Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / французский → турецкий / Joint

Joint перевод на турецкий

1,957 параллельный перевод
Il m'a filé le joint. J'ai pris sa photo.
O bana esrar buldu, ben de onun resmini aldım.
Moi et Rebecca on a un compte joint.
Benim ve Rebecca'nın hesabı ortak.
Notre joint-venture ferait merveille.
Wayne şirketiyle ortaklaşa bir girişim son derece güçlü olur.
Votre joint-venture emballe les consultants.
Bu ortaklık sizin fikrinizdi. Danışmanlar buna bayıIdı.
Ouais, le chanteur se joint à l'opéra.
Evet, şarkıcılar operaya katılırlar.
Pourquoi avais-tu un joint quand tu sais que ça pourrait me détruire politiquement?
Politik kariyerimi yok edeceğini bile bile neden çantanda cigara taşıyasın ki?
C'est pourquoi j'ai joint les rangs du département de la Sécurité intérieure.
İşte bu nedenle İç Güvenlik Bakanlığı'na katıldım.
Je me suis joint en 2024.
Ben 2024'de devraldım.
Oui, le joint de culasse de mon camion a grillé.
Evet, benim araç birkaç mil geride arıza verdi.
Un petit joint.
Ufacık bir cigaralık sarmıştım.
C'était un tout petit joint.
Gerçekten ufacıktı.
Un autre joint!
Bak, baska bir mal buldum.
J'ai pris un Tampax pour un joint et j'ai plané quand même.
Esrarlı sigara sanıp kadın tamponunu içmeye kalktım. Daha bir sürü şey.
Quelle classe! On aurait dit un Noir avec un joint à la bouche. "Emmenez-moi dans cette taule à la con."
Sanki zencinin teki ağzında cigaralık "Hadi beni şu gerizekalı hapsinize atın" der gibi.
Même si la situation semble désespérée, il y a toujours le temps pour un autre joint.
İşler ne kadar kötüye giderse gitsin ot içmek için daima vakit vardır.
Un joint en croix.
- Haç esrar. - Evet.
Un joint.
Ot.
Qui a mis du formol dans mon joint?
Siz şaklabanlardan biri sigarama yine formaldehit mi sürdü?
Et mon joint?
- Yarısı benimdi ama.
un grand groupe américain se joint à nous et je deviens président pour l'Italie.
Kısaca, bizim şirket ve büyük bir Amerikan grubu biraraya geliyorlar ve ben İtalya başkanı olacağım.
Mais votre son et votre joint sont là pour vous déstresser.
- Çok stresli. - Evet.
L'avez-vous joint au téléphone?
- Cep telefonundan ulaşabildiniz mi?
Vous avez joint les SS en 1943?
SS'e 1943 yılında mı katıldınız?
J'essaie d'établir si elle a joint les SS sans pression?
SS'e özgürce katılıp katılmadığını öğrenmek istiyorum.
As-tu joint McNulty?
McNulty'ye ulaştınız mı?
Quand son service a été terminé, il est resté, et a joint les moudjahidines.
Görevi bitince orada kalmış ve "Mücahidler" e katılmış.
T'as vérifié chaque rivet et joint de cet oiseau et t'as trouvé que dalle.
Bu uçağın her çivisini, vidasını kontrol ettin ve bir bok bulamadın!
L'émergence de bras et la fermeture du joint qui traverse le corps suggèrent qu'elle se développe comme un foetus à l'extérieur de l'utérus.
Kolların belirmeye başlaması ve gövdenin iki eşit parçaya bölünmüş gibi hali sanki rahim dışında büyüyen bir cenin görüntüsü yaratıyor.
Alors... Quelqu'un veut un joint?
Bu yüzden... herkesin bir ortak mı istiyorsun?
Vous avez joint David.
David'i aradınız.
Qui se joint à moi pour une dernière flânerie en ces lieux sacrés?
O yüzden, kim bu kutsal koridorlarda benimle son bir gezintiye çıkar?
Ne finis pas ce joint.
Sakın otu bitirme.
T'es en liberté conditionnelle. C'est rien qu'un putain de petit joint.
Hepi topu bir fırtlık mal.
Elle croyait que je fumais un joint quand je lui ai livré le paquet.
Paketi teslim ettiğimde ot içtiğimi sanmış.
Il y a une femme qui m'a appelée hier et qui m'a dit que quand elle à ouvert la porte Tu étais en train de fumer un joint!
Dün bir bayan aradı, kapıyı açtığında ağzında esrarlı sigarayla duruyormuşsun!
Que tu te balades avec tes petits fix dans la bouche, et une haleine qui pue le joint.
Ağzında küçük çubuklarla geziyorsun nefesinde ot kokuyor.
Tu sais que tu pues le joint mec?
Ot koktuğunu biliyorsun, değil mi?
Fumette, Joint, Dodo.
Tüttür, tuvaletini yap, uyu.
Je sais que j'ai un joint qui traîne Faut que je fume un joint.
Buralarda bir yerde sigaram vardı. Tüttürme zamanı J.
Tu t'es joint à une famille qui compte des milliers de frères.
Artık, binlerce kardeşinin olduğu bir ailen var.
- Le nouveau joint est en ordre, Jim?
- Yeni conta istediğimiz gibi mi Jim?
- As-tu joint Marty?
- Marty'yle konuştun mu?
- Restaurant "Le Groin"
- Oink Joint Lokantası.
Y a quoi dans ce joint'?
Bunun içinde ne vardı be?
Je prends de la thaïlandaise, je la trempe dans du GHB... je l'écrase dans une feuille et je m'en roule un joint.
Süper bir Tayland esrarı, içine enerji içeceği damlattım sonra da ot haline getirdim sonra da sigarayı sardım.
- Je me suis joint à la fête.
- Partiye yeni katıldım.
Vous avez joint Ira.
Ira'yı aradınız.
Dégage le joint.
Şu haç esrarını söndür.
Donc j'ai finalement joint un secrétaire qui m'a dit : Mme.
Sonunda bir sekretere ulaşabildim.
On vient de faire une joint-venture avec Live Nation.
Daha yeni Live Nation'la birleştik.
- C'est un joint.
- Ot.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]